İsrail Polisi Bir Kez Daha Mescid-i Aksa’daki Filistinlilere Saldırdı
Sabah namazı sonrası Mescid-i Aksa’da nöbet tutan Filistinlilere, İsrail polisinin tekrar saldırısı utanç verici anlara sahne oldu.
Hafta sonu İsrail polisinin Mescid-i Aksa’ya ses bombası ve plastik mermilerle baskın düzenlemesi sonucu onlarca Filistinli yaralanmıştı.
Yapılan baskının yankıları sürerken, İsrail polisinin Mescid-i Aksa’ya bir kez daha baskın düzenlemesiyle kutsal mabed savaş alanına döndü.
FİLİSTİNLİLER TEKRAR HEDEF ALINDI
İsrail güçleri işgal altında tuttuğu Gazze'deki Beyt Hanun (Erez) Sınır Kapısı'nı bu sabah ikinci bir emre kadar kapadı. Kapatmanın gerekçesi olarak Gazze’den fırlatılan roketleri gösterdi.
İsrail'deki Siderot kenti ve bazı bölgelerde sirenler çalarken, dakikalar sonra bu kez Doğu Kudüs'teki Mescid-i Aksa'da sabah namazından itibaren nöbet tutan Filistinliler polis tarafından hedef aldı.
FİLİSTİNLİLER VAHŞİCE GÖZALTINA ALINDI
Sabah namazının ardından bazı noktalara barikatlar kuran Filistinliler, Harem-i Şerif’ten ayrılmayacaklarını 'Canımız kanımız sana feda Aksa' sloganları atarak duyurdu.
Kutsal mabede giriş yapan İsrail polisi ise biber gazı, ses bombası ve plastik mermi kullandı; yakaladığı her Filistinliyi vahşi şekilde gözaltına aldı.
RADİKAL YAHUDİLER DURDURULDU
Haaretz gazetesi, Yahudilerin mabede girişini engellemek için Mescid-i Aksa'da bulunan Filistinlilerden 215'inin yaralandığını ve bazılarının hastaneye kaldırıldığını bildiriyor.
Haaretz ayrıca, İsrail polisinin Doğu Kudüs'ün 1967 yılındaki işgalini kutlamak için kutsal mabede girmek isteyen 150 kadar radikal Yahudi'nin de polis tarafından durdurulduğunu aktarıyor.
ULUSLARARASI AJANSLARDAN ÇARPICI KARELER
Tansiyonu düşürmeyi hedefleyen Tel Aviv yönetimi Yahudilerin Harem-üş Şerif'e girişini de yasaklarken, uluslararası haber ajansları İsrail polisinin vahşetini çarpıcı fotoğraflarla dünyaya geçti.
Fotoğraflarda onlarca İsrail polisinin gözaltına aldığı Filistinli bir çocuk göze çarparken, yaralılar ise Filistinli sağlık ekipleri tarafından hızla olay yerinden çıkarılıyor.
Reuters foto muhabiri Ilan Rosenberg, Kubbet-üs Sahra'nın önündeki çatılarda gezen İsrail güvenlik güçlerini kadrajına aldı, AP ise cami çıkışındaki çatışmayı yakından görüntüledi.
YAHUDİLER BASKIN ÇAĞRILARI YAPIYORDU
İsrail'deki radikal Yahudiler, Doğu Kudüs'ün işgal edildiği 1967’deki Altı Gün Savaşının yıl dönümünü İbrani takvimine göre 'Kudüs günü' olarak kutluyor.
Radikal Yahudiler, günlerdir 9-10 Mayıs tarihlerine denk gelen kutlama nedeniyle Müslümanların kutsal mabedi Mescid-i Aksa'ya baskın çağrıları yapıyordu.
FİLİSTİNLİLER EVLERİNDEN ZORLA TAHLİYE EDİLDİ
Doğu Kudüs'teki gerginlik, Nisan ayının son haftasında Filistinlilerin Ramazan geleneği olan, oruçlarını eski kentin Şam Kapısı'nın merdivenlerinde açmalarının engellenmesiyle başladı.
Ayrıca Filistinliler, Şeyh Cerrah Mahallesi'nde 30'dan fazla ailenin evlerinden tahliye edilmesi planına tepki gösteriyordu.
İsrail polisinin 7 Mayıs Cuma akşamı Mescid-i Aksa’ya girerek Kıble Mescidi’nin içinde namaz kılanlara ses bombalarıyla saldırması, gerilimi zirveye çıkardı.
İSRAİL’E TEPKİ YAĞDI
Utanç verici baskın başta Türkiye, dünyanın birçok ülkesinden sert tepki görürken, olaylar 8 Mayıs Cumartesi akşamı da devam etti.
Mescid-i Aksa'da İsrail polisinin yol açtığı 'terör' sonucunda yüzlerce kişi yaralandı, Filistin Kızılayı hastanelerde doluluk yaşanması nedeniyle bölgede sahra hastanesi kurulduğunu aktardı.
HAREM-ÜŞ ŞERİF’İN MÜSLÜMANLAR VE YAHUDİLER İÇİN ÖNEMİ
Harem-üş Şerif, hem Müslümanlar hem de Yahudiler tarafından kutsal sayılıyor. Yahudiler için bölge Museviliğin en kutsal noktası ve Tevrat'ta adı geçen iki mabedin de geçmişte bulunduğu yer. Mescid-i Aksa ise İslam'ın üçüncü en kutsal ibadet yeri.
Bu bölgenin içinde olduğu Doğu Kudüs, 1967'deki Altı Gün Savaşı olarak da bilinen Arap-İsrail savaşından bu yana İsrail devletinin işgali altında bulunuyor.
Harem-üş-Şerif'in dini önemi göz önünde bulundurarak bölgenin yönetimi için bir dizi hassas düzenleme yapılmış durumda. Kısaca 'statüko' olarak adlandırılan bu düzenlemeler, bölgeye giriş-çıkışların idare edilmesinden, karar alım sürecine kadar bir dizi alanı kapsıyor ve 50 yıldır uygulanıyor.