Kan kusturan diktatörlerin hazin sonları
Dünya tarihine adını kara lekeyle yazdıran 11 diktatörün hazin sonu. Okuduklarınıza çok şaşıracaksınız.
İnsanoğlunun içindeki vahşinin bir kere canlandıktan sonra durdurulması pekte mümkün olmayabiliyor. Bu vahşi içgüdünün temelinde yatan en güçlü sebeplerden birisi ise güç. Tarihe dönüp baktığımızda, eline geçen güç sayesinde insanlara kan kusturan diktatörlerle doludur.
Bu cani diktatörlerin öykülerinde pek çok ortak nokta vardır. Ufak ufak yükselme, kontrole sahip olunca ilk hamle muhaliflere yüklenme, servetin sefasını sürerken insanları yoksulluğa hapsetme, kaybedeceğini fark edince ortalığı kana bulama gibi pek çok eyleme başvururlar. Geneli de kendini ilahi bir lütuf zanneder ve tarihe geçen onca devrik diktatöre rağmen kendisinin yenilmez olduğuna inanır.
ADOLF HİTLER
Adolf Hitler, Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi (NSDAP)'nin hem kurucusu hem de lideriydi. Almanya'nın başına geçtiğinde iç temizliğe başlayarak muhaliflerini canice katletti. Kalanları ise hapishanelere tıktı. Sonra 6 milyon Yahudi'nin katledildiği Yahudi Soykırımı'nın ve on milyonlarca insanın yaşamını yitirdiği ikinci dünya savaşının fitilini yaktı. Tarihin en zalim en faşist diktatörlerinden biriydi. Savaşı kaybettiği netleşip Sovyet ordusu Berlin'e girince, Eva Braun ile beraber intihar etti. Braun, siyanür kapsülüyle saniyeler içinde öldü. Hitler de önce siyanür kapsülünü ısırdı, sonra da tabancasıyla kendisini başından vurarak öldü.
BENİTE MUSSOLİNİ
Avrupa'nın ilk faşist lideri olan Benito Mussolini, İtalya'nın başına geçtikten sonra kan kusturmaya başladı. Hitler ile müttefik olan faşist diktatör, saldırı yanlısı iç ve dış politikaları sebebiyle 400 bin insanın hayatını kaybetmesinden sorumluydu. Hem cephelerdeki hem de iç siyasetteki başarısızlıklarının getirdiği çöküşünün ardından 25 Nisan 1945 tarihinde komünist partizanlar tarafından yakalandı. 28 Nisan'da metresi Clara Petacci ile beraber kurşuna dizilerek yaşamına son verildi.
NİKOLAY ÇAVUŞESKU
1965 yılında Romanya'nın liderlik koltuğuna geçen Nikolay Çavuşesku, düşünce ve ifade özgürlüğüne karşı savaş adeta açtı. Kendisi servet içinde yüzerken, halk açlıkla mücadele ediyordu. 1989'daki gösteriler esnasında eylemcilerin üzerine ateş açılmasıyla olaylar daha da büyüyerek ihtilale dönüştü. Kaçmaya çalışan Nikolay Çavuşesku ile karısı Elena Çavuşesku, 25 Aralık 1989 tarihinde yargılanarak kurşuna dizildiler.
SADDAM HÜSEYİN
Irak'ın 5. Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin, 1970'li senelerden itibaren devleti aşama aşama ele geçirmeye başladı. Bu süreçte Irak nüfusunun sadece beşte birini oluşturmalarına rağmen Sünni Araplar birçok kilit idare kademesine getirildi. Devleti devirmek isteyen ya da bağımsızlık çabasına kalkışan Şiiler ve Kürtleri karşı birçok kez sindirmeye çalıştı. Bu süreçlerde beş bin kişinin hayatını kaybettiği Halepçe Katliamı'nda olduğu gibi kimyasal silahları kullandı. 2003'te, ABD ile Britanya öncülüğündeki koalisyon kuvvetleri Irak'ı işgal etti. Harekatın başlamasından 3 hafta sonra, başkent Bağdat, koalisyon güçlerinin eline geçti. Böylelikle Saddam Hüseyin iktidarı son buldu, kısa zaman sonra da Baas Partisi yasaklandı. 8 ay sonra gizlendiği sığınakta bulunan Hüseyin daha sonra yargılandı. 5 Kasım 2006 tarihinde, idam cezasına çarptırıldığında hemen hemen iki milyon insanın ölümünden sorumluydu. 30 Aralık 2006'da asıldı. İdi Amin, 1971-1979 seneleri arasında devlet başkanlığı yapan Ugandalı asker diktatör. İdi Amin'in yönetimde olduğu dönemde, uluslararası gözlemciler ve insan hakları gruplarının tahmini verilerine göre, 100.000 - 500.000 insan öldürüldü. Ekim 1978'de Tanzanya tarafından destek verilen Uganda Ulusal Kurtuluş Ordusu isimli gerillaların saldırıları başladı. 13 Nisan 1979 tarihinde isyancı gerillalar başkent Kampala'ya ulaşmadan, ülke dışına firar etti. İdi Amin, yaşamının geri kalanında Uganda'ya geri dönmesine izin vermesi için Uganda Devlet Başkanı Yoweri Museveni'ye yalvardı fakat Yoeri izin vermedi. Amin, Cidde'de, hastanede öldü.
MUAMMER KADDAFİ
1969 yılında kalkıştığı darbe ile Libya'nın başına geçti. 2011'de baş gösteren iç savaşa kadar da ülkeyi idare etmeye devam etti. Petrol zengini ülke, kendisinden başka hiç kimseye iktidar şansı vermeyen Kaddafi'nin yasaklarıyla mücadele etmek zorunda kaldı. Muhalifleri bastırmada sürekli şiddeti tercih etti. 2011'deki iç savaş sonucunda devrildi ve isyancılar tarafından linç edilerek yaşamına son verildi.
POL POT
Kurduğu ve idaresini üstlendiği Kızıl Kmerler isimli radikal komünist hareket ile verdiği gerilla savaşı neticesinde Kamboçya idaresini ele geçirdi ve 1975-1979 seneleri aralığında yönetti. Şehirlerdeki milyonlarca insanı zorla köylere yerleştirerek çiftlikler ile pirinç tarlalarında çalıştırdı. Hemen hemen 1.5 milyon insanın canice çekiç, balta ve kürekle öldürülmesi için emri verdi. İktidarda olduğu zaman zarfında yedi milyonluk Kamboçya nüfusunun 3 milyon 300 binini vahşice katletti. 1979'da devrildi. 1997 yılında yeniden başkenti ele geçirmeye çalıştı fakat başarılı olmadı. Bu durumun ardından yandaşları tarafından ömür boyu ev hapsine mahkum edildi. 1998 yılında bazı iddialara göre kalp krizi, Kızıl Kmerler'in iddialarına göre de intihar ederek hayatını kaybetti.
MOBUTU SESE SEKO
32 sene (1965–1997) o zamanki ismiyle Zaire, günümüzdeki ismiyle Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin devlet başkanlığını yaptı. Yönetimi boyunca izlediği yanlış politikalar sayesinde zengin yeraltı kaynaklarına sahip olan ülkeyi fakirleştirmiştir. 16 Mayıs 1997 tarihinde Kinşasa'yı ele geçiren muhalif topluluklar 32 senelik Mobutu iktidarını devirdiler. Devrilerek sürgün edilen Mobutu, önce Togo'ya sonra Fas'a gitti. 7 Eylül 1997 tarihinde sürgündeyken prostat kanserinden öldü.
SLOBODAN MİLOSEVİC
YarEski Yugoslavya'nın ve Sırbistan'ın Devlet Başkanlık görevini üstlendi. Balkan Kasabı lakabı ile anılan savaş suçlusu Slobodan Milosevic, Bosna'da yaptığı vahşi katliamlar sonucunda 250 bin insanın hayatını kaybetmesine sebep oldu. Savaş suçlarının haricinde hakkında pek çok yolsuzluk suçlaması da yapıldı. Yenilmez olduğunu inanan Milosevic, "Beni mahvedemezler ve kıramazlar!" diyordu ancak 2000'deki seçimler ve ardından ortaya çıkan isyan sonucunda iktidarı kaybetti. Önce Belgrad Cezaevi'ne gönderildi, sonra Hollanda'nın Lahey şehrindeki Savaş Suçları Mahkemesi'nde yargı karşısına çıktı. 11 Mart 2006 tarihinde savaş suçlarından yargılandığı esnada Lahey'de öldü.gılanırken öldü.
İDİ AMİN
Zulümlerine zulüm ekleyerek yollarına devam edeler. İçlerinden tanıdık gelenler olmuştur belki... Kimisi sahiden de yaptıklarının bedelini ödemeden göçüp gitmiştir bu dünyadan. Ancak bazıları da yaptıklarının bedelini oldukça ağır cezalarla ödemiştir. İşte kan kusturan 11 diktatörün ibretlik hazin sonları...
ALFREDI STROESSNER
1954 ve 1989 seneleri arasında Paraguay'ın yönetimini üstlenen askeri diktatör. Latin Amerika'da 20. yüzyılın en uzun süre devam eden diktatörlüğünü kurmuştur. 4 Mayıs 1954 tarihinde Başkan Federico Chavez'i devirdi. Sonra sadece kendisinin aday olduğu bir seçimle devlet başkanlığı koltuğuna geçti. Hem meclisi hem de mahkemeleri yandaşlarıyla doldurdu. 6 defa peş peşe başkan seçilmesini meşrulaştırmak için iki defa anayasayı değiştirdi. Rejim karşıtlarına oldukça ağır baskı uyguladı. Stroessner, 1989'da bir askeri darbe sonucunda yönetimden alındı. Darbenin ardından bir sonraki 17,5 yıl sürgünde olacağı Brezilya'ya kaçtı. Ölümünden önce ülkesine dönmesine izin verilmedi. 16 Ağustos 2006 tarihinde öldü.
HİDEKİ TOJO
Japon ordusunun Çin'de ile Güneydoğu Asya'da gerçekleştirdiği insanlık suçlarının en büyük sorumlularından birisi olan faşist general. Başbakanlığı sürecinde Japonya'nın etki alanlarında gerçekleştirilen ve hemen hemen sekiz milyon insanın hayatını kaybettiği katliamların da sorumlusu olan isimdir. Tutuklanması için evi kuşatıldığı esnada kendini göğüs bölgesinden vurarak intihar etmeye kalkıştı fakat kurtarıldı. Ardından da 23 Aralık 1948 tarihinde asılarak idam edildi.