15.06.2019-00:40 (Son Güncelleme:15.06.2019-01:23)

Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan Moody's Kararına Tepki

Hazine ve Maliye Bakanlığı, Moody's'in not indirim kararına ilişkin Türkiye ekonomisinin temel göstergeleriyle bağdaşmadığı belirtilerek, "Bu nedenle kuruluşun analizlerinin nesnelliği ve tarafsızlığı açısından soru işaretleri yaratmaktadır." ifadesi kullanıldı.

Hazine ve Maliye Bakanlığından yapılan açıklamada, Moody's'in not indirim kararı değerlendirildi.

"KURULUŞUN TARAFSIZLIĞI AÇISINDAN SORU İŞARETLERİ YARATMAKTADIR"

Kararın Türkiye ekonomisinin temel göstergeleriyle bağdaşmadığı, bu nedenle kuruluşun analizlerinin nesnelliği ve tarafsızlığı açısından soru işaretleri yarattığı ifade edildi.

Moody's'in yaptığı değerlendirmede, Türkiye'nin borçlarının rezervlerinden 2,6 kat fazla olduğunun vurgulandığına işaret edilen açıklamada, "Bu oran, Moody's'in bizden daha yukarıda notlandırdığı bazı gelişmekte olan ülkelerde dahi bizim çok üzerimizdedir. Ayrıca, kısa vadeli dış borcun yaklaşık yarısı da bankacılık sektörüne ait olup Türk bankaları ve Türk reel sektörü, Türkiye'ye ilişkin algının oldukça kötü olduğu, CDS spreadlerinin çok yükseldiği Ağustos-Eylül 2018'de dahi borçlarını yenileyebilmişlerdi." ifadeleri kullanıldı.

Bu yılın ilk çeyreğinde de borç çevirme oranının bankacılık sektörü için yüzde 128, reel sektör için yüzde 165 düzeyinde gerçekleştiği bildirilerek, döviz rezervlerine ilişkin uluslararası düzeyde üzerinde mutabakata varılmış bir ölçüt bulunmamasına rağmen Dünya Bankası verilerine göre son 5 yıllık ortalamalara bakıldığında Türkiye'nin ithalat üzerinden ölçülen rezerv yeterliliğinin Türkiye ile benzer olarak tanımlanabilecek gelişmekte olan Avrupa ülkelerine yakın seyrettiğini altı çizildi.

"TÜRKİYE OLDUKÇA GÜÇLÜ BİR PERFORMANS GÖSTERMEKTEDİR"

Açıklamada, ekonomik kırılganlıklar değerlendirilirken dikkate alınması gereken bir diğer unsurun da ekonomik aktörlerin borçluluk düzeyi olduğu belirtilerek şu ifadelere yer verildi:

"Türkiye, hem toplam ekonomi hem de her bir ekonomik aktör düzeyinde bakıldığında oldukça güçlü bir performans göstermektedir. 2018 yılı sonu itibarıyla gelişmekte olan piyasa ekonomilerinin ortalama toplam borcunun GSYH'ye oranı yüzde 212,6 olarak gerçekleşirken, bu oran Türkiye'de yüzde 156,8'dir.

Benzer şekilde Türk kamu kesiminin borçlarının GSYH'ye oranı yüzde 33,6 düzeyinde seyrederken, gelişmekte olan piyasalar ortalaması yüzde 49,7'dir. Türk hane halklarının borç yükü GSYH'nin yüzde 14,7'si iken gelişmekte olan piyasalar ortalaması yüzde 37,6'dır."

"HAKSIZ BİR ŞEKİLDE ELE ALINMIŞTIR"

Finansal sektörün borç yükünün GSYH'nin yüzde 33'ü seviyesinde bulunduğu kaydedilen açıklamada, şu değerlendirmelerde bulunuldu:

"Buna mukabil yükselen piyasa ortalaması yüzde 33,6 olarak gerçekleşmiştir. Reel sektörümüzün toplam borcu GSYH'mizin yüzde 75,5'i iken gelişmekte olan piyasalar ortalaması yüzde 91,7 düzeyindedir. Tüm bu verilerin yanında kamu bankalarının yeniden sermayelendirilmesinin tamamlanması, ödemeler dengesinde ithalat düşüşü ve ihracatta yaşanan artışla sağlanan düzelmenin reel olarak döviz ihtiyacını ortadan kaldırması, İVME paketiyle birlikte ihracata yönelik firmalarımızın finansmana erişiminin kolaylaştırılması ve diğer reform ajandasının kararlılıkla uygulanması, enflasyonda sağlanan düşüş trendi, artan turizm gelirleri, Adalet Bakanlığımızın Yargı Reformu Strateji Belgesi ve bunun gibi pek çok olumlu gelişmenin de göz ardı edildiğini üzülerek görmekteyiz. Normal koşullarda açıklamaya gerek bile duymadığımız 'kurumların bağımsızlığı' ve 'serbest piyasa' konusu da kredi derecelendirme kuruluşunca haksız bir şekilde ele alınmıştır."

Merkez Bankası bağımsızlığına ve Merkez Bankasının izlediği politikalarla ilgili olarak Türkiye'nin, sabit kur rejiminin ve bağımsız olmayan para politikasının olumsuz sonuçlarını 2001 kriziyle çok ağır bir şekilde deneyimlediği ifade edilerek, 2003'ten beri uygulanan ekonomi politikalarındaki temel unsurun, her koşulda serbest piyasa ekonomisinin gerekleriyle uyumlu hareket etmek olduğuna dikkat çekildi.

Açıklamada, bugün de dalgalı döviz kuru, sermaye akımlarının serbestliği ve girişimciliğin teşvik edilmesinin, ekonomi politikalarının merkezinde yer aldığı, bunun aksinin Türkiye Cumhuriyeti için ne bugün ne de yarın asla söz konusu olmayacağı ifade edildi.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, Türkiye'nin uzun dönem kredi notunu "Ba3"ten "B1'e düşürdü, görünümü de "negatifte" tuttu.

Son Dakika Ekonomi Haberleri için aşağıya kaydırın.

Haber365
bilgi@haber365.com.tr