Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi (FSMVÜ) çevrim içi olarak "Fethin 567. Yıldönümüne Armağan" konferansları düzenliyor.
"Fatih Döneminde Klasik Cilt Sanatımız" başlıklı serinin ikinci etkinliğini FSMVÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Hüsrev Subaşı yönetti.
Üniversitenin YouTube hesabından canlı yayınlanan etkinlikte, Geleneksel Türk Sanatları Bölümü yüksek lisans öğrencilerinden ve Mücellit İslam Seçen'in son öğrencisi Müeyyet Adaş, mücellitliğin geçmişten bu yana bir meslek olarak icra edildiğini belirtti.
Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'da Saray Nakkaşhanesi'ni kurması ve başına Babanakkaş'ı getirmesinin cilt sanatı için önemli bir dönüm noktası olduğunu söyleyen Adaş, "Doğu kültürlerinde derinin süsleme sanatlarında kullanılması ve güzel işlenmesinden dolayı çok güzel eserler çıkmış. Deriyi en iyi işleyen toplumlardan birisi de Türkler. Uygur Devleti ile şehir hayatına geçmeye başladığı dönemden itibaren bunu en iyi biçimde icra ediyorlar." dedi.
İLK ÖRNEKLER II.MURAT DÖNEMİNDE
Adaş, "İstanbul'da yaşamak bu eserlere ulaşmayı kolaylaştırıyor. Bu şehirde yaşamak çok büyük bir avantaj. Fatih döneminden bugüne ulaşan cilt örneklerinde birbirinden farklı çalışmalar görsek de dönemin bir tarzı olduğunu da söyleyebiliriz." değerlendirmesini yaptı.
Klasik cilt sanatı ilk örneklerinin II. Murat döneminde ortaya çıktığını belirten Adaş, şöyle devam etti:
"Dış kapakta altın kullanımını Fatih döneminde çok fazla görmüyoruz. Hemen hemen yok gibi ya da çok eserde rastladığımız bir özellik bu. Genelde soğuk kalıp tekniği kullanılarak yapılmışlar. Dönemin karakteristik tarzında en önemli renk olarak çivit mavisi tercih ediliyor. Ayrıca cilt sanatının Fatih Sultan Mehmed döneminde nasıl uygulandığını anlamak için yazma eserlerle de ziyadesiyle meşgul olmak gerektiğini düşünüyorum. Önceki dönemlere göre bu dönemde işçilik daha da incelmeye başlamıştır."