21.11.2016-13:58
(Son Güncelleme:30.11.-0001-00:00)
Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) yönelik Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan fezlekede, terör örgütünün yapısı gözler önüne serildi. Fezlekede yer verilen tanık ifadelerine göre, Harp Okulundan mezun öğrenciler için cemaat içinde rütbe takma töreni düzenlendi, öğrencilerin apoletleri terör örgütü elebaşı Gülen'in takkesinin içine konularak okutuldu, öğrencilere yıldızları bizzat Gülen tarafından takıldı.
Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcı Vekili Durdu Özer'in, bazı hakim ve savcılar hakkında yürütülen soruşturma kapsamında 44 kişi hakkında hazırladığı fezleke, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi.
Fezlekede, örgütün tarihsel süreci, hedefleri ve kullandığı metotlar ayrıntılarıyla yer aldı. Buna göre örgüt, "coğrafi", "sektörel", "kurumsal" anlamda imam olarak ifade edilen sorumlulardan oluşan bir çalışma ve hiyerarşik düzene göre yapılandı.
FETÖ/PDY mensuplarınca, "kainat imamı" ve "mehdi" olarak kabul edilen Fetullah Gülen'in liderliğini yaptığı örgüt, danışman kadrosu, kıta imamları, ülke imamları, bölge imamları, il, ilçe, esnaf, semt ve ev imamları üzerinden örgütlenerek tabana yayıldı.
Faaliyet gösterilen kurumların her birinin başına örgüt tarafından imam olarak adlandırılan ilgili kurumların hiyerarşik yapıları dışında sorumlular atandı.
Türkiye'den sorumlu imama İstanbul, Ankara, İzmir, Gaziantep ve Erzurum illerinin seçildiği 5 bölge imamı, ona da bu 5 bölgeyi oluşturan şehirlerden sorumlu imamlar bağlandı. Her şehir, büyüklüğüne göre alt bölgelere, bölgeler semtlere bölündü, her birinin başına ayrı yetkili imam atandı.
Terör örgütünün yemin metni
Fezlekede, örgüt elemanlarının yemin ederek faaliyetlerine başladığı belirtildi. Fezlekeye göre yemin metni şu şekilde:
"Gücüm yettiği kadar Kur'an'ı hayatıma gaye edineceğime, kardeşlerime karşı sadakat izinde bulunacağıma, halkın ve talebe arkadaşların izzet ve onurlarını izzetim ve onurum kadar yükseltmeye çalışacağıma, kusurlarımın hatırlatılması karşısında memnuniyet ihzar edeceğime, dahilden ve hariçten gelen bilumum taarruz ve tenkitleri 'nefsime yapılmış' gibi reddedeceğime, bilumum karar listesindeki esaslara riayette bulunacağıma, hizmet adına uhdeme aldığım vazifeleri veya kararla bana tahmil edilen mükellefiyetleri itirazsız yerine getirmeye çalışacağıma, Kur'an'a sadakatten hiçbir surette ayrılmayacağıma, münferit hareket edip bu kararlara muhalif davrandığım an ihtiyarımla bu kadrodan kendimi ıskat edip herhangi bir talebe gibi dershanede vazifeme devam edeceğime vallah-billah kasemleriyle yemin ediyor ve bu yeminin La Yen Kati olmasına, Cenabı Hakkı istişhadda bulunuyorum."
Tanık, müşteki beyanlarında çarpıcı ifadeler
Fezlekede, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosunca yürütülen soruşturmalar ve bununla bağlantılı Türkiye genelindeki soruşturmalar kapsamında tanık, müşteki ifadeleri ile bilgisine başvurulan kişilerin beyanlarından önemli ayrıntılar, isimleri kullanılmadan özetlendi.
Bu kişilerden birinin ifadesindeki şu cümleler dikkati çekti:
"CIA ve FBI, hükümete yönelik faaliyetlere ilişkin geliştirdiği strateji gereği cemaate ait kültür merkezlerinde yetiştirilmiş kadroya değişik konularda eğitimler verdi. Bunun en iyi örneklerini 17 Aralık sürecinde savcılar ve güvenlik güçlerinin yaptığı operasyonlar olarak sayabiliriz. Bu girişim tamamen hükümeti ortadan kaldırarak, devleti tüm kurumlarıyla zayıf düşürmek amacını taşımaktaydı. Bahsettiğim eğitimlere dahil olan adli ve güvenlik kurumlarında çalışan cemaat kadrosundaki şahıslar, bu görevi üstlenerek harekete geçmiştir. Fetullah Gülen'in kendi çevresine 17 Aralık süreciyle ilgili 'Keşke şimdi yapmasaydık.' dediği yönünde bir duyumum oldu. Bunu demesinin nedeni, yapılan hareketten sonuç alınamamasıdır. Eğer girişim olumlu sonuçlansaydı Gülen, Humeyni misali yurda dönecekti. Bu başarısızlık aynı zamanda cemaatin Amerika ve İsrail nezdinde prestij kaybetmesine neden oldu. Bu nedenle Ayasofya konusu gündeme getirildi. Bu konuda hükümeti zayıf düşürmek amacıyla cemaate bağlı yayın organları tarafından kamuoyu oluşturulmaya çalışıldı."
"Fidan'ın yerine Emniyet kökenli bir cemaatçiyi getireceklerdi"
Örgütün, MİT Müsteşarlığına Hakan Fidan yerine emniyet kökenli bir cemaatçiyi getirme planı bulunduğunu belirten başka bir kişinin ifadesinden de "İstihbaratın, Fidan yerine Emniyet kökenli cemaatçi R'yi getirerek, kurumun dış güçlerin ve paralel yapının hedefleri doğrultusunda hizmet yürütmesi istendi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan rahatsızlandığı zaman cemaate yakın bir hastaneye yatırıldığını duyan Hakan Fidan, hızlı bir şekilde hastaneye yetişip, ameliyata mani oldu ve cemaatin yapmak istediği tehlikeli sonuca engel oldu. Bu sebeple başta İsrail ve cemaat tarafından Hakan Fidan sevilmeyen bir şahsiyet oldu." bölümü aktarıldı.
Fezlekedeki bir başka ifadede, cemaat içinde Harp Okulundan mezun öğrenciler için rütbe takma töreni düzenlendiğine yer verildi. Fezlekede şahsın, "Törene Fetullah Gülen'in bizzat katıldığı, mezun olan öğrencilerin apoletlerinin Gülen'in takkesinin içine konularak okutulduğu ve bundan sonra bizzat Gülen'in yıldızları öğrencilere taktığını biri bana anlatmıştı." ifadesi yer aldı.
"TBMM'de kanunların çıkmasında öncülük edildi"
Bir diğer ifadede ise örgütün, yapacağı veya kendilerine yapılması muhtemel operasyonlarla ilgili "önlemler aldığı" bildirilerek, şunlar aktarıldı:
"2006-2007 yıllarında Türkiye gündemini meşgul eden ve TBMM'den çıkması ihtimal dahilinde olan Terörle Mücadele Kanunu ile ilgili düzenlemeler için örgüt, kanunun gelecekte kendi aleyhlerine olmaması için Türkiye avukatlar imamı öncülüğünde çalışmalar yaptı. Bu konuda geçmişte bir dönem Gülen'in avukatlığını da yapan bir kişi ile birlikte çalıştığı başka bir avukat ve bunun gibi hukukçular bir mutfak çalışması yaptı. Bu çalışma AK Parti'nin hukukçu milletvekillerine, özellikle de bakan olmadan önce Pensilvanya'da Gülen'i ziyarete giden Hatay Milletvekili eski AK Parti Grup Başkanvekili ve eski Adalet Bakanı'na dikte edilerek, bu kanunların çıkmasında öncülük edildi. Bu gibi kanunlar, TBMM'de kabul edilmeden önce örgüte ait gazete ve televizyonlarda ve haber programlarında değişik haberler yaptırılarak, çalışmalara zemin hazırlandı." Kaynak: Vatan
Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcı Vekili Durdu Özer'in, bazı hakim ve savcılar hakkında yürütülen soruşturma kapsamında 44 kişi hakkında hazırladığı fezleke, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi.
Fezlekede, örgütün tarihsel süreci, hedefleri ve kullandığı metotlar ayrıntılarıyla yer aldı. Buna göre örgüt, "coğrafi", "sektörel", "kurumsal" anlamda imam olarak ifade edilen sorumlulardan oluşan bir çalışma ve hiyerarşik düzene göre yapılandı.
FETÖ/PDY mensuplarınca, "kainat imamı" ve "mehdi" olarak kabul edilen Fetullah Gülen'in liderliğini yaptığı örgüt, danışman kadrosu, kıta imamları, ülke imamları, bölge imamları, il, ilçe, esnaf, semt ve ev imamları üzerinden örgütlenerek tabana yayıldı.
Faaliyet gösterilen kurumların her birinin başına örgüt tarafından imam olarak adlandırılan ilgili kurumların hiyerarşik yapıları dışında sorumlular atandı.
Türkiye'den sorumlu imama İstanbul, Ankara, İzmir, Gaziantep ve Erzurum illerinin seçildiği 5 bölge imamı, ona da bu 5 bölgeyi oluşturan şehirlerden sorumlu imamlar bağlandı. Her şehir, büyüklüğüne göre alt bölgelere, bölgeler semtlere bölündü, her birinin başına ayrı yetkili imam atandı.
Terör örgütünün yemin metni
Fezlekede, örgüt elemanlarının yemin ederek faaliyetlerine başladığı belirtildi. Fezlekeye göre yemin metni şu şekilde:
"Gücüm yettiği kadar Kur'an'ı hayatıma gaye edineceğime, kardeşlerime karşı sadakat izinde bulunacağıma, halkın ve talebe arkadaşların izzet ve onurlarını izzetim ve onurum kadar yükseltmeye çalışacağıma, kusurlarımın hatırlatılması karşısında memnuniyet ihzar edeceğime, dahilden ve hariçten gelen bilumum taarruz ve tenkitleri 'nefsime yapılmış' gibi reddedeceğime, bilumum karar listesindeki esaslara riayette bulunacağıma, hizmet adına uhdeme aldığım vazifeleri veya kararla bana tahmil edilen mükellefiyetleri itirazsız yerine getirmeye çalışacağıma, Kur'an'a sadakatten hiçbir surette ayrılmayacağıma, münferit hareket edip bu kararlara muhalif davrandığım an ihtiyarımla bu kadrodan kendimi ıskat edip herhangi bir talebe gibi dershanede vazifeme devam edeceğime vallah-billah kasemleriyle yemin ediyor ve bu yeminin La Yen Kati olmasına, Cenabı Hakkı istişhadda bulunuyorum."
Tanık, müşteki beyanlarında çarpıcı ifadeler
Fezlekede, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosunca yürütülen soruşturmalar ve bununla bağlantılı Türkiye genelindeki soruşturmalar kapsamında tanık, müşteki ifadeleri ile bilgisine başvurulan kişilerin beyanlarından önemli ayrıntılar, isimleri kullanılmadan özetlendi.
Bu kişilerden birinin ifadesindeki şu cümleler dikkati çekti:
"CIA ve FBI, hükümete yönelik faaliyetlere ilişkin geliştirdiği strateji gereği cemaate ait kültür merkezlerinde yetiştirilmiş kadroya değişik konularda eğitimler verdi. Bunun en iyi örneklerini 17 Aralık sürecinde savcılar ve güvenlik güçlerinin yaptığı operasyonlar olarak sayabiliriz. Bu girişim tamamen hükümeti ortadan kaldırarak, devleti tüm kurumlarıyla zayıf düşürmek amacını taşımaktaydı. Bahsettiğim eğitimlere dahil olan adli ve güvenlik kurumlarında çalışan cemaat kadrosundaki şahıslar, bu görevi üstlenerek harekete geçmiştir. Fetullah Gülen'in kendi çevresine 17 Aralık süreciyle ilgili 'Keşke şimdi yapmasaydık.' dediği yönünde bir duyumum oldu. Bunu demesinin nedeni, yapılan hareketten sonuç alınamamasıdır. Eğer girişim olumlu sonuçlansaydı Gülen, Humeyni misali yurda dönecekti. Bu başarısızlık aynı zamanda cemaatin Amerika ve İsrail nezdinde prestij kaybetmesine neden oldu. Bu nedenle Ayasofya konusu gündeme getirildi. Bu konuda hükümeti zayıf düşürmek amacıyla cemaate bağlı yayın organları tarafından kamuoyu oluşturulmaya çalışıldı."
"Fidan'ın yerine Emniyet kökenli bir cemaatçiyi getireceklerdi"
Örgütün, MİT Müsteşarlığına Hakan Fidan yerine emniyet kökenli bir cemaatçiyi getirme planı bulunduğunu belirten başka bir kişinin ifadesinden de "İstihbaratın, Fidan yerine Emniyet kökenli cemaatçi R'yi getirerek, kurumun dış güçlerin ve paralel yapının hedefleri doğrultusunda hizmet yürütmesi istendi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan rahatsızlandığı zaman cemaate yakın bir hastaneye yatırıldığını duyan Hakan Fidan, hızlı bir şekilde hastaneye yetişip, ameliyata mani oldu ve cemaatin yapmak istediği tehlikeli sonuca engel oldu. Bu sebeple başta İsrail ve cemaat tarafından Hakan Fidan sevilmeyen bir şahsiyet oldu." bölümü aktarıldı.
Fezlekedeki bir başka ifadede, cemaat içinde Harp Okulundan mezun öğrenciler için rütbe takma töreni düzenlendiğine yer verildi. Fezlekede şahsın, "Törene Fetullah Gülen'in bizzat katıldığı, mezun olan öğrencilerin apoletlerinin Gülen'in takkesinin içine konularak okutulduğu ve bundan sonra bizzat Gülen'in yıldızları öğrencilere taktığını biri bana anlatmıştı." ifadesi yer aldı.
"TBMM'de kanunların çıkmasında öncülük edildi"
Bir diğer ifadede ise örgütün, yapacağı veya kendilerine yapılması muhtemel operasyonlarla ilgili "önlemler aldığı" bildirilerek, şunlar aktarıldı:
"2006-2007 yıllarında Türkiye gündemini meşgul eden ve TBMM'den çıkması ihtimal dahilinde olan Terörle Mücadele Kanunu ile ilgili düzenlemeler için örgüt, kanunun gelecekte kendi aleyhlerine olmaması için Türkiye avukatlar imamı öncülüğünde çalışmalar yaptı. Bu konuda geçmişte bir dönem Gülen'in avukatlığını da yapan bir kişi ile birlikte çalıştığı başka bir avukat ve bunun gibi hukukçular bir mutfak çalışması yaptı. Bu çalışma AK Parti'nin hukukçu milletvekillerine, özellikle de bakan olmadan önce Pensilvanya'da Gülen'i ziyarete giden Hatay Milletvekili eski AK Parti Grup Başkanvekili ve eski Adalet Bakanı'na dikte edilerek, bu kanunların çıkmasında öncülük edildi. Bu gibi kanunlar, TBMM'de kabul edilmeden önce örgüte ait gazete ve televizyonlarda ve haber programlarında değişik haberler yaptırılarak, çalışmalara zemin hazırlandı." Kaynak: Vatan
Haber365
bilgi@haber365.com.tr
DİĞER Gündem HABERLERİ