Kanser uyarılarına rağmen protez tırnak ve kalıcı oje çılgınlığı hızla devam ediyor!
Herkes bakımlı olmak ister ancak bakımlı olayım derken, sağlığınızdan da olmayın. Çünkü protez tırnak ve kalıcı oje uygulamalarının oluşturabileceği sağlık sıkıntıların uzman isimlerin çokça üzerinde durduğu konular arasında yer alıyor. Dermatoloji Uzmanı Dr. Selim Gümüş, Başhekim yardımcısı Doç. Dr. Nagehan Didem Sarı ile birlikte bu konuyu ele aldık. Sizler için bilgilendirici bir haber hazırladık. İşte detaylar…
Sosyal medyada herhangi bir dermatoloğa danışmadan protez tırnak ve kalıcı oje kullanımında bulunduklarını aktaran Gaziosmanpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Selim Gümüş, "Hastalar tarafından aldığımız en fazla şikayetler arasında yer alıyor. Özelikle bu işlemi yaptırdıktan sonra tırnaklarının eski sağlığına kavuşmadığıyla ilgili şikayetlerle geliyorlar. Cilt kanseri oluşumu açısından risk oluşturuyor, tırnak eski orijinal yapısını kaybediyor’’ şeklinde konuştu.
‘‘Kendi kızım da bir dönem yaptırdı’’
Protez tırnak ya da kalıcı oje için kullanılan kimyasal maddeler, uyguladıkları yöntemler cilt kanserine yol açabileceğini aktaran uzmanlar, işlemlerin hijyen titizliğine uygun ve alanında uzman kişiler tarafından yapılması gerektiğini söyleyen Uzm. Dr. Gümüş’ün görüşlerine hak veren İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü Şefi Doç. Dr. Nagehan Didem Sarı uygulamaların etkileri kansere kadar ilerleyebileceğini aktarırken, sözlerine şu şekilde devam etti: “Cerrahlar ameliyatlara girmeden önce tırnak diplerini muhakkak fırçalarlar. Tırnak aslında ölüdür, ölü bir yüzeyde mikroplar daha fazla birikebilir. Tırnak uzadığı zaman vücuda temas eden diplerinde bakterilerin birikmesi ve çoğalması ortamdan dolayı daha fazla olacaktır. Uzun tırnak, tırnak diplerinden mütevellit kötü, kişinin cildinin travmaya uğrama riskini artırıyor. Kalıcı uygulamalar, çok da güzel görünüyor ama gerçekten çok sıkıntılı, kendi kızım da bir dönem yaptırdı ama devamlı yapılması özel boyaları, bir ultraviyole ile sabitlenmesi kalıcılığın sağlanması adına kimyasal, ışınsal işlemler yapılıyor, bunlar hepimiz için zararlı. Tekrarlayan süre olduğu zaman tırnak yatağı bozuluyor.’’
‘‘Çok sıkıntılı bir durum’’
Manikür, pedikür işlemlerinde çok dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Sarı, özellikle işlemin uygulanacağı yerin temizlik konusunda özellikle dikkat edilmesi gerektiğini ifade ederken, yapılan bu işlemlerle kan yoluyla bulaşan enfeksiyonlar konusundaki hasta vakaların hiç de azımsanmayacak bir sayıya ulaştığını ifade eden Sarı, ‘‘Gitmiş oldukları güzellik merkezlerinin bu açıdan hijyenik, kullanılan malzemelerin tek kullanımlık olduğu ya da ciddi şekilde steril edildiğinden emin olmaları lazım. Kimyasal bir şeye genç yaşta, uzun süre maruz kalıyorlar. Temizlik konusu ve mikrop barındırması açısından sıkıntılı bir durum. Yeni uygulamalar hep cazip gelmiştir ama nasıl bir etki ortaya çıkaracağını ilerleyen dönem gösterir. Çok uzun süreli böyle bir uygulamaya gitmemelerini öneririm. Uzun vadedeki durumları bilmiyoruz, 10 sene geçmeden belli olmaz ama şu anda neticede tırnağınızın üzerine bir kimyasal kapatılıyor, tamam; tırnak her ne kadar ölü doku olsa bile havalanması gerekiyor. Sürekli kapatıldığı zaman tırnak düşmesi olabilir. Enfeksiyonların sonucunda ne kaptığına göre durum değişir, bakteriyel bir şeyler kapıp dolama da olabilir. Hepatit C, B kapıp daha da değişik bir yere evrilebilir. Çok uzun vadeli böyle işlemlerde bulunmamalarını özellikle de hijyene dikkat etmelerini öneririm’’ değerlendirmesinde bulundu.
Cilt kanserine yol açıyor!
İşlem yapıldığı zaman steriliteye dikkat edilmezse, tırnak çevresine uçuk virüsü, HPV dediğimiz siğiller bulaşabildiğini söyleyen Dr. Selim Gümüş, Özellikle tırnak çevresindeki siğiller zaten bizi zorlayan bir konu, o nedenle aslında ilk başta işlem yapılırken enfeksiyon riskiyle bu riskler başlıyor. Sonrasında ise özellikle tırnağın kütikül dediğimiz bir tabakası var, manikürlerde de özellikle temizlenen bir tabaka, burayı çıkartıyorlar. Fakat bu tabaka aslında tırnağın dışarıya karşı bir bariyeri. Bu tabaka kaldırıldığı için buradan artık tırnağın altına enfeksiyonlar, mantarlar çok kolay geçebiliyor. Kalıcı protezlerin özellikle şöyle bir riski de var; mesela 'Ben' dediğimiz oluşumlar vücutta görüldüğü gibi tırnakta da oluşabiliyor. Bu tarz lezyonların takibi önemli ama buraya kalıcı oje yaptırırsak bu benlerin artık takibi imkansız hale geliyor. Kalıcı oje yapılırken bazı ultraviyole ışınlar kullanılıyor. Bu ışınlar da aynı şekilde ilerleyen dönemlerde cilt kanseri oluşumu açısından risk oluşturuyor. Hastalarımızın özellikle bunları göz önünde bulundurması lazım, basit bir işlem değil. Hastalarımızın bu riske girmelerini istemiyoruz’’dedi.
Tedavi yöntemi nasıl uygulanıyor?
Tırnak yapıldıktan sonra vakit kaybetmeden hastaneye gidilmesi gerektiğini ve tedavi yöntemleri hakkında açıklamalarda bulunan Gümüş, sözlerini şu şekilde sonlandırdı: "Herpes türü viral bir enfeksiyon geliştiyse ona uygun kremler veriyoruz. Burada alerjik bir reaksiyon, egzama, kaşıntı, sulu kabarcıklar geliştiyse ona uygun kremle tedavi altına alıp hastalarımızı mutlaka bu uygulamaları tekrardan yapmaması için bilgilendiriyoruz. Hastaların kendi başlarına tedavi uygulamaması gerekiyor, hastalar doğal tedavi deyip bazen sirke bazen kendi evde uyguladıkları şeylerle işlemi daha komplike hale getiriyorlar. Tırnaklarımız cilt kanseriyle alakalı riskli bölgeler arasında ve gözden de kaçan bir bölge. Ojeler üzerini kapatabiliyor, kapattığımız zaman da hastalar bununla ilgili bilgi sahibi olmayabiliyor. Tırnakta melanom dediğimiz cilt kanseri görüldüğü zaman bazen kanamayla karıştırılabiliyor, bu tarz kanserler zaten birçok şeyden etkilendiği gibi ojede kullanılan ultraviyole ışınlar gibi şeyler de bu maruziyeti artırıyor.’’