Kâbe’nin yapılışı hususundaki anlatılanlara göre, Hz. Adem ile Havva cennetten çıkarıldıkları zaman dünyada Arafat’ta buluşurlar, birlikte batıya doğru giderler. Kâbe’nin olduğu yere giderler. Bu sırada Hz. âdem, bu buluşmaya şükür etmek için rabbine, ibadet etmeyi diler ve cennette iken, çevresinde tavaf ederek ibadet yaptığı nurdan sütunun yeniden kendine verilmesini ister. İşte o nurdan sütun oraya gönderilir ve Hz. Âdem onun çevresinde tavaf yaparak Allah’a ibadet eder. Bu nurdan sütun Hz. Şit döneminde kaybolur, yerine bir taş kalır. Bunun üstüne Hz. Şit onun yerine, taştan onun benzeri dört köşe bir bina inşa eder. Ve o siyah taşı binanın bir köşesine koyar. İşte bugün hacer-ül esvad diye tanınan siyah taş budur. Ardından Nuh tufanında bina, kumlar altında uzunca bir zaman kalır.
Hz. İbrahim Allah’ın buyruğu ile Kâbe’nin olduğu yere gelir, oğlu İsmail ve eşi. Hacer ile orada yerleşir. Ardından İsmail ile Kâbe’nin olduğu yeri kazar. Hz. Şit tarafından inşa edilen binanın temellerini ortaya çıkarır. Ve o temeller stüne bugün gördüğümüz Kâbe’yi yaparlar. Ayette “Beytullahın temellerini yükseltiyor.” cümlesi bunu açıklar.
İslam kitaplarında Allah’ın Hz. İbrahim’i Kâbe’yi yapmakla vazifelendirilen Mekke’ye yolladığı yazılıdır. Bununla beraber, Kâbe’nin Hz. İbrahim’den çok daha önce eski bir döneme ait geçmişi de anlatılır. Yani, Kâbe çok önceleri de vardı. Fakat Nuh tufanının ardından yıkılarak kaybolmuştu. İşte Hz. İbrahim bundan sebeple, kabeyi tespit etmek ve tekrar yapmak için Allah tarafından vazifelendirilmişti.
Son Dakika Kültür-Sanat Haberleri için aşağı kaydırın.