01.06.2022-16:16 (Son Güncelleme:01.06.2022-16:16)

Dünyayı saran gıda krizine Türkiye formülü!

Tahıl krizinin çözümü konusu hakkında Türkiye'nin önemli bir noktada durduğunu dile getiren Dr. Orhan Karaoğlu Türkiye'nin bu durumdaki öneminden bahsetti. İşte haberin detayları...

Avrupa'nın buğday ambarı olarak bilinen Ukrayna'nın limanlarında neredeyse 20 milyon tondan fazla tahıl yüklü gemiler bekletilmektedir. Küresel gıda güvenliğinin risk altında olduğunu dile getire yetkililer, sorunun bir an önce çözülmesini talep ediyor. Gıda krizine karşı Türkiye devrede. Karadeniz üzerinden oluşturulması hedeflenen güvenli koridor sayesinde sevk edilmeyi bekleyen milyonlarca ton tahılın, Türkiye üzerinden dünya piyasalarına aktarılmasının hesapları yapılmaktadır. Uluslararası ilişkiler uzmanı Dr. Orhan Karaoğlu, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın neden olduğu Karadeniz'deki tahıl krizini AA Analiz adına kaleme aldı.

2022 yılına bomba gibi düşen Rusya-Ukrayna Savaşı devam etmektedir. Savaşın seyri içinde taraflar farklı stratejik hamlelere başvurdu. Bunlardan biri de Rus donanmasının Ukrayna'dan tahıl ihracatını engellemesi oldu. Rusya'nın hamlesine karşı NATO, deniz yolunu açmak için bir "İstekliler Koalisyonu" oluşturmayı denemektedir. Ukrayna'nın Karadeniz limanları, Rusya'nın şubat ayında başlatmış olduğu savaştan bu yana kapatılmış ve oradaki silolarda 20 milyon tondan fazla tahıl sıkışıp kalmış vaziyette. Yaşanan bu durum yalnızca iki devleti değil, tüm dünyayı etkilemektedir. Çünkü Rusya ve Ukrayna, küresel buğday arzının yaklaşık üçte birini sağlıyor. Ukrayna'nın engellenen buğday ihracatı, büyüyen küresel gıda krizi riskini daha da körüklemektedir.

Ukrayna’nın Karadeniz üzerinden yaptığı tüm ihracat kesildi

Söz konusu Ukrayna, ülkenin doğusunda yer alan Rus taarruzunu büyük ölçüde durdurmayı başardı fakat Karadeniz'deki Rus deniz ablukası, Ukraynalıların zayıf yanını ortaya koymaktadır. Kiev'in kayda değer bir deniz kuvveti olmadığı için ablukanın kırılma şansı ise çok az. Moskova bahsi geçen ablukayla Ukrayna ekonomisine kalıcı zarar verebilir ve hatta küresel bir gıda krizini tetikleyebilir. Savaştan önce Ukrayna ihracatının -özellikle tahıl ve diğer tarım ürünlerinin- büyük bir kısmını Karadeniz üzerinden yapıyordu. Karadeniz şu an son derece önemli jeopolitik bir mücadele alanı haline gelmiştir.

Rusya-Ukrayna Savaşı öncesi dönemde Ukrayna, 60 milyon tonla ABD'nin ardından dünyanın en büyük ikinci tahıl ihracatçısıydı. Savaş öncesi dönemde Ukrayna, ülkede yetiştirilen tahılın yaklaşık yüzde 75'ini ihraç ediyordu. Bu oran, Ukrayna'nın ihracat gelirlerinin neredeyse yüzde 20'sini oluşturuyordu. Ukrayna, hem tahıl hem de yağlı tohum ihracatının neredeyse yüzde 90'ı deniz yoluyla yapılıyordu. Şu an da Rus ablukası nedeniyle Ukrayna'nın Karadeniz üzerinden yaptığı tüm ihracat kesilmiştir.

İhraç edilemeyen 10 milyar dolar değerinde 20 milyon ton tahıl

Söz konusu Kiev, nisan ayının sonunda Rus ablukasını aşmaya ve Karadeniz limanlarından sevk edilmek üzere trenle Romanya'ya tahıl taşımaya başladı. Fakat Ruslar, bu bağlantıyı kesmek adına Odessa'nın güneyindeki bir köprüyü bombaladı. Ukrayna'da şu anda ihraç edilemeyen neredeyse 10 milyar dolar değerinde 20 milyon ton tahıl olduğu belirtilmektedir. Fakat şunu da belirtmek gerekir ki; Ukrayna'nın tahıl ihracatı tamamen demir yoluna kaydırmak ve bunları Polonya sınırından geçirmek için yeterince yük treni yok. Ukrayna'nın ray aralığının Avrupa Birliğinden farklı olması da Ukrayna'nın demiryolu üzerinden tahıl ihracatı yapmasını ilaveten zorlaştırmaktadır.


T>ahıl krizinin çözümü

Tahıl krizi için alternatif çözümler arandığına değinen Karaoğlu, ‘’Rus deniz ablukasının kırılması ve Ukrayna ekonomisinin Moskova tarafından zarar görmesinin engellenmesi yönündeki girişimler giderek artmaktadır. Ankara, Ukrayna'dan tahıl ihracatı için Türkiye üzerinden bir koridor açılması konusunda Moskova ve Kiev ile görüşmelerde bulunmaktadır. İngiltere, Rus gemilerini uzak tutmak için Ukraynalılara modern gemi savar füzeleri sağladı. Danimarka da Rus savaş gemilerine karşı koymak için Harpoon Sistemi'ni tedarik etme sözü verdi.

Mayıs başlarında, NATO eski Başkomutanı James Stavridis, Karadeniz'in bu savaşta bir sonraki cephe olabileceğini söylemişti. Stavridis'in ön görüsü gerçekleşiyor gibi. Şu an Ukrayna'nın uluslararası yardım olmadan serbest gemi trafiğini güvence altına alması pek olası değil. Bu görev ise NATO'ya düşebilir. Stavridis'e göre "Karadeniz, büyük ölçüde uluslararası sulardan oluşuyor. Bu nedenle NATO savaş gemileri, Ukrayna'nın karasuları ve Ukrayna'nın 200 millik bölgesi de dahil olmak üzere neredeyse istedikleri her yere gitme hakkına sahip." Ancak NATO, Rusya'yı kışkırtmamak için şimdiye dek böyle bir adım atmadı.’’ diye aktardı.

Uçuşa yasak bölge neden oluşturulmadı?

Uçuşa yasak bölgenin oluşturulmadığına değinen Karaoğlu, ‘’Savunma İttifakı da aynı nedenle Ukrayna hava sahasında uçuşa yasak bölge oluşturmadı. Fakat İngiliz savaş çalışmaları profesörü Lawrence Freedman'a göre uçuşa yasak bölge ile uluslararası ve Ukrayna sularında serbest gemi trafiğinin sağlanması arasında önemli farklılıklar var. >Uçuşa yasak bölge oluşturulduğunda, yasaklı hava sahasına giren her askeri uçak vurulabilir. Denizde bir eskort ise daha ziyade savunma işlevine sahiptir. Freedman'a göre, "Eskort deniz kuvvetleri, doğrudan deniz çatışmaları başlatmak için tasarlanmamıştır." Başka bir deyişle koruma; Rusya'nın koruma eşliğindeki ticaret gemilerine saldırması halinde, bu tür bir saldırıya tepki verebilecek diğer ülkelerin savaş gemilerini vurma riskini göze alması gerekeceği anlamına geliyor.

Mayın temizleyicileri de içermesi gereken böyle bir eskort sisteminin NATO operasyonu olarak uygulanması için ise oy birliğine ihtiyaç var. Bu noktada ise bazı NATO müttefiklerini ve özellikle de Ukrayna'nın tahıl arzına bağımlı olan Mısır gibi diğer ülkeleri içerebilecek bir "istekliler koalisyonu" oluşturulması daha gerçekçi olabilir. Litvanya Dışişleri Bakanı Gabrielius Landsbergis, böyle bir istekliler koalisyonu oluşturulmasını, Londra ziyareti sırasında İngiliz meslektaşı ile görüştü. Landsbergis, İngiliz The Guardian gazetesine verdiği demeçte şöyle dedi: "Bu, askeri olmayan bir insani misyon olacaktır ve uçuşa yasak bölge ile karşılaştırılamaz. Bu projede, savaş gemileri veya uçaklar, tahıl sevkiyatlarının güvenli bir şekilde Odessa'yı terk etmesini ve Boğaz'a Rus müdahalesi olmadan ulaşmasını sağlayacaktır." diye ifade etti.

Türkiye’nin rolü nedir?

T>ahıl krizinin çözümü hakkında Türkiye’nin oldukça önemli bir rolü olduğunu ifade eden Karaoğlu, ‘’Tahıl krizinin çözümü konusunda Türkiye önemli bir noktada duruyor. Türkiye'nin iki ülkeyle görüşme avantajı, bu noktada küresel gıda krizinin çözülmesi için bir avantaj teşkil ediyor. Türkiye'den açılacak bir koridorla bu tahılın hedeflenen pazarlara ulaşması ve küresel gıda krizinin büyümesinin önüne geçilmesi hedefleniyor. Müzakereler şu aşamada devam ediyor ve bu noktada Türkiye'nin küresel ve bölgesel anlamdaki etkisi bir kez daha kendini gösteriyor.

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Andrei Rudenko, 25 Mayıs 2022 çarşamba günü yaptığı açıklamada, Moskova'nın bazı Batı yaptırımlarının kaldırılması karşılığında yiyecek taşıyan gemiler için bir koridor sağlamaya hazır olduklarını söylemesi de müzakerelerin sürdüğünü gösteriyor.’’ diye aktardı.

Peki tahıl krizinin olası sonuçları nedir?

Tahıl krizinin herhangi bir olası sonucunun neye sebebiyet vereceğini ifade eden Karaoğlu, ‘’Karadeniz'deki Rus ablukasının devam etmesi muhtemelen dünyada -özellikle de bu kaynaklara bağımlı ülkeler için- fiziksel bir gıda kıtlığına yol açabilir. Savaş uzaması ve tahıl ihracatı noktasındaki tıkanıklığın çözülememesi bilhassa Mısır, Tunus, Fas, Pakistan ve Endonezya gibi ülkelerde yaşayan milyonlarca insanı etkileyecektir. Ayrıca bu durumun siyasi sonuçları da olabilir. Nitekim yerel ve ithal tahıl kıtlığının Arap Baharı'nın ve Suriye İç Savaşı'nın nedenlerinden biri olarak gösterildiği unutulmamalıdır.

Pandeminin etkileri halen geçmiş değil. Bununla birlikte enflasyondaki artış ve para politikasındaki sıkılaşma birlikte düşünüldüğünde, Rusya-Ukrayna Savaşı, ağır borç yükü altındaki hassas, düşük gelirli ve yükselen piyasa ekonomileri için halihazırda zorlu olan ekonomik durumu tahıl krizi ile birlikte daha da derinleştirebilir.’’ dedi.


Haber365
bilgi@haber365.com.tr