20.05.2020-14:46
(Son Güncelleme:20.05.2020-14:19)
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Türkiye'de gıda israf ve kayıplarının önlenmesinin büyük önem taşıdığını ifade ederek, "Ülkemizde her yıl 18,8 milyon ton gıda çöpe gidiyor. " diye konuştu.
Pakdemirli, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ortaklığında düzenlenen "Gıdanı Koru Kampanyası"nın tanıtımına videolu konferansla katıldı.
Bakan Pakdemirli, orada yaptığı açıklamada Tarım Orman Şurası'nda verilen kararlardan birinin de gıda kayıp ve israfıyla mücadele olduğunu anımsattı.
Bu amaçla FAO ile başlattıkları Gıdanı Koru Kampanyası'nın ülkenin gıda kayıp ve israfıyla mücadelede de dünyaya emsal bir proje olduğunun altını çizen Bakan Pakdemirli, coronavirüs pandemisinin gıda arz güvenliğinin ne kadar mühim olduğunu gösterdiğini belirtti.
Bakan Pakdemirli, dünyada önemli oran açlık ve obezite problemi olmasına karşın bir taraftan da üretimi yapılan gıdanın her sene üçte birinin, yani 1,3 milyar tonunun kayıp ve israfa maruz kaldığına işaret ederek "Sağlıksız yeme alışkanlıkları, sağlığa ayırdıkları yılda 2 trilyon dolar ile hükümetlerin bütçeleri üzerinde büyük bir yük oluşturuyor. Bu kayıp, gelişmekte olan ülkelerde 310 milyar dolar, gelişmiş ülkelerde ise 680 milyar dolar değerinde karşımıza çıkıyor. İsraf edilen gıdayı üretmek için gerekli ekili alan Çin'in yüz ölçümü kadar yani 9,6 milyon kilometre karedir." şeklinde konuştu.
Bakan Pakdemirli, FAO'nun son araştırmasına bakıldığında tarladan perakendeye varıncaya kadar gıda kaybının % 14 olduğunu, satış ve tüketim aşamasında da gıda israfının üçte bir olarak yapıldığını söyledi.
Gıda kayıp ve israfının önüne geçilmesi için "gıda okuryazarlığı" kavramını oldukça önemsediğinin altını çizen Bakan Pakdemirli, "İnanıyorum ki ülkemizdeki gıda okuryazarlığını daha çok yükseltebilirsek gıda kayıp ve israfının önüne büyük ölçüde geçmiş oluruz. Gıda okuryazarlığı alışkanlığını milletimize çocuk yaşlardan itibaren kazandırabilirsek gelecekte çok daha sağlam nesillerimiz olur." şeklinde konuştu.
Bakan Pakdemirli, gıdalarda son tüketim tarihi (STT) ile önerilen tüketim tarihi (TETT) arasındaki farka dikkat çekerek, şu ifadeleri kullandı:
"Son yaptırdığımız anket araştırmasına göre toplumun yüzde 65'i gıdaların STT ve TETT arasındaki farkı bilmiyor. TETT'si geçmiş ürünler insan sağlığı açısından bir sıkıntı teşkil etmiyor. Ürün gurubuna göre belli bir süre daha tüketilebileceği anlamına geliyor ama bunu bilmediğimizde sanki bu gıda artık kullanılamazmış gibi düşünerek direkt olarak çöpe atıyoruz ve de israfa sebep oluyoruz. TETT, ürünün kalitesinin tazeliğini ölçüyor. STT ise hepimizin bildiği gibi ilgili gıdanın son kullanılabilme güvenilirliğini gösteren bir tarih. Bu iki kavramı farkındalık ve bilinç anlamında mutfaklarımıza ve alışverişlerimize uyguladığımızda gıda israfı konusunda önemli bir adım atacağımızı umuyorum."
Türkiye'de olan gıda kayıp ve israfından da bahseden Bakan Pakdemirli, "Günlük olarak 4,9 milyon ekmeğin israf edildiğini görüyoruz. Üretilen sebze ve meyvelerin yüzde 50'sinde kayıp yaşanıyor. Hizmet sektöründe işletme başına yılda 4,2 ton gıda, 2 bin litre içecek israfı gerçekleşiyor yani ülkemizde her yıl 18,8 milyon ton gıda çöpe gidiyor. Bu da yaklaşık 625 bin çöp kamyonunun taşıdığı çöp miktarına denk geliyor. Dolayısıyla israf edilen gıdaların miktarını azaltmak için tüm gıda zinciri boyunca verimli çözümler üretmemiz gerekiyor." açıklamasında bulundu.
Bakan Pakdemirli, Bakanlığının G20 Dönem Başkanlığı süresince FAO bünyesinde "Gıda Kaybı ve İsrafının Azaltılması ve Ölçülmesine İlişkin Teknik Platform"un oluşturulmasına öncü olduğunu aktararak, şu ifadelerle sürdürdü:
"Bakanlığımızca yürütülen Ekmeğini İsraf Etme Projesi ile de yıllık yaklaşık 2,5 milyar liralık tasarruf sağlamış olduk. Proje sayesinde günlük, yaklaşık bir milyon ekmeğin israf edilmesini önledik. Ekmek israfının önlenmesi kapsamında yürüttüğümüz kampanyayla ekmek israfında yüzde 18'lik azalma, böylelikle yıllık 300 milyon liralık tasarruf sağlamış olduk."
Gıdanı Koru Kampanyası için 1,5 senedir FAO, kamu kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, ve özel sektörle uzun süre devam eden faaliyetler yaptıklarını belirten Bakan Pakdemirli, "Bu çalışmalardan çıkan sonuçlara baktığımızda şöyle bir tabloyla karşılaşıyoruz: Türkiye çapında, gıda kayıp ve israfı en fazla yaş meyve ve sebzede görülüyor. Bunu hazır yemek ve ekmek takip ediyor. Meyve ve sebzelerde en fazla kayıp, hasat, depolama, işleme, nakliye ve satışta gerçekleşiyor. Hazır yemek sektöründe ise hastaneler, okul yemekhaneleri, oteller, lokantalar, kamu kurum yemekhaneleri gibi toplu tüketim yerlerinde yaşanıyor. Ekmek ise özellikle satış aşamasında israf ediliyor." diye konuştu.
İlk kez Türkiye'de gıda kayıpları ve israfının önüne geçilmesi, azaltılması ve idaresiyle ilgili bir Ulusal Strateji Belgesi ve bu stratejiyi uygulamaya alarak Eylem Planı'nı hazırladıklarını belirten Bakan Bekir Pakdemirli, şu bilgileri aktardı:
"Buna göre ilk amacımız, gıdada kayıp ve israfı önlemek. İkinci amacımız, mümkünse gıdayı kurtarmak ve yeniden dağıtmak. Üçüncü amacımız, insani tüketimi mümkün değilse hayvan yemi olarak kullanmak. Son olarak da atık gıdanın geri dönüşümünün sağlanmasıdır. Bu amaçlara ulaşmak için de 100'e yakın eylem ve her eylemin gerçekleştirilmesinden sorumlu olan kurum ve kuruluşlar istişare edilerek belirlendi."
Bekir Pakdemirli, gıda kayıp ve israfını önüne geçmede en önemli etkenin farkındalık olduğuna dikkat çekerek, "Bazen sadece gıdayı doğru koşullarda saklama, şekli mükemmel olmayan meyve ve sebzelere şans verme, akıllı alışveriş yapma, ısı kontrolünü doğru ayarlama, gıda bağışı konularında öğreneceğimiz şeylerle uygulaması basit ancak gıda israfının çözümünde olumlu etki yaratabiliriz. İşte bizler de sizlere sesimizi daha fazla duyurabilmek için, bu amaçları baz alarak bir kampanya tasarladık." şeklinde konuştu.
Kampanya için "Gıdanı Koru Sofrana Sahip Çık!" sloganının seçildiğinin altını çizen Bakan Pakdemirli, kampanyanın internet sayfasının da "www.gidanikoru.com" olacağını belirtti.
Bakan Pakdemirli, kampanyanın "Cano" isminde bir maskotu da olduğunu ifade ederek, şu açıklamada bulundu:
"Cano pelerinli bir kurtarıcı, dinamik bir arkadaşımız. Gıdalarımızın çöpe gitmemesi ve kayba uğramaması için bu kampanya boyunca bizlerle olacak. Restoranda karşımıza çıkacak, 'İhtiyacın kadar sipariş ver.' diyecek. Bazen marketlerde göreceğiz, 'Alışverişini evde planladın mı?' diye soracak. Okulda, iş yerinde, kışlada, hastanede, kampanyamızı ilgilendiren her yerde, bizimle bu kampanyayı sırtlıyor olacak. Yani kısacası israfla savaşımızın kahramanı Cano."
Gıda işletmeleri için de iyi uygulama rehberleri oluşturduklarına dikkat çeken Bakan Pakdemirli, "İşletmenizde gıda kaybını ve israfını nasıl azaltabileceğiniz, ölçebileceğiniz yönünde sizlere yol göstereceğiz." şeklinde konuştu.
Bakan Pakdemirli, kampanyada bir de "Gıdanı Koru Mutfağı" olacağı bilgisini aktararak, "Bu mutfakta videolar, içerikler, tarifler, etkinlikler sıkça sorulan sorular ve sürpriz alanlar var. Sırayla 'İhtiyacın Kadar Al' ve 'Geleceğini Çöpe Atma' diyeceğiz." diye konuştu.
Gıda israfıyla mücadelenin kişiden başlayarak topluma yayılacağının altını çizen Bakan Pakdemirli, şu ifadeleri kullandı:
"Çünkü ülkemizde gıda kayıp ve israfını bir nebze yani yüzde 2 civarında gıdayı çöpe göndermekten vazgeçersek bunun anlamı 10 milyar lira demek yani 360 bin ailenin 1 yıllık asgari geçim rakamı. Bu oranı yüzde 5 yapmayı başarırsak 25 milyar lira demek. Bu da yine 900 bin ailenin 1 yıllık asgari geçim rakamına karşılık gelmektedir. Bu kampanya, 83 milyon vatandaşımızın yani tüm milletimizin kampanyası. Bu işin asıl sahibi sizlersiniz, sorumluluk her birinizde. Gıda israfıyla Bakanlık olarak tek başımıza mücadele edemeyiz."
Bakan Pakdemirli, Birleşmi Milletler'in, 29 Eylül'ü Gıda Kayıpları ve İsrafı ile Mücadelede Farkındalık Günü olarak duyurulduğunu hatırlatarak, bu boyutta şartların el vermesi durumunda 30 Eylül'de FAO'nun "Save Food" girişiminin bölge konferansına ev sahipliği yapacaklarını belirtti.
Basın mensuplarının sorularını da cevaplayan Bakan Pakdemirli, kampanyayı toplumun benimsenmesinde sosyal medyadan yararlanacaklarını belirtti.
Bakan Pakdemirli, yeterli fiyata ulaşamayan çiftçilerin ürünlerini çöpe atmasının hatırlatılmasının üzerine, "Doğru destek ve yönlendirmelerle en iyi planlamayı sağlamaya çalışıyoruz. Sözleşmeli üretim bu anlamda önem taşıyor. Sözleşmeli üretime geçilmesi için de Dijital Tarım Pazarı'nın lansmanını yaptık. Taleple arz buluşunca gıda israfı önlenecek. Daha iyi planlamayla kimsenin elinde ürün kalmayacak." şeklinde konuştu.
Bakan Pakdemirli, turizm sektöründeki açık büfe uygulamasıyla ilgili soru üzerine de bu alandaki israfın önüne geçilmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığının en mühim paydaşlarından birisi olduğunu belirtti. Otel, restoran ve kafelerde daha çok israf olduğuna işaret eden Bakan Pakdemirli, "Kültür ve Turizm Bakanlığımız ile birlikte çalışıyoruz. Açık büfelerin yeniden şekillenmesi konusunda bazı girişimlerin olacağına inanıyorum. Otel ve restoranlar da bu işin paydaşı olmalı. Burada da bir miktar iyileşme sağlayacağımızı düşünüyorum." ifadesini kullandı.
Türkiye'de kesinlikle gıda problemi olmadığının altını çizen Bakan Pakdemirli, "Bilakis gıdada fazlamız var, hiçbir eksikliğimiz yok. Bundan sonrası için de herhangi bir problemimiz ufukta gözükmüyor." açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın himayesi altında yürüyen Sıfır Atık Projesi'nin bu projeyle ilişkisinin sorulması üzerine Bakan Pakdemirli, hedeflerinin gıdayı atık haline getirmemek olduğunu belirtti.
Pakdemirli, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ortaklığında düzenlenen "Gıdanı Koru Kampanyası"nın tanıtımına videolu konferansla katıldı.
Bakan Pakdemirli, orada yaptığı açıklamada Tarım Orman Şurası'nda verilen kararlardan birinin de gıda kayıp ve israfıyla mücadele olduğunu anımsattı.
Bu amaçla FAO ile başlattıkları Gıdanı Koru Kampanyası'nın ülkenin gıda kayıp ve israfıyla mücadelede de dünyaya emsal bir proje olduğunun altını çizen Bakan Pakdemirli, coronavirüs pandemisinin gıda arz güvenliğinin ne kadar mühim olduğunu gösterdiğini belirtti.
Bakan Pakdemirli, dünyada önemli oran açlık ve obezite problemi olmasına karşın bir taraftan da üretimi yapılan gıdanın her sene üçte birinin, yani 1,3 milyar tonunun kayıp ve israfa maruz kaldığına işaret ederek "Sağlıksız yeme alışkanlıkları, sağlığa ayırdıkları yılda 2 trilyon dolar ile hükümetlerin bütçeleri üzerinde büyük bir yük oluşturuyor. Bu kayıp, gelişmekte olan ülkelerde 310 milyar dolar, gelişmiş ülkelerde ise 680 milyar dolar değerinde karşımıza çıkıyor. İsraf edilen gıdayı üretmek için gerekli ekili alan Çin'in yüz ölçümü kadar yani 9,6 milyon kilometre karedir." şeklinde konuştu.
Bakan Pakdemirli, FAO'nun son araştırmasına bakıldığında tarladan perakendeye varıncaya kadar gıda kaybının % 14 olduğunu, satış ve tüketim aşamasında da gıda israfının üçte bir olarak yapıldığını söyledi.
Gıda kayıp ve israfının önüne geçilmesi için "gıda okuryazarlığı" kavramını oldukça önemsediğinin altını çizen Bakan Pakdemirli, "İnanıyorum ki ülkemizdeki gıda okuryazarlığını daha çok yükseltebilirsek gıda kayıp ve israfının önüne büyük ölçüde geçmiş oluruz. Gıda okuryazarlığı alışkanlığını milletimize çocuk yaşlardan itibaren kazandırabilirsek gelecekte çok daha sağlam nesillerimiz olur." şeklinde konuştu.
Bakan Pakdemirli, gıdalarda son tüketim tarihi (STT) ile önerilen tüketim tarihi (TETT) arasındaki farka dikkat çekerek, şu ifadeleri kullandı:
"Son yaptırdığımız anket araştırmasına göre toplumun yüzde 65'i gıdaların STT ve TETT arasındaki farkı bilmiyor. TETT'si geçmiş ürünler insan sağlığı açısından bir sıkıntı teşkil etmiyor. Ürün gurubuna göre belli bir süre daha tüketilebileceği anlamına geliyor ama bunu bilmediğimizde sanki bu gıda artık kullanılamazmış gibi düşünerek direkt olarak çöpe atıyoruz ve de israfa sebep oluyoruz. TETT, ürünün kalitesinin tazeliğini ölçüyor. STT ise hepimizin bildiği gibi ilgili gıdanın son kullanılabilme güvenilirliğini gösteren bir tarih. Bu iki kavramı farkındalık ve bilinç anlamında mutfaklarımıza ve alışverişlerimize uyguladığımızda gıda israfı konusunda önemli bir adım atacağımızı umuyorum."
Türkiye'de olan gıda kayıp ve israfından da bahseden Bakan Pakdemirli, "Günlük olarak 4,9 milyon ekmeğin israf edildiğini görüyoruz. Üretilen sebze ve meyvelerin yüzde 50'sinde kayıp yaşanıyor. Hizmet sektöründe işletme başına yılda 4,2 ton gıda, 2 bin litre içecek israfı gerçekleşiyor yani ülkemizde her yıl 18,8 milyon ton gıda çöpe gidiyor. Bu da yaklaşık 625 bin çöp kamyonunun taşıdığı çöp miktarına denk geliyor. Dolayısıyla israf edilen gıdaların miktarını azaltmak için tüm gıda zinciri boyunca verimli çözümler üretmemiz gerekiyor." açıklamasında bulundu.
Bakan Pakdemirli, Bakanlığının G20 Dönem Başkanlığı süresince FAO bünyesinde "Gıda Kaybı ve İsrafının Azaltılması ve Ölçülmesine İlişkin Teknik Platform"un oluşturulmasına öncü olduğunu aktararak, şu ifadelerle sürdürdü:
"Bakanlığımızca yürütülen Ekmeğini İsraf Etme Projesi ile de yıllık yaklaşık 2,5 milyar liralık tasarruf sağlamış olduk. Proje sayesinde günlük, yaklaşık bir milyon ekmeğin israf edilmesini önledik. Ekmek israfının önlenmesi kapsamında yürüttüğümüz kampanyayla ekmek israfında yüzde 18'lik azalma, böylelikle yıllık 300 milyon liralık tasarruf sağlamış olduk."
Gıdanı Koru Kampanyası için 1,5 senedir FAO, kamu kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, ve özel sektörle uzun süre devam eden faaliyetler yaptıklarını belirten Bakan Pakdemirli, "Bu çalışmalardan çıkan sonuçlara baktığımızda şöyle bir tabloyla karşılaşıyoruz: Türkiye çapında, gıda kayıp ve israfı en fazla yaş meyve ve sebzede görülüyor. Bunu hazır yemek ve ekmek takip ediyor. Meyve ve sebzelerde en fazla kayıp, hasat, depolama, işleme, nakliye ve satışta gerçekleşiyor. Hazır yemek sektöründe ise hastaneler, okul yemekhaneleri, oteller, lokantalar, kamu kurum yemekhaneleri gibi toplu tüketim yerlerinde yaşanıyor. Ekmek ise özellikle satış aşamasında israf ediliyor." diye konuştu.
İlk kez Türkiye'de gıda kayıpları ve israfının önüne geçilmesi, azaltılması ve idaresiyle ilgili bir Ulusal Strateji Belgesi ve bu stratejiyi uygulamaya alarak Eylem Planı'nı hazırladıklarını belirten Bakan Bekir Pakdemirli, şu bilgileri aktardı:
"Buna göre ilk amacımız, gıdada kayıp ve israfı önlemek. İkinci amacımız, mümkünse gıdayı kurtarmak ve yeniden dağıtmak. Üçüncü amacımız, insani tüketimi mümkün değilse hayvan yemi olarak kullanmak. Son olarak da atık gıdanın geri dönüşümünün sağlanmasıdır. Bu amaçlara ulaşmak için de 100'e yakın eylem ve her eylemin gerçekleştirilmesinden sorumlu olan kurum ve kuruluşlar istişare edilerek belirlendi."
Bekir Pakdemirli, gıda kayıp ve israfını önüne geçmede en önemli etkenin farkındalık olduğuna dikkat çekerek, "Bazen sadece gıdayı doğru koşullarda saklama, şekli mükemmel olmayan meyve ve sebzelere şans verme, akıllı alışveriş yapma, ısı kontrolünü doğru ayarlama, gıda bağışı konularında öğreneceğimiz şeylerle uygulaması basit ancak gıda israfının çözümünde olumlu etki yaratabiliriz. İşte bizler de sizlere sesimizi daha fazla duyurabilmek için, bu amaçları baz alarak bir kampanya tasarladık." şeklinde konuştu.
Kampanya için "Gıdanı Koru Sofrana Sahip Çık!" sloganının seçildiğinin altını çizen Bakan Pakdemirli, kampanyanın internet sayfasının da "www.gidanikoru.com" olacağını belirtti.
Bakan Pakdemirli, kampanyanın "Cano" isminde bir maskotu da olduğunu ifade ederek, şu açıklamada bulundu:
"Cano pelerinli bir kurtarıcı, dinamik bir arkadaşımız. Gıdalarımızın çöpe gitmemesi ve kayba uğramaması için bu kampanya boyunca bizlerle olacak. Restoranda karşımıza çıkacak, 'İhtiyacın kadar sipariş ver.' diyecek. Bazen marketlerde göreceğiz, 'Alışverişini evde planladın mı?' diye soracak. Okulda, iş yerinde, kışlada, hastanede, kampanyamızı ilgilendiren her yerde, bizimle bu kampanyayı sırtlıyor olacak. Yani kısacası israfla savaşımızın kahramanı Cano."
Gıda işletmeleri için de iyi uygulama rehberleri oluşturduklarına dikkat çeken Bakan Pakdemirli, "İşletmenizde gıda kaybını ve israfını nasıl azaltabileceğiniz, ölçebileceğiniz yönünde sizlere yol göstereceğiz." şeklinde konuştu.
Bakan Pakdemirli, kampanyada bir de "Gıdanı Koru Mutfağı" olacağı bilgisini aktararak, "Bu mutfakta videolar, içerikler, tarifler, etkinlikler sıkça sorulan sorular ve sürpriz alanlar var. Sırayla 'İhtiyacın Kadar Al' ve 'Geleceğini Çöpe Atma' diyeceğiz." diye konuştu.
Gıda israfıyla mücadelenin kişiden başlayarak topluma yayılacağının altını çizen Bakan Pakdemirli, şu ifadeleri kullandı:
"Çünkü ülkemizde gıda kayıp ve israfını bir nebze yani yüzde 2 civarında gıdayı çöpe göndermekten vazgeçersek bunun anlamı 10 milyar lira demek yani 360 bin ailenin 1 yıllık asgari geçim rakamı. Bu oranı yüzde 5 yapmayı başarırsak 25 milyar lira demek. Bu da yine 900 bin ailenin 1 yıllık asgari geçim rakamına karşılık gelmektedir. Bu kampanya, 83 milyon vatandaşımızın yani tüm milletimizin kampanyası. Bu işin asıl sahibi sizlersiniz, sorumluluk her birinizde. Gıda israfıyla Bakanlık olarak tek başımıza mücadele edemeyiz."
Bakan Pakdemirli, Birleşmi Milletler'in, 29 Eylül'ü Gıda Kayıpları ve İsrafı ile Mücadelede Farkındalık Günü olarak duyurulduğunu hatırlatarak, bu boyutta şartların el vermesi durumunda 30 Eylül'de FAO'nun "Save Food" girişiminin bölge konferansına ev sahipliği yapacaklarını belirtti.
Basın mensuplarının sorularını da cevaplayan Bakan Pakdemirli, kampanyayı toplumun benimsenmesinde sosyal medyadan yararlanacaklarını belirtti.
Bakan Pakdemirli, yeterli fiyata ulaşamayan çiftçilerin ürünlerini çöpe atmasının hatırlatılmasının üzerine, "Doğru destek ve yönlendirmelerle en iyi planlamayı sağlamaya çalışıyoruz. Sözleşmeli üretim bu anlamda önem taşıyor. Sözleşmeli üretime geçilmesi için de Dijital Tarım Pazarı'nın lansmanını yaptık. Taleple arz buluşunca gıda israfı önlenecek. Daha iyi planlamayla kimsenin elinde ürün kalmayacak." şeklinde konuştu.
Bakan Pakdemirli, turizm sektöründeki açık büfe uygulamasıyla ilgili soru üzerine de bu alandaki israfın önüne geçilmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığının en mühim paydaşlarından birisi olduğunu belirtti. Otel, restoran ve kafelerde daha çok israf olduğuna işaret eden Bakan Pakdemirli, "Kültür ve Turizm Bakanlığımız ile birlikte çalışıyoruz. Açık büfelerin yeniden şekillenmesi konusunda bazı girişimlerin olacağına inanıyorum. Otel ve restoranlar da bu işin paydaşı olmalı. Burada da bir miktar iyileşme sağlayacağımızı düşünüyorum." ifadesini kullandı.
Türkiye'de kesinlikle gıda problemi olmadığının altını çizen Bakan Pakdemirli, "Bilakis gıdada fazlamız var, hiçbir eksikliğimiz yok. Bundan sonrası için de herhangi bir problemimiz ufukta gözükmüyor." açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın himayesi altında yürüyen Sıfır Atık Projesi'nin bu projeyle ilişkisinin sorulması üzerine Bakan Pakdemirli, hedeflerinin gıdayı atık haline getirmemek olduğunu belirtti.
Haber365
bilgi@haber365.com.tr
DİĞER Ekonomi HABERLERİ