İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan 15 Temmuz Gecesini Anlattı: Biraz Daha Geç Kalsaydık...
15 Temmuz darbe girişimi gecesinin ilk saatlerinden itibaren köprüdeki darbecileri meslektaşlarıyla beraber etkisiz hale getirmeye çalışanlardan biri de İstanbul Emniyet Müdürü Dr. Mustafa Çalışkan’dı. 15 Temmuz’un üçüncü yıldönümünde Çalışkan, o günün bilinmeyenlerini anlattı
ŞEREFİMİZLE ŞEHİT OLACAĞIZ
Mustafa Çalışkan aradan üç sene geçmesine karşın o geceyi an be an yaşamaya devam ediyor.
Kara gecenin ilk haberini makam odasında almış. Telefonla gelen bilgiler Boğaziçi Köprüsü'nde askerlerin yolu trafiğe kapattığını bildiriyordu. Tanklar köprüdeydi, askeri birlikler Boğaziçi Köprüsü'nü tek yönlü olarak trafiğe kapatmıştı. Darbeciler, iki polisin silahına el koymuştu. Çalışkan o gece en yakınındakilere, "Fetullahçılar darbe yapıyor. Bugün bu alçaklara direceneceğiz, şerefimizle şehit olacağız" dedi. Olan bitenin oldukça farkındaydı.
Emniyet Müdürlüğü'nden Boğaziçi Köprüsü'ne doğru hareket etti. Telsizden ilk anonsunu yaparak: 'İstanbul'daki tüm şerefli emniyet mensuplarına sesleniyorum. Hiçbir emniyet personeli yerlerini terk etmesin. Kanunsuz hareket içindeki hainlere direneceğiz. Bu gece gerekirse şehit olacağız.'' sözlerini aktardı.
Mustafa Çalışkan'ın bu anonsu yaptığı esnada yanında bulunan korumalarından Münir Alkan şehit, Mehmet Onay ise darbeciler tarafından açılan ateş neticesinde gazi olacaktı.
BOĞAZI KESİLEN ASKER YOK
Kuleli Askeri Lisesi Komutanlığı'ndan çıkan ve saat 21.52'de köprüyü trafiğe kapatan, vatandaşların üzerine ateş açan hain darbeciler, 8 saat 23 dakika sonra, yani 16 Temmuz saat 06.15'te teslim olmuştu.
İstanbul Emniyet Müdürü Dr. Mustafa Çalışkan, o anları anlatırken, kimseye kötü muamelede bulunulmadığını, darbecilerin kontrolündeki askerlere asla 'düşman' gözüyle bakmadıklarının üstünde duruyor.
Bu sözleri üzerine boğazı kesilen askerler olduğu iddialarına ise, "Ne boğazı kesilen, ne de köprüden atılan bir asker oldu. Bunlar tamamen yanlış, yalan" diyerek sözlerini şöyle sürdürüyor: "O gece yüzlerce insan gözaltına alındı. İstanbul Emniyeti'nde kimseye kötü muamele yapılmadı. Köprüde de askerlere asla düşman demedik. Anonslarımız hep şöyle oldu, 'Emir verenlerden hesap sorulacak. Bu adamların emirlerine uymayın!' ifadesinde bulunuyor.
HAVAYA ATEŞ AÇTIK LİNÇ GİRİŞİMİNİ ÖNLEDİK
Köprüdeki darbe teşebbüsüne katılan askerlerin teslim olmalarının ardından meydana gelmesi olası bir linç girişiminin polisler tarafından engellendiğini de belirten Emniyet Müdürü, "Sabaha kadar darbecilerin kurşunlarına maruz kalmış vatandaşlar vardı. Gözlerinin önünde şehit vermişlerdi. Herkesin yaşadığı travma büyüktü, psikolojileri alt üst olmuştu. Bu atmosferde darbeci askerler linç edilebilirdi. Eğer 15 dakika geç kalsaydık ve müdahale etmeseydik onlarca ölü olurdu. Havaya ateş açtık, olası bir linç girişimini önledik. Darbeci askerleri zırhlı araçların içine sokarak emniyete götürdük" sözlerini kullandı.
YÜZÜNE TÜKÜRÜLEN GENERAL
Köprünün kapatılması emrini veren 2. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Özkan Aydoğdu, darbe girişimindne sonra gözaltına alındığı esnada İstanbul Emniyet Müdürü Çalışkan da oradaydı. Hatta bizzat operasyonu kendisi yönetmişti.
Özkan Aydoğdu, zırhlı polis aracına yöneltileceği esnada polislerden biri yüzüne tükürdü. Çalışkan, polis memuruna kızmıştı. Gözaltına alınan kişilere kötü muamelede bulunulmayacağını, küfür ve hakaret edilmeyeceğini söyledi. Ardından darbeci Özkan Aydoğdu'ya döndü ve "Sen bunların hepsini hak ediyorsun. Her türlü hakareti hakettin. Fakat biz sana bunların hiçbirini yapmayacağız" sözlerini söyledi.
KONTROLÜ DIŞARDAYDI
Darbe teşebbüsünün ardından üç sene geçti. Fakat bu darbenin 'kontrollü darbe" olduğu noktasında siyasilerin söylemleri, iddiaları da vardı. Mustafa Çalışkan o geceyi bizzat yaşayan ve ardından soruşturmaları da yürüten en yetkili kişilerden biri olarak, "15 Temmuz darbeydi, kontrolü ise dışardaydı" yanıtını vererek sözlerine şöyle devam ediyor: "Kimse Türkiye'den, halktan böyle bir refleks beklemiyordu. Ne ABD, ne CIA ne de başka ülkeler... Darbe girişiminin geri planındaki bu güçler Türk halkının refleksini görünce geri çekilmek durumunda kaldı. Darbe girişimi ile kıyılarınızda dolaşan savaş gemileri, Awacs'lar kimlere aitmiş, sonra nasıl geri çekilmişler, hepsi bir gün ortaya daha net çıkar..." ifadesinde bulundu.
İLK EMİR: GEREKİRSE SİLAH KULLANIN
Çalışkan, o gece makam odasında oturup, personelini yönlendirmek yerine bizzat Boğaziçi Köprüsü'nde darbecilerle karşı karşıya gelmeyi, onlara direnen vatandaşın ve personelin yanında olmayı tercih etmişti. Darbe teşebbüsünün başlamasıyla İstanbul polisine ilk emri verdiğinde saatler 21.45 idi.
Çalışkan, "Darbeci askerlere silah teslim edilmeyecek, gerekirse sizden silahınızı teslim almaya çalışanlara karşı silahınız kullanılacak" O geceye geri dönüp baktığında Çalışkan ne düşünüyor: 'Bu tip kararları almak bazen tarihin seyrini değiştirebiliyor. Biz de o gece aldığımız kararlara bakınca bugün doğru bir şey yaptığımızı değerlendiriyorum.' sözlerini aktardı.
SAVUNMA SİSTEMİNİN KONTROLÜ KİMDEYDİ
Bu darbe teşebbüsünde ülkenin daha önce yaşadığı darbe tecrübelerinde olmayanlar bulunuyordu. Silahının namlusunu halkına karşı yönelten, TBMM'yi bombalayan, Cumhurbaşkanı'nın canına kast etmeye çalışan, polisine ateş açan askerle ilk defa karşı karşıya gelindi.
Darbe teşebbüsünden günler sonra; 7 Ağustos'ta milyonlarca kişinin katıldığı, tüm siyasi parti liderlerinin birlik beraberlik mesajı verdiği "Demokrasi ve Şehitler Mitingi" işte bu atmosferde gerçekleşti.
İstanbul Emniyeti siyasilerin ve halkın güvenliğinden sorumluydu. TSK'da ve tüm diğer kurumlarda ortaya çıkmamış FETÖ üeyelerinin varlığı biliniyordu. Muhtemel bir suikast, saldırı tüm olumsuz koşulları geri getirebilirdi. Tedbirler üst seviyede alınıyordu. Tabii alınan bu tedbirler arasında füze savunma sistemi ve savaş uçaklarının muhtemel bir tehdide karşı alacağı önlemler de vardı ve aslında askerin görev ve yetki sahasındaydı.
Karanlık gecenin ardından 23 gün geçmişti. Her şey daha çok yeniydi. Bunun yanı sıra TSK'daki tüm FETÖ'cüler tespit edilememişti. O gün Yenikapı mitinginde alınan tedbirlerin en başında gelen füze savunma sisteminin kontrolü askerdeydi. Maalesef o askerlere güvenilemiyordu. FETÖ'cü oup olmadıkları kesin olarak bilinemiyordu. O gün bir karar alındı, füze savunma sistemindeki askerlerin başına Polis Özel Harekat timleri yerleştirildi. Tarihte bir ilk yaşanıyordu.
Son Dakika Gündem Haberleri için aşağıya kaydırın.