07.04.2020-15:26
(Son Güncelleme:07.04.2020-15:20)
Haber365 (Kültür Sanat Servisi) Toplumların geçmişten günümüze ulaşmasında öncelikli temel sadece dilleri değil bu dille kaynaşan kültürleridir. Bu milletler için "milli kültürü" ifade eder. Milli kültür içinde ise iki temek yine öncelikli olarak milli musiki ve milli tiyatrodur.
Bir sanatlar demeti olan milli tiyatro, o milletin bütün milli değerlerini, sanatlarını, musikisini, zevklerini, kabiliyetlerini, dilini, edebiyatını ve mizah anlayışını kucaklar.
Milli kültür, evin temeli olduğuna göre, Türk milletinin milli tiyatrosu olması gereken "Türk Halk (gelenek) Tiyatrosu" da işte bu ana değerin temel taşıdır.
Her milletin milli sanatları vardır ve yaşatılmalıdır. Evrensel sanat ancak bir dünya milleti için olabilir. Milli sanatların yok edilmesi insanlığın monoton, renksiz, ruhsuz bir sanata götürülüşüdür ki bu sanatçıların önünün kesilmesi demektir. Bu değerlendirme Türk milletinin öz tiyatorsu için de geçerlidir.
Geçmişi çok eskilere dayanan Türk milletinin kültürü, sanatı ve buna bağlı olarak tiyatrosu da aynı kökten gelmektedir. Bu süreç içinde Türk Gelenek Tiyatrosu gelişerek, güzelleşerek özellikler kazanarak zenginleşmiş ve günümüze kadar ulaşmıştır.
Gelenek tiyatromuzun kökü Orta Asya'da olmasına rağmen Anadolu'da özellikle Osmanlı İmparatorluğu içinde ve İstanbul'da geliştiği bir gerçektir. Çünkü Osmanlı Devleti, adaletli bir tarafsızlık içinde bir arada yaşayan bütün insanları kucaklayıp sahneye getirmiştir.
Gelenek Tiyatrosu, halk kabiliyetinin, zevkinin, değerlerinin ve değerlendirmelerinin, halk sanatlarının ortaya konma şeklidir. Saftır ve samimidir.
Birçok dala sahip Türk Gelenk Tiyatrosu, dünyanın sayılı olan milli tiyatroları için de benzersiz bir örnektir.
Bu önemli milli kültür ve sanat değerinin önemini kavrayamayan veya bilmezlikten gelen hatta karşı çıkanlar olduğundan gelenek tiyatromuz gelişmeye kapanmış, çocuk ve Ramazan eğlencesinden öteye gidememiş ve müzelik olmuştur.
Kendi tiyatrosuna sahip çıkmayan aydınlar "Batı Tiyatrosu"nun eserlerine önem vermiş gelenek tiyatrosunu kaybolmaya itmişlerdir. Bu iki tiyatro gösterilerinin teknikleri ve sanatları farklıdır. Birbirlerine rakip olamazlar, yerleri, önemleri ayrıdır ve birbirlerinin yerlerine de geçemezler.
Bir sanatlar demeti olan milli tiyatro, o milletin bütün milli değerlerini, sanatlarını, musikisini, zevklerini, kabiliyetlerini, dilini, edebiyatını ve mizah anlayışını kucaklar.
Milli kültür, evin temeli olduğuna göre, Türk milletinin milli tiyatrosu olması gereken "Türk Halk (gelenek) Tiyatrosu" da işte bu ana değerin temel taşıdır.
Her milletin milli sanatları vardır ve yaşatılmalıdır. Evrensel sanat ancak bir dünya milleti için olabilir. Milli sanatların yok edilmesi insanlığın monoton, renksiz, ruhsuz bir sanata götürülüşüdür ki bu sanatçıların önünün kesilmesi demektir. Bu değerlendirme Türk milletinin öz tiyatorsu için de geçerlidir.
Geçmişi çok eskilere dayanan Türk milletinin kültürü, sanatı ve buna bağlı olarak tiyatrosu da aynı kökten gelmektedir. Bu süreç içinde Türk Gelenek Tiyatrosu gelişerek, güzelleşerek özellikler kazanarak zenginleşmiş ve günümüze kadar ulaşmıştır.
Gelenek tiyatromuzun kökü Orta Asya'da olmasına rağmen Anadolu'da özellikle Osmanlı İmparatorluğu içinde ve İstanbul'da geliştiği bir gerçektir. Çünkü Osmanlı Devleti, adaletli bir tarafsızlık içinde bir arada yaşayan bütün insanları kucaklayıp sahneye getirmiştir.
Gelenek Tiyatrosu, halk kabiliyetinin, zevkinin, değerlerinin ve değerlendirmelerinin, halk sanatlarının ortaya konma şeklidir. Saftır ve samimidir.
Birçok dala sahip Türk Gelenk Tiyatrosu, dünyanın sayılı olan milli tiyatroları için de benzersiz bir örnektir.
Bu önemli milli kültür ve sanat değerinin önemini kavrayamayan veya bilmezlikten gelen hatta karşı çıkanlar olduğundan gelenek tiyatromuz gelişmeye kapanmış, çocuk ve Ramazan eğlencesinden öteye gidememiş ve müzelik olmuştur.
Kendi tiyatrosuna sahip çıkmayan aydınlar "Batı Tiyatrosu"nun eserlerine önem vermiş gelenek tiyatrosunu kaybolmaya itmişlerdir. Bu iki tiyatro gösterilerinin teknikleri ve sanatları farklıdır. Birbirlerine rakip olamazlar, yerleri, önemleri ayrıdır ve birbirlerinin yerlerine de geçemezler.
Haber365
bilgi@haber365.com.tr
DİĞER Kültür ve Sanat HABERLERİ