Japonya’da İlginç Gelenekler Nedir?
Japon kültürü ve geleneğinde oldukça farklı uygulamalar vardır. Turistlerde büyük bir şaşkınlığa neden oluşan bu uygulamalar günümüzde dahi devam ediyor.
Pasifik Okyanusu kıyılarında bir ada ülkesi olan Japonya, kültürel özellikleri, tarihsel süreci, coğrafyası, dili ve dini inancı bakımından diğer Asya ülkelerinden farklıdır. Yaklaşık 6900 adadan oluşan Japonya’da insanların çoğu kıyı şehirlerinde yaşıyor. En eski yazılı metinleri sanılanın aksine Japonca değil Çince yazılmıştır. Bugün kullanılan Modern Japoncanın temelleri 17. ve 19. Yüzyıllarında geliştirilmiştir. Japonya'da iki ana din vardır: Şinto ve Budizm. Şinto bir Japon dinidir, Budizm ise 6. yüzyılda Çin'den getirilmiş bir dindir. Yakın zamanda yapılan bir anket, Japon halkının % 39'unun kendisini Budist,% 3,9'nun Şinto ve % 2,3'ü Hristiyan’dır.
Japonya coğrafi özelliklerinden dolayı Asya ülkeleri arasında diğer kültürlerden en az etkilenen ülkelerden biridir. Coğrafi yakınlıktan dolayı erken dönem Japon kültürü büyük oranda Çin’den etkilenmiştir. Japonya’da 6. yüzyılda Çin’in resmi inancı olan Budizm’i alarak kendi kültürlerinde aktarmışlardır. Belirli dönemlerde kendini dış dünyaya tamamen kapatan Japonya, farklı politikalar uygulamasından dolayı dış etkenlerden oldukça az etkilendi. Bu kapanma dönemlerinde ise günümüzdeki Japon kültürünün oluşmasına katkıda bulunmuştur. 19. yüzyıldan itibaren başlayan Japon modernleşmesinden dolayı kültürel olarak değişime uğramıştır. Batılı uygulamaların tedavüle girmesiyle birlikte siyasal, sosyal ve ekonomik hayatta değişimler oldu.
DEĞİŞMEYEN GELENEK: ÇAY SEREMONİSİ Japonların yüzyıllardan beri sanat haline getirdikleri bu gelenek dış dünyada en çok bilinen ritüellerden biridir. Oldukça basit gibi gözüken bu geleneğin altında yatan amaç ve anlam oldukça anlamlıdır. Japonların yüzyıllardır devam eden bu geleneği, yaşanılan anı hissetmek ve o anın asla geri gelmeyeceğini bilmektir. Zaman zaman huzur veren bu çay seremonisinde ruh dinlenir, aydınlanır ve zamanın içinde kaybolur. Bu yüzden çayı içmek kadar onu hazırlamakta en az onun kadar önemlidir. Çayı karıştırma biçimleri, kaseyi tutma ve çayı koyarken ki hareketlerini bile planlı bir biçimde yaparlar. Çay servisini yapan kişide hazırlama sürecinde olduğu gibi servis sürecinden de oldukça zarif bir şekilde hareket ediyor. karşındakiyle son kez karşılaşıyor ve son kez çay ikram ediyormuş gibi özen gösterip ona hizmet eder. Günümüzde de bu geleneği kurallarıyla devam ettirebilmek ve koruyabilmek için kurs olarak da verildiği biliniyor.
İÇ MEKANLARDA ÇIKARILAN AYAKKABILAR: AYAKKABI KURALI Avrupa kültüründen yayılmış olan iç mekanlara ayakkabı ile girme kuralı Japonlarda da uygulanmıyordu. Türkler de ve birçok medeniyette olduğu gibi Japonlarda da iç mekanlara ayakkabı ile girilmiyor. Japonlar, eve asla ayakkabı ile girmezler. Bu konuda oldukça katı olduklarını söyleyebiliriz. Tapınaklar, kaplıcalar, bazı restoranlar, mağaza kabinleri, dişçiler ve pek çok alanda ayakkabı çıkarma zorunluluğu vardır.
JAPONLAR İŞYERİNDE UYKU MOLASI VERMESİ OLAĞANDIR Genellikle sıcak ülkeler olan Afrika ve Arabistan ülkelerinde görülen bu uygulama ilginç bir şekilde Japonya’da da uygulanıyor. Japonya’da işte çalışırken uyuyakalmak oldukça normal bir davranış olarak karşılanıyor. Uzun zamandır uygulanan bu düşüncenin temelinde, kişinin kendini işine çok vermesinden dolayı yorulduğu ve uyumayı hak ettiği düşünülmesidir. Az uyku dikkatsizlik ve bitkinlik gibi sorunlara yol açtığı için iş yerinde kısa süreli uyku molasıyla üretkenliklerini arttırıyorlar. Hatta bazı şirketlerde fazla mesaiye kalmak yerine evine giderek kısa sürede uyumayı tercih eden çalışanlara prim bile verildiği bilinen bir durum. Japonya’da iş yerindeki bu uyku molasının ideal uyku süresi ise 30 dakika ile 1 saat arasında değişiyor.
OJİGİ: DEĞİŞMEYEN SELAMLAŞMA UYGULAMASI Japonların yaşadıkları coğrafya gereği diğer kültürlere oranla oldukça faklı uygulamaları olabiliyor. Ancak selamlaşma gibi bütün kültürlerde olan bir uygulamayı kendi kültürlerine entegre edilmişlerdir. Ayrıca Japonların kültürlerinden en dikkat çeken durumlardan biri de diğer inşaların alanlarına büyük oranda saygı duymalarıdır. Bu durum selamlaşma geleneklerine de yansımıştır. Bundan dolayı Japonlar temas etmekten pek hoşlanmayan bir toplumdur. Sarılma, el tokalaşma gibi temas halinde olabilecekleri durumlardan büyük oranda kaçınırlar hatta bu tarz temas gerektiren hareketleri yapmayı tercih etmezler. Bu nedenle karşılarındaki insana olan saygılarını göstermek için hafifçe eğilmeyi tercih ederler ve bu selamlaşma yöntemine de ojigi ismini vermişlerdi. . Sabah, akşam veya günün herhangi bir saatinde karşılarındaki kişiyle eğilerek selamlaşırlar.
SESLİ YEMEK YEMEK JAPONYA’DA NORMALDİR Yemek yerken ses çıkarmak veya çıkarmamakta kültürel olarak farklılıklar yaratıyor. Birçok kültürde yemek yerken insanlar olabildiğince sesiz olmayı tercih ederken Japonya’da bu kural geçerli değildir. Bizim davranışlarımıza göre yemek yerken ses çıkarmak kısacası şapırdatarak yemek, Japonlar için tam aksi yönde bir düşüncedir. Yemek yerken ses çıkarmalarının ise oldukça geçerli bir sebebi var. Bunun sebebi ise yenilen yemeğin güzel olduğunu göstermek alınan hazzı sergiliyor olması. Ayrıca böyle yediklerinde, yemeğin daha lezzetli olduğuna inanılıyor. Türk ve Japon kültürleri arasındaki bir diğer far da yemek yerken ses çıkarılmasıdır.
YÜRÜRKEN BİR ŞEYLER TÜKETMEK HOŞ KARŞILANMAZ Japonlar her ne kadar belli kurallar dahilinde bu gelenekleri uygulasa da kendi kültürümüze en yakın bir diğer uygulamada yürürken veya ayakta iken bir şeyler tüketmektir. Japonya’da sokakta yürürken yemek yenilmesi veya içecek içilmesi oldukça kaba bir davranış olarak görülüyor. Japonlar dışarıda yemek yiyen veya bir şeyler için insanları görgüsüz olarak görüyor. Bu durumun ise oldukça ilginç bir nedeni var. Bunun sebeplerinden biri ise yürürken yanındaki kişinin kıyafetine yemeğin bulaşması veya içeceğin dökülmesi.
JAPONLARIN GELENEKSEL KOSTÜM: KİMONO Çay seremonilerinden sonra en çok dikkat çeken kültürel öğelerinden biri de geleneksel kötümü olan Kimono’dur. Turistler tarafından çokça beğenilen renkli ve gösterişli kimonoları Japonlar için de oldukça özeldir. Kültürel bir simge haline gelmiş olan Kimonolar, geleneksel Japon kültürünün en önemli öğelerinden biridir. Japonlar için özel olan günlerde çokça kullandıkları kimonolar birbirinden farklı renkleriyle de oldukça dikkat çekici. Kendilerine özgü desenleri ve renkleriyle gözümüzü büyüleyen kimonolar Japonların yıllardan beri giydikleri geleneksel kıyafetleridir. Japonların bu geleneksel kıyafetleri farklı desenlere, sembollere ve renge sahip olan bu kimonoların kendi içinde derin anlamlara sahiptir. Kumaşının rengi, hangi bitkiden yapıldıysa onun ruhunu taşıdığına ve özelliklerini yansıttığına inanılıyor. Mavi renkte bir kimono, yapıldığı indigo bitkisinin ruhunu taşıdığına ve dolayısıyla böcek, arı, yılan gibi hayvanlardan kişiyi koruduğu düşünülüyor. Bu gibi ayrıntılar kimonoyu giyinecek kişi için oldukça önemli çünkü geleneklerine oldukça bağlı olan kesim en küçük bir yanlışta kötü karşılayabiliyor. Kimonolor hakkında bir diğer ayrıntı ise eskiden bekar kadınların giydiği kimonolarında rengi ve desenleri de farklı olup diğer kadınlardan kolay ayırt ediliyordu. Japonların bu geleneksel ve özel kıyafetleri günümüzde sadece festivallerde, dini törenlerde, çay seremonilerinde, kutlamalarda sıklıkla tercih ediliyor.
JAPON GELENEĞİNDE DÖVMEYE GEÇİT YOK Japonya da oldukça eski bir gelenek olan bu anlayış biçiminin asıl sebebi kendi kültürleri bakımından oldukça geçerli bir nedeni var. Diğer insanları rahatsız etmeme ve onların kendi alanlarına girmemek için oldukça farklı uygulamaları olabiliyor. Hem kendi bedenlerine hem de başka bir insanın bedenine yapılan dövmelere karşı da pek de iyi düşünmüyor. Japonlar, vücutta mürekkeple yapılan herhangi bir simgenin, yazının bir suçlu veya ahlaksız birey göstergesi olduğuna inanılır. Dövmesi olan kişilerin mafya-suç çetesi üyesi olarak düşündükleri bu önyargı, günümüzde de dövmeden uzak durmalarını hala sürdürmektedir. Ülkede dövme yasak olmamasına rağmen kaplıca, hamam, yüzme havuzları ve bazı restoranlara dövme gözükecek şekilde girmek yasaktır.
KUŞLARA ŞARKI SÖYLEME GELENEĞİ Japonya’nın bazı bölgelerinde oldukça yaygın olan kuşlara şarkı söyleme geleneği diğer kültürler için oldukça farklı bir uygulama. Festival ekinlerin çıktığı Ocak ayının son haftası kutlanmaya başlamış ve yaklaşık 200 yıldır kutlanmaya devam ediyor. Japonya’nın dağ köylülerinde yapılan bu festivalde ekinlerine zarar vermesin diye kuşlara şarkılar söylüyor. Havanın kararmasıyla birlikte geleneksel kıyafetlerini giyen çocuklar, şarkı söyleyerek ev ev dolaşıyor. Geleneklerinin yaşatılmasından mutlu olan köylüler ise bu küçük ozanları şekerlemelerle ödüllendiriyor. Başka şehirlerden gelip festivale ilk kez katılan çocuklar ise geleneklerini yaşatmaktan mutlu.