Her detayıyla dehşet veren Epstein Adasındaki Türk kadın ortaya çıktı: Türkiye'ye dair o iddia kan dondurdu!
Son günlerde tüm dünyayı ayağa kaldıran Jeffery Epstein olayında her geçen gün ortaya çıkan bir başka iddia kan dondurmaya devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde yavaş yavaş açılmaya başlayan dava dosyalarında geçen ‘’Türkiye’’ detayı ise sosyal medyanın gündemine oturmuştu. Adaya giden uçağa binen isimlerden biri olan Türk kadın ortaya çıktı.
ABD'de pedofili milyarder, çocuklara yönelik cinsel istismar
ve fuhuş ağı oluşturma suçlamasıyla yargılanırken hapishanede ölü bulunduğu
iddia edilen Jeffrey Epstein davasına ilişkin ortaya atılan detaylar gündeme
bomba gibi oturdu. Kan dondurucu iddiaların yer aldığı dosyalarda bulunan
prenslerden sanatçılara siyasetçilerden Mossad'a uzanan ifşalar gündemi
sarsmaya devam ediyor.
ABD’li finansçı Jeffrey Epstein, 2005'te ABD'nin Florida
eyaletinde, 14 yaşında bir kızla cinsel ilişkiye girmek için para verdiği
iddiasıyla gözaltına alınmıştı.
Henüz reşit olmayan birçok kızın Epstein'in ve
arkadaşlarının kendilerini cinsel istismara maruz bıraktığını iddia etmesine
rağmen mahkeme Epstein'i 2008'de tek bir kişiye cinsel istismar uygulamaktan
suçlu bulmuştu.
Sapkın milyarder, suçlu bulunmasının ardından yalnızca 13
aylık bir ceza almıştı.
New York savcılarının Epstein'i 2019'da fuhuş ağı
oluşturmaktan suçlu bulmasının ardından, milyarderin tutuklu halde bulunduğu
hapishanede ölü olarak bulunduğu iddia edilmişti.
Fuhuş adasındaki Türk kadın kim?
Son günlerde sızdırılan dava dosyaları adeta infial yarattı. Dünya üzerinde görülmemiş sapkınlıkta bir fuhuş ağı ve çocuk istismarı çetesi, bütün bir dünyanın gündemine oturmuş durumda. Dosyalarda ve davaya dair diğer iddialarda bulunan Türkiye detayı ise bizleri oldukça yakından ilgilendiriyor.
Sık sık adaya uçan bir Türk kadın, 99 depremindeki şüpheli ziyaretler sonrası kaybolan Türk çocukları ve dahası akıl sır ermeyecek korkunçluktaki detayları İbrahim Haskoloğlu açıkladı.
Gazeteci İbrahim Haskoloğlu bir flood şeklinde edindiği bilgileri paylaştı. İşte Haskoloğlu'nun sosyal medya hesabından paylaştığı korkunç detaylar...
ABD'de pedofili milyarder, çocuklara yönelik cinsel istismar ve fuhuş ağı oluşturma suçlamasıyla yargılanırken hapishanede ölü bulunduğu iddia edilen Jeffrey Epstein davasına ilişkin ortaya atılan detaylar gündeme bomba gibi oturdu. Kan dondurucu iddiaların yer aldığı dosyalarda bulunan prenslerden sanatçılara siyasetçilerden Mossad'a uzanan ifşalar gündemi sarsmaya devam ediyor.
Son günlerde sızdırılan dava dosyaları adeta infial yarattı. Dünya üzerinde görülmemiş sapkınlıkta bir fuhuş ağı ve çocuk istismarı çetesi, bütün bir dünyanın gündemine oturmuş durumda. Dosyalarda ve davaya dair diğer iddialarda bulunan Türkiye detayı ise bizleri oldukça yakından ilgilendiriyor. Sık sık adaya uçan bir Türk kadın, 99 depremindeki şüpheli ziyaretler sonrası kaybolan Türk çocukları ve dahası akıl sır ermeyecek korkunçluktaki detayları İbrahim Haskoloğlu açıkladı. Gazeteci İbrahim Haskoloğlu bir flood şeklinde edindiği bilgileri paylaştı:
''Epstein’in çocuk yaştaki çocuklarla kurduğu Fuhuş ağının Türkiye ile ilgili olan kısmını tüm resmi belgeleriyle sizlerle paylaşacağım. Öncelikle çok fazla yalan haber ve bilgi paylaşımı var bunların neredeyse tamamı yalan asılsız bilgiler. Epstein’e ait özel jete binenlerin tam listesi geçtiğimiz günlerde herkese açıldı ve aslında tekrar gündeme gelmesi de bu isimlerden sonra oldu. Epstein’in uçağına binen isimler arasında birbirinen çok farklı alanlarda önemli isimlerin bindiği görülüyor. Bunlar arasında: ABD’nin eski başkanları, Donald Trump ve Bill Clinton da yer alıyor. Birçok oyuncu, şarkıcı, üst düzey yargı yetkilileri, akademisyenler bulunuyor. Bunun yanında ise genç kadınların bu uçağı sık sık kullandığı görülüyor. Bu kadınlar arasında ise göze çarpan önemli isimlerden birisi Banu Küçükköylü. Kendisi Epstein’in uçağını 20’den fazla kez kullanıyor ve genel olarak Epstein’in adasına gidiyor. Bazı soruşturma dosyalarında ise Banu Küçükköylü’nın İngiliz kraliyet ailesine Epstein için emlak işleri için danışmanlık verdiği belirtiliyor hatta birçok önemli gazete de bu iddiayı paylaşıyor. Banu Küçükköylü ile ilgili bazı gazeteciler bilgiye ulaştıklarını sansalar da verdikleri verilerin ve fotoğrafların çoğu yanlış.''
Güzellik yarışmasına katılmış
Haskoloğlu kan donduran bilgisele şu sözlerle devam ediyor: ''Kendisi 1991 yılında güzellik yarışmasına katılıyor. Bu yarışmada sadece güzellik değil aynı zamanda kendisini geliştirmiş olması da önemli bir etken. Banu Küçükköylü, 5 dil bildiğini ve birçok alanda eğitim aldığını söylüyor. Sonrasında ise ABD’ye geri döneceğini açıklıyor ve oraya geçiyor. ABD’de ev alım satımı işlerine giriyor. 2021 Yılında ABD Mahkemesi bazı ifadeleri paylaşıyor ve dosyalarda Jane Doe takma ismini kullanan bir isim dikkat çekiyor. Bu kadın ifadesinde Türk olduğunu ve Epstein ile Türkiye’den döndükten sonra tanıştığını söylüyor. Gerçek isminin kısaltması ise B.K. ancak ifadesinin alındığı dönem Epstein’in özel jetine binenlerin isim listesi yayımlanmamıştı. O nedenle Banu Küçükköylü’den herkesin yeni haberi oldu. ABD mahkemesine ifade veren B.K.’nın tam ifadesini sizlerle paylaşıyorum: Dava dilekçesinde yalnızca o sıralarda Palm Beach çevresinde gayrimenkul satışı yapan bir emlakçı olarak tanımlanan Jane Doe (BK), 2006'nın sonları veya 2007'nin başlarında işvereni tarafından düzenlenen bir barbekü partisinde Epstein ve Maxwell ile tanıştığını söyledi. Türkiye doğumlu ve Broward County'de yaşayan biriydi. İşvereni, kimliği davada belirtilmeyen (BK) Doe'ya, Epstein'ın kiralamak veya satın almak istediği bir gayrimenkul aradığını söyledi ve Doe sonunda ayda 10.000 dolar karşılığında kiralanabilecek bir mülk buldu.
Dava, Epstein'ın nakit ödeme yaptığını ve Doe'nun kiracıyı veya Epstein'ın kimliğini işleme koymaması gerektiği yönünde talimat aldığını belirtiyor. Epstein, onu işe almakla ilgilendiğini belirtti ve ona pahalı hediyeler vererek ve ona ve o zamanlar kocası olan kişiye "yüksek pozisyonlarda" iş bulma sözü vererek (BK) Doe'yu teşvik etti. Kadın, 2007 ortalarında Maxwell'in, "G-Max" takma adını kullanan, pasaportunu "güvenlik için" aldığını ve Doe'nun daha sonra Epstein'ın onu Palm Beach'teki malikanesinde kilitli bir kutuda sakladığını öğrendiğini iddia ediyor. Yaklaşık altı ay sonra, Doe, "Maxwell'in ısrarlı çabalarıyla ikna edilerek" Epstein için çalışmayı düşünmeye başladı. Profesyonel bir kuaför olan (BK) Doe, 2008 Ocak ayında Epstein'ın Palm Beach'teki malikanesine giderek Epstein'ın saçını kesmek üzere işe alındığını söyledi. Geldiğinde, Epstein çıplak haldeydi ve Maxwell'in yardımıyla onu acımasızca tecavüz etti. O sırada, kadın Epstein'ın elinde silah olduğunu ve onu korkutmak ve sindirmek için ona gösterdiğini hatırlıyor. Saldırıdan sonra Epstein'ın (BK) Doe'ya 200 dolar verdiği iddia ediliyor.''
Timsahlara yem etmekle tehdit ettiler
''(BK) Doe, ayrılmaya çalıştı ve tecavüzü bildireceğini söyledi. Maxwell ise bunun üzerine polisi aradığını iddia etti. Epstein'ın malikanesinde iki adam, kendilerini polis memuru olarak tanıtarak, (BK) Doe'yu fuhuş nedeniyle tutuklayacaklarını, oğlunu alıp sınır dışı edeceklerini söyleyerek tehdit etti. Daha sonra Epstein ve Maxwell, (BK) Doe'yu oğlunu da alarak Doe'nun aracıyla sürmeye zorladılar. Yolda, timsahlarla dolu bir su yolunun kenarında durdular. "Epstein daha sonra (BK) Doe'yu suya götürdü ve ona -daha önce başka kadınların başına geldiği gibi- Epstein’i dava ederse onu timsahlara yem edeceğini açıkça anlattı" diyor dava. Napoli'deki bir otelde, birkaç gün boyunca, Doe, Epstein ve Maxwell tarafından küçük oğlunun önünde defalarca tecavüze uğradı. Sonraki beş ay boyunca.” Burada tecavüze uğradığını söyleyen BK’nın devam eden açıklamaları daha enteresan bir noktaya gidiyor. BK kendisine tecavüz edilmesi sonrasında tehditlere devam edildiğini ve kendisinin başka insanlara satıldığını söylüyor. BK’nın güzel fiziğe sahip olduğu ve aynı zamanda yaşından küçük göründüğü belirtiliyor. BK yine kendi ifadesinde şunları söylüyor: Epstein, BK’nın pasaportunu Palm Beach'teki evinde kilitli bir kutuda sakladı. Davada, kadının aylar boyunca, kendisini yerel yargıç olarak tanıtan biri de dahil olmak üzere çok sayıda erkeğe satıldığı belirtiliyor. Kadın 26 yaşında olmasına rağmen Epstein, görünüşü nedeniyle yalan söylemesini ve insanlara 17 yaşında olduğunu söylemesini söyledi. Mayıs 2008'de Epstein, "yüksek profilli" bir müşteri için bakire olduğu izlenimini yaratmak amacıyla kadını, zengin bir kişinin evinde Rus aksanlı bir adam tarafından gerçekleştirilen istenmeyen ve gereksiz vajinal ameliyata girmeye zorladı.
Bekaret ameliyatı olmaya zorlanmış
Ameliyat kadını "kalıcı olarak cinsel işlevsiz" bıraktı. Davada kadının çıplak olarak ve müstehcen faaliyetlerde bulunurken fotoğraflandığı ve videoya çekildiği belirtiliyor. Davada ayrıca kadından, bazılarının reşit olmadığı düşünülen genç kadınları Epstein'ın seks ticaretinin yapıldığı yerlere götürmesinin istendiği de iddia ediliyor. Kadından ayrıca evinde bir kutuyu güvenli bir şekilde saklaması istendi. Eğer kutuyu açarsa ölümle tehdit ediliyordu. Kadın, Epstein'ın kutuyu yetkililerden saklamaya çalıştığına inanıyordu. Davada, kutunun Maxwell tarafından Mayıs 2008'de veya buna yakın bir tarihte alındığı belirtiliyor.” Burada görüldüğü gibi Epstein’in sapkın müşterilerinin profili ve istekleri de görülüyor. Epstein’in küçük yaşta kızları fuhuş ağına sokmasının en önemli sebebi bakire olmaları. Yine farklı dosyalarda farklı tanıklara bekaret ile ilgili çok sayıda sorular soruluyor. Üst düzey yargıçların, asayiş yetkililerin ve aklınıza gelebilecek birçok üst düzey ismin bu nedenle özellikle Epstein üzerinden bu sapkınlığı gerçekleştirdiği düşünülüyor.
''Epstein bakire olmayan ancak küçük yaşta görülen kadınları da bekaret ameliyatı yaptırıyor.''
Birçok ifade dosyasında tanıkların zarar görmemesi adına takma isimler kullanılıyor. Yaşları ve meslekleri farklı yazılıyor ancak yaşanan olaylar olduğu gibi ifade ediliyor. Türk kadın BK ile ilgili gelişmeler burada bitmiyor bazı İngiliz gazeteler Banu Küçükköylü isminin Epstein için sıradan bir isim olmadığını söylüyorlar. Bunlardan birisinde Banu Küçükköylü ve Johanna Sjoberg’in İngiliz Prens Andrew ile Epstein’in adasında beraber olduğu. İngiliz medyasında bu haberi yapan gazetecilere ulaştığımda da onlar da aynı şekilde Jane Doe isminin saklanmak için kullanıldığını kısaltma olarak BK dendiğini ve bunun da Banu Küçükköylü olduğunu söylüyorlar. Banu Küçükköylü isimli Türk kadınına yönelik şu ana kadar ciddi bir suçlamada bulunulmuyor. Mağdur ifadesi alınıyor ancak kendisinin çok fazla bilgiye sahip olduğu düşünülüyor. Son olaylardan sonra ise ABD'den gittiği bildiriliyor. Ben kendisine bir aracı ile ulaştım. Kendisi yorum yapmak istemedi. Muhtemelen isminin bu şekilde çıkacağı tahmin edilmiyordu. O nedenle yapacağınız yorumlarda dikkat edin. Burada verdiğim bilgiler dışında hiçbir veri yok.
Neden özellikle Türkiye'nin adı geçiyor?
Davada Türkiye'nin adının vurgulanması ve birçok detayda yer alması dehşet verirken, bunun özel bir nedeni olup olmadığı merak ediliyordu. Kan donduran bilgiselde bu konu hakkında da bir iddia yer alıyor: ''Epstein ile ilgili Türkiye konusunda diğer konu ise Epstein’in özel jetini kullanan pilota çeşitli sorular soruluyor. Bu sorular arasında şu da yer alıyor: “Epstein’in özel jetinde reşit olmayan kızlar aynı zamanda Türkiye’den, Çekya’dan ve diğer Asya ülkelerinden de getiriliyor muydu? Bu konuda bilgin var mı?” Pilot ise bu sorudan önce diğer sorulara verdiği gibi “Cevap vermeyi reddediyorum” açıklaması yapıyor. Ancak burada soru soran mahkemenin sadece Türkiye ve Çekya ismini ön plana çıkarmasının bir sebebi olduğunu düşünüyorum. Konuyu araştıran ABD’li bir gazeteci ile konuştuğumda Epstein’in Türklere olan ilgisinin Türk kadınlarının bekarete değer vermesi olduğunu düşündüğünü söyledi. Bu konu hakkında resmi veriler henüz paylaşılmadı ancak ilerleyen zamanlarda “Türkiye” isminin neden özellikle geçirildiğini anlayacağımızı düşünüyorum. Bunun dışında Türk TV kanallarının “Epstein’in pilotu Türkiye’den çocuk kaçırdığını itiraf etti, depremzede kaçırdı” haberleri tamamen yalandan ibaret. Olan olay budur ilerleyen zamanlarda ne çıkar onu bilemeyiz.''
Deprem'de kaybolan çocuklar iddiası
''Türkiye ile ilgili Epstein’in küçük çocukları Türkiye’den kaçırdığı yönünde hiçbir veri ve ifade bulunmuyor. Adada bulunmuş olan itirafçılardan da böyle bir ifade gelmedi ama ilerde ne olur bilemeyiz. Ancak bu konuyla ilgili yaptığım araştırmada bana en ilginç gelen olay, Prens Andrew ve eski eşi Sarah Ferguson ile Epstein adasına ziyaretler yapması oldu. Çünkü York Düşesi Sarah Ferguson yaklaşık 15 sene önce Türkiye’ye özel bir ziyaret gerçekleştirmişti ve bu ziyarette gizli bir şekilde Türkiye’deki çocuk esirgeme kurumlarındaki koruma altındaki özellikle engelli çocukların videolarını gizli şekilde çekmişti. Bunu yapmasındaki amacı Türkiye’deki koruma altındaki çocukların yaşadığı sıkıntılara dikkat çekmek olarak açıklamıştı. Türk makamları, Sarah için karşı dava açtı ve Türkiye’ye iadesi için çalışmalar başlattı. Ancak İngiltere atfedilen suçun İngiltere’de bir suç olmadığını ve iade edilemeyeceğini söyledi. Sarah da Türkiye’de yetkilendirdiği avukat aracılığıyla Türkiye’den özür diledi. Sarah sadece koruma altındaki çocuklarla da ilgilenmiyordu. Bazı köylere gidip oradaki çocukların da görüntülerini çekmişti. Bunu tabi ki bir ekiple beraber yaptı ve o dönem bir TV kanalında yayınladılar. Bu olayın direkt olarak Epstein ile ilişkisi var denemez ama çok garip bir durum olduğu ortada. Burada paylaştığım her verinin kaynağı bulunmaktadır. Bunun dışında Türkiye ile ilgili resmi olarak başka bir veri bulunmamaktadır.''