24.04.2020-11:30 (Son Güncelleme:24.04.2020-11:55)

Geçmişten Günümüze Mahya Geleneği

11 ayın sultanı ramazanın gelmesiyle Osmanlı geleneği mahyaların asılmasına başlandı. Peki mahya nedir? Bu gelenek ne zamanlara dayanır? İşte detaylar...

Ramazan dendiğinde herkesin aklına gelen ilk gelenek mahya geleneğidir. Coronavirüs salgınına rağmen bu ramazan ayında da tıpki eski ramazanlarda olduğu gibi, camilerimiz mahyalarla süslendi.

İnsanları iyiliğe ve sevaba yönlendirmek ve insanlara güzel mesajlar vermek amacıyla ramazan ayında çift minareli camilerin minareleri arasına asılan ışıklı yazılara "mahya" olarak adlandırılır. Bu yazıları tasarlayıp, minarelere asılmasını sağlayan sanatçılara ise “mahyacı” adı verilir. Mahyanın kelime anlamı Arapça’da “hayat” aynı zamanda da “aylık” demektir.

İstanbul'da ortaya çıkan mahyacılık sanatında ilk mahyalar minareler arasına gerilen iplere kandillerin dizilmesiyle kuruluyordu. İslam dünyasının genelinde mübarek kabul edilen gecelerde kandil yakma geleneği yaygınken mahyacılık sanatının İstanbul'da ortaya çıkmış olmasının sebebi ise padişahların yaptırdığı 2, 4, ve 6 minareli selâtin camilerin bu şehirde bulunuyor olmasıydı.

İLK MAHYA SULTANAHMET CAMİİ'NE ASILDI

Peki mahyacılık sanatı nasıl ortaya çıktı? Bu sorunun cevabı 1616 ve 1617 tarihlerine dayanıyor. İlk mahyanın kuruluşuna dair kaynaklarda yer alan en yaygın rivayete göre, Sultan I. Ahmed döneminin meşhur hattatlarından Fatih Camii müezzini Hafız Kefevî işlemiş olduğu bir levhayı padişaha sunar. Levhayı çok beğenen Sultan I. Ahmed Kefevî'den levhayı ışıklandırarak kendi yaptırdığı Sultanahmet Camii'nin minareleri arasına asmasını ister. Kandillerle ışıklandırılan levhanın Sultanahmet Camii'nin minareleri arasına asılmasıyla da ilk mahya kurulmuş olur.



Mahyacılık o dönemin teknik imkanları dahilinde çok güç bir sanattı. Ancak mahya ustaları ise bunun aksine işlerine tutku derecesinde bağlı insanlardı. Tek bir mahyanın hazırlanması için yüzlerce kandilin iplere tek tek dizilmesi gerekmekteydi. Mahyayı hazırlayan sanatçı öncelikle yapacağı tasviri veya yazacağı yazıyı kareli kağıtların üzerinde eskiz olarak hazırlardı. Hazırladığı bu mahya eskizi üzerinde atması gereken düğümleri, asacağı kandillerin yerini belirledikten sonra, kandillerin asılmasına başlanırdı. Mahyanın hazırlanmasından sonra asılması da oldukça zordu. Mahya minareler arasına asıldıktan sonra bütün kandillerin tek tek yakılması gerekirdi. Mahya sanatçıları her güne ayrı ve özel bir tasvir hazırlamak için bütün gün çalışmak zorundaydı.

ASILACAK MAHYALAR MERAKLA BEKLENİRDİ

Mahyacılar eski dönemlerde Ramazan ayının ilk 15 gününde yazılı, son 15 gününde ise tasvirli mahyalar kurar, özellikle son 15 günlük dönemi çocuklar çok büyük bir heyecanla beklerdi. Mahya sanatçıları bütün bir gün gizlilikle hazırladıkları mahyaları, akşamları heyecanlı halk ile buluştururdu. Mahya üzerindeki kandillerin hepsini yakmak en az 2 saatlik bir zaman aldığından bu heyecan her akşam daha da artardı. Genellikle tasvirlerde “kule, salındak, piyade kayığı, çifte kayık, köprü, vapur, Kızkulesi, çiçek, kuş” gibi tasvirler olurdu.



Ramazan ayının ilk 15 gününde asılan yazılı mahyalarda ise ilk zamanlarda “Ya Gâni, Ya Mabut, Ya Kâfî”, “Ya Şehr-i Ramazan”, “Ya Kerim”, “Allah”, “Bismillah”, “Elhamdülillah” “Merhaba”, “Merhaba Ya Şehr-i Ramazan”, “Gufran Ayı”, ”Safa geldin” gibi yazılar yazılırdı.

GEMİ DİREKLERİNE DE MAHYA ASILIRDI

En ünlü mahyacı ramazanın onbeşinci gecesi Süleymaniye Camii’ne astığı “Hünkar Kayığı” mahyası ile ünlenen Abdüllatif Efendi’ydi. Abdüllatif Efendi sadece cami minarelerine değil gemi direklerine de mahya asmasıyla bilinirdi.

Osmanlı kültürünün bir damgası niteliğini taşıyan mahya ve mahyacılık sanatı geçmişten bugüne kültürümüzün en önemli parçalarından biri olma özelliğini halen korumaktadır. Günümüzde İstanbul'un yanı sıra Edirne ve Bursa'daki tarihi camileri ramazan geceleri aydınlatan mahyalar, Osmanlı'nın son mahyacısı Hacı Ali Ceyhan'ın çırağı olan usta Kahraman Yıldız'ın başında olduğu ekip tarafından İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğü atölyesinde hazırlanıyor.

Haber365
bilgi@haber365.com.tr