Ürolojik kanser türleri arasında en sık görülen ikinci kanser türü olan mesane kanseri, vücutta idrarı depolayan mesanenin iç yüzeyindeki hücrelerin çoğalması sonucu ortaya çıkıyor. Kadınlarda da görülmesine karşın mesane kanseri, orta ve ileri yaş grubundaki erkeklerde daha fazla görülüyor. Mesane kanserinin tanısının konulmasında ilk olarak hastanın şikayetleri büyük önem taşıyor. İdrarda kan, sık idrara çıkma ve idrar sırasında yanma kanserin belirtileri arasında yer alıyor.
TÜMÖRÜN İLERİ EVREYE GEÇMESİNİ ÖNLER
Mesane zarının ötesine yayılmamış, erken aşama dönemindeki mesane kanserinin hem tanısının konulması hem de tümörün durumuna göre tedavi şekli ve ek tedavi gerekli olup olmadığına karar verdiren bir yöntem olan “Mesane Tümörü Transüretral Rezeksiyonu” tedavi sürecinde büyük önem taşıyor. Doç. Dr. İzak Dalva yüzeyel oluşan mesane tümörlerinin %70 tekrarlama riski taşıdığını belirterek; “Yüzeyel mesane tümörleri %70 nüks etme eğiliminde olup; mukozaya sınırlı yüksek dereceli T1 tümörlerine dönüşebilir. Bu durumda tedavi bir sonraki aşamaya geçer. Ancak erken aşamada mesane tümörü transüretral rezeksiyonu ile tanı konulurken aynı zamanda da bu tümör türlerinde tekrarlayan rezeksiyonlar, tümörlerin invaziv şekle dönüşmeden hastaları daha büyük operasyonlardan uzaklaştırır” dedi.
ERKEN EVREDE YÜZ GÜLDÜREN SONUÇLAR
Etkili mesane tümörü tedavisi ve tanısında büyük öneme sahip Mesane Tümörü Transüretral Rezeksiyonu öncesi ve sonrası, doktorun dikkatli bir plan yaparak hastayı iyi değerlendirmesi, ultrason ve tomografi gibi ek radyolojik testlerin yapılması gerekiyor. T1 ve erken evre tümörlerde başarılı sonuçların alındığı Mesane Tümörü Transüretral Rezeksiyonunun tanı aşaması için öncesinde üretrosistoskopi uygulandığını belirten Doç. Dr. İzak Dalva; “Üretrosistoskopi ile kitleden ve mesanedeki kanamalı hiperemik şüpheli alanlardan biyopsi alınır. Buna bağlı olarak kanserin türü ve derecesi ortaya konulur. Daha sonra mesane tümörünün transüretral rezeksiyonuna geçilebilir. Genel ya da epidural anestezi eşliğinde yapılan uygulamada plasmakinetik enerji ile daha kontrollü operasyon gerçekleştirilir. Daha iyi hemostaz sağlanabilir, perforasyon ve obturator sinir stimulasyonu riskleri minimuma indirilir. Ayrıca elde edilen dokularda yanma karbonizasyon daha nadir olacağı için histopatolojik tanı, tümörün derinliği bakımından daha net sonuç alınır” diye konuştu.
KANSERLİ HÜCRENİN BOYUTUNA GÖRE İŞLEM YAPILIR
Tedavi işleminde ise kanser hücrelerinin büyümesi ve yayılmasını engellemek amacıyla tüm kanser ve altındaki mesane duvarı tek parça olarak çıkarılır. Daha büyük kanserler için aşamalı olarak; öncelikle eksofitik kanser, daha sonra altındaki mesane duvarı ve daha sonra tümör tabanı kesilip ayrı ayrı patolojiye gönderilir.
Rezeksiyon tamamlandıktan sonra tümör kenarları koterize edilir. Üretral sonda takılıp işlem tamamlanır. Çıkarılan dokular, cold-cup biyopsi ve sitoloji için alınan örnekler patolojiye gönderilir. Tümörün büyüklüğüne göre hastalar 1-2 gün sondalı kalmalıdır.