27.04.2020-12:49 (Son Güncelleme:27.04.2020-15:12)

Karantina Günleri İçin 10 Kitap Önerisi

Coronavirüs tedbirleri kapsamında evden çıkmadığımız ve kendi kendimizi karantinaya aldığımız şu günlerde okunabilecek 10 kitabı sizler için listeledik.

Coronavirüs nedeniyle evden çıkmadığımız şu günler, hep okumak istediğimiz ama hayatın koşturmacasından raflara kaldırdığımız kitapları okumak için iyi bir fırsat. Kitap okumak isteyip ne okuyacağına karar veremeyenler için ise 10 kitap önerimiz var. İşte o kitaplar...

ARAF/ SOFI OKSANEN

Sofi Oksanen’in bütün dünyada büyük bir başarı elde eden, ödüllü romanı Araf'ta Aliiede Truu, bahçesinde yaralı bir kız bulur. Kızla ilgili şüpheleri olsa da bunları görmezden gelir ve onu evine alır. Zara adlı kızın yanında taşıdığı gizemli bir fotoğraf onun Aliiede’nin evine tesadüfen sığınmadığını göstermektedir. İkisi de hayatta kalmak için büyük savaşlar vermiş olan bu kadınlar, kendilerini şüphe ve itiraflardan örülü karmaşık bir denklemin içinde bulurlar. Onları birleştirense, kıskançlık, şehvet ve acı dolu bir aile dramıdır.

SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ - AHMET HAMDİ TANPINAR

İmparatorluktan cumhuriyete geçiş döneminde Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük şair ve yazarlardan olan Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün olay örgüsü, fakir bir ailede büyüyen ve saatlere büyük bir ilgi duyan Hayri İrdal adlı genç bir adamın çevresinde şekilleniyor. Kalabalık bir şahıs kadrosuna sahip olan romanda, başkahraman Hayri İrdal’dan sonra en baskın karakteri ise Halit Ayarcı oluşturuyor. Öyle ki başkahraman da kendi yaşamını, Halit Ayarcı ile tanışmadan öncesi ve sonrası olmak üzere iki farklı şekilde değerlendiriyor.


“Büyük Ümitler”, “Küçük Hakikatler”, “Sabaha Doğru” ve “Her Mevsimin Bir Sonu Vardır” adlı dört bölümden oluşan romanın ilk kısmında Hayri İrdal, çocukluğundan başlayarak yaşamını ayrıntılı bir şekilde okurla paylaşıyor. Halit Ayarcı ile eserin ikinci bölümünde tanışan başkahraman, sonrasında onunla birlikte Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün temellerini atıyor. Eserin son bölümünde ise enstitünün beklenmedik akıbeti, o dönemden günümüze devam eden sorunların bir habercisi olarak okurlarını düşünmeye sevk ediyor.

SOL AYAĞIM - CHRISTY BROWN

Geçirdiği beyin felcinden dolayı doğumundan itibaren sadece sol ayağını kullanabilen İrlanda asıllı yazar, ressam ve şair Christy Brown, Sol Ayağım eserinde mücadele dolu yaşam öyküsünü çarpıcı ve sürükleyici bir dille okurlarına aktarıyor. Yazar, eserinin başlangıcında beş yaşına gelene kadar bedensel ve zihinsel olarak hiçbir gelişim gösteremediğini anlatıyor. Ve buna rağmen nasıl büyük bir azim gösterdiğini; böylece zamanla konuşmayı, okumayı, yazmayı ve hatta ayak parmaklarıyla resim yapmayı nasıl öğrendiğini tüm detaylarıyla paylaşıyor. Kitap aynı isimle 1989 yılında beyazperdeye de aktarıldı ve bir çok dalda Oscar ödülü kazandı.

YÜZYILLIK YALNIZLIK - GABRIEL GARCIA MARQUEZ



Nobel Ödüllü Kolombiyalı Yazar Gabriel Garcia Marquez’in kendi hayatından yola çıkarak kaleme aldığı Yüzyıllık Yalnızlık romanında, Buendia ailesinin, yapılan bir büyü sonucu akraba evliliği nedeniyle 100 yıl süren bir lanetle yaşamaları konu ediliyor. Bu evlilik yüzünden domuz kuyruklu olan ailenin, lanetin sona ermesi için tüm üyelerinin ölmesi gerekiyor. Kitapta laneti başlatan olaylar, iki akraba olarak anlatılan Ursula ve Jose’nin evlenmesiyle gerçekleşiyor. İkilinin doğan çocukları, başta normal bir görünüme sahip olarak dünyaya geliyor. Ancak zamanla türeyen ve soylarını çeşitli yerlerde yaşatan aile üyeleri, tekrar akraba evliliği yaptıklarında lanet gün yüzüne çıkıyor. Bir gün ailenin son üyesi olan Aureliano, kendi kaderlerinin Melquides adlı olağanüstü güçlere sahip bir çingene tarafından yazıldığı el yazmalarını okuyor. Kitabın anlatımı da esasında bu yazmadan oluşuyor. Aureliano, yazmanın son kısmını okurken ailenin sonunun ve haliyle kendi ölümünün nasıl gerçekleşeceğini öğreniyor. Bu esnada ise köye, lanetli soyun tükenişini haber veren bir fırtına yaklaşıyor.

BİLİNMEYEN BİR KADININ MEKTUBU / STEFAN ZWEIG



Stefan Zweig'in Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu kitabında baş kahramanını sadece uzun bir mektubun yazarı olarak tanıyoruz. Kadının hayatı boyunca sevmiş olduğu erkek için kaleme aldığı bu mektubun "gönderen"inin adı yoktur. Mektubun başında tek bir hitap vardır: "Sana, beni asla tanımamış olan sana". Kadın büyük tutkusunu hep bir "bilinmeyen" olarak, yani tek başına yaşamaya razıdır, bu aşk öyküsünde "taraflar" değil, sadece tek bir "taraf" vardır. Böylesine, gerçek anlamda aşk denilebilir mi? Zweig okurunu, bir kez daha, insan psikolojisinde eşine pek rastlanmayan bir yolculuğa davet ediyor. Bu yeni yolculuğun sonunda "mutlak aşk" kavramının şimdiye kadar bilinmeyen kıyılarına varmayı amaçlamış olması da bir ihtimal!

OLASILIKSIZ - ADAM FAWER



Amerikalı yazar Adam Fewer’ın 2005 yılında yayınladığı “Olasılıksız”, tüm dünyada büyük yankı uyandıran bir başyapıt niteliği taşıyor. Eserin baş kahramanı, David Caine adında epilepsi hastası bir karakter olarak göze çarpar. David, olasılık konusunda oldukça uzmandır ve bir üniversitede ders anlatmaktadır. Aynı zamanda bir epilepsi hastası olan Caine, bir gün ders esnasında kriz geçirir ve hastaneye kaldırılır. Bu andan itibaren okulda devam edemeyeceğini anlayan Caine, para kazanabilmek için en iyi yaptığı şeye yönelir. Yani olasılıklara. Böylece macera başlar.

TEHLİKELİ OYUNLAR - OĞUZ ATAY



Oguz Atay bu romanında bir insanın yaşadığı hayattan dolayı kendini hayata karşı bazı durumlara kapattığını daha iyi deyişle bir süre sonra değişen psikolojisinden bahsetmiştir. Aklı sürekli değişik düşünce çemberinin çevresinde dolaşıp durmakta, bedeni ile ruhu arasına duvar ören kişiliği gün geçtikçe kendini farklı yerlere bırakmaktadır. Bilinir ki alışkanlıklar kolay kolay unutulan şeyler değildir. Eşi sevgi ile ayrılıkları sonucu hayatının bir çok alanında değişim yaşamaktadır. Aslında değişim değil bir türlü hayata tutunma becerisi. Tutunamayanlar romanı ile arasındaki en belirgin özelliği ise bir yerde hayata tutunma isteğidir.

BİN MUHTEŞEM GÜNEŞ - KHALED HOSSEİNİ



İlk romanı Uçurtma Avcısı’yla tüm dünyada inanılmaz bir başarı yakalayan Hosseini’nin ikinci romanında yazar, doğduğu topraklardaki yaşanan dramları küçük yaşta evlendirilen kızlar, çocuğu olmayan kadınlar, babaya ya da çocukluk arkadaşına duyulan, geçmişe gömülmüş aşkları bu iki kadının kesişen yaşamları ve dostlukları üzerinden anlatmaktadır. Afganistan’da yaşanan savaşın insanların hayatlarını nasıl mahvettiğini Meryem ve Leyla adındaki iki kadının hayatından kesitler sunularak anlatılıyor.

CASUS - PAULO COELHO



Paulo Coelho, 20. yüzyıl başında casuslukla suçlanarak idama mahkûm edilen Mata Hari ile avukatı arasındaki yazışmalardan yola çıkarak kurguladığı Casus’ta bu olağanüstü kişiliği bir roman kahramanına dönüştürerek hayatın ve aşkın gizemlerini sorguluyor. Avukatına göre onun tek suçu, özgür olabilmek adına yanlış adamlara güvenmiş olması... İdama giderken bile gözlerinde korkunun zerresi olmayan Mata Hari ne gözlerinin bağlanmasına ne de kelepçe takılmasına izin verir.

İNCİ - JOHN STEINBECK

Bir Meksika halk hikâyesinden esinlenmiş İnci, bir zamanlar İspanya Kralı'na büyük zenginlikler getiren bir koyda yaşayan fakir bir inci avcısının, Kino'nun ve ailesinin hikâyesini anlatır. Kino'nun çocuğunu kurtarmak umuduyla daldığı denizden çıkardığı eşi benzeri görülmemiş inci, yalnızca umut değil yıkım da getirecektir. İncinin özü insanların özüne; Kino'nun kulaklarında çınlayan ve kasabaya yayılan İncinin Türküsü, ailenin, kötülüğün, umudun ve düşmanlığın türküsüne karışacaktır. Steinbeck, Kino'nun derinliklerden söküp çıkardığı inci ile içinde yaşadığımız dünyaya ve insanın dramına ışık tutuyor.

Haber365
bilgi@haber365.com.tr