08.07.2021-15:42 (Son Güncelleme:02.02.2022-16:56)

Dünyanın Yeni 7 Harikası büyük bir tartışma konusu olmaktadır. UNESCO tarafından seçilmemesi, anketin açık bulundurması gibi durumlar, bazı insanlar bu listeyi önemsiz görmektedir.

1

PETRA (REKEM) ANTİK KENTİ, ÜRDÜN


Ürdün’ün Lut Gölü ve Akabe Körfezi arasındaki topraklar üzerinde bulunan Petra Antik Kenti, kayalıkların içine oyulmuş bir antik kenttir. Mimari ve taş oymacılığı açısından harika bir örnek olan antik kente Petra ismi Yunanlılar tarafından verilmiştir, Araplar ise bu antik kente Rekem demiştir. Görenleri kendine hayran bırakan bu antik kent, Milattan Önce 4. yüzyılda Mezopotamya’yı tehdit eden Perslerden kaçan Nebatiler tarafından yaptırılmıştır. Ürdün’de muhteşem bir yapıya ev sahipliği yapan Rekem Antik Kenti, Medyanlılar tarafından uzun süre sahiplenilmiştir. Pers tehdidinden kaçan Nebati halkı, ulaşılması zor Musa Vadisi’ne sığınarak çölün ortasında yer alan bu kayalıkları oyarak bu şehri inşa etmişlerdir. Baharat Yolu'nun kuzeyinde, Mısır, Akdeniz ve Suriye kavşağını kontrol eden Nebatilerin başkenti olan Rekem, ticaretten kazanılan zenginliği kayalara nakşederek antik kentin bugünkü ihtişamlı görüntüsünü yaratmıştı. Uzun yıllar Nebatilerin başkenti olan Rekem Antik Kentine daha sonra Rama İmparatorluğu hakim oldu. Milattan Sonra 400 yıllarında Roma İmparatorluğu yaşadığı ekonomik sorunlardan dolayı Rekem Antik Kentini zamanla unuttu. Bölgede yaşayan halkın kayaları oyarak böylesi akıl almaz bir yapıyı neden inşa ettikleri bilinmemektedir. Ticaret yollarına uzak olan arazi, tarım için de elverişli değildir. Kentte ev, tapınak ve tiyatro gibi birçok yapı kireç taşına oyularak yapılmıştır. 1812’de yeniden İsviçreli Johann Burckhardt tarafından önemi vurgulanan Rekem Antik Kenti, 1985 yılında UNESCO Dünya Kültürel Miras Listesi’ne girmiş, 2007’de ise dünyanın yeni yedi harikasından biri olmuştur. Bu antik kentin bir diğer özelliği ise bilinen en eski camilerin kıble olarak Rekem Antk Kenti’ni işaret ettiği düşünülmektedir.

2

ÇİN SEDDİ, ÇİN HALK CUMHURİYETİ


Çin’in kuzeybatısı boyunca uzanan, dünyanın en uzun savunma duvarı olan Çin Seddi’nin Çince adı ‘On Bin Li Uzunluğundaki Duvar’ adlandırılıyor. Çin Seddi, Pekin'in kuzeyinden geçerek batıya yönelir ve Huang-Ho nehrini ikiye bölerek güneybatıya uzanır. Çin Seddi’nin yıkılmış olan kısımlarıyla birlikte toplam uzunluğu 21.196 kilometre uzunluğundadır. Ancak günümüze kadar sadece 2500 kilometrelik kısmı ayakta kalmıştır. Ch’in Hanedanlığı döneminden itibaren suçlular kuzeye sürülerek Çin Seddi’nin yapım ve onarım çalışmalarında kullanılmıştır. Çin’in efsanevi yapılarından biri olan Çin Seddi, Milattan Önce 200’lü yıllarda kuzeydeki Türk ve Moğol düşmanlarına karşı bir set oluşturması için yapılmıştır. Ancak bu siyasi nedenin yanı sıra sosyal nedenlerden dolayı da yapılmıştır. Çin Seddinin yapılmasındaki temel amaç bir tarım toplumu olan Çinlilerle göçebe unsurlar arasındaki sınırı belirlemek ve gidiş gelişleri kontrol etmektir. Kuzeydeki Türk düşmanlarının akınlarına karşı set oluşturması için yapılan ve uzaydan dahi görülebilen insan yapımı tek yapıttır. Çin Seddi’nin yapımına Milattan Önce 220 yılında başlanmış ve 206 yılında tamamlanmıştır. Ancak Çin Seddi’nin bugün ki görünümü alması Ming Hanedanı döneminde 1368-1644 yılları arasında bugün ki görünümünü almıştır. Çin Seddi'nde, 200 metre yüksekliğinde gözetleme kulesinden fener kulesine, siperliklerden saray ve tapınaklara kadar yaşam alanları da yer alıyor. Günümüzde ziyaret edilen ve mevcudiyetini koruyan kısım ise 2500 kilometre uzunluğa sahiptir, setin bir bölümü zayıf ve pek de yüksek olmayan duvarlara sahiptir. İmparatorun amacı, buralarda düşmanı yavaşlatmaktı. Dolayısıyla seddin yalnızca tuğladan yapıldığı söylenemez. Çin Seddi’nin yapımı oldukça uzun sürmesinden dolayı diğer eserlerden oldukça farklıdır ve 20’den fazla krallık döneminin sonunda tamamlanabilmiştir. Genel olarak duvarların üst kalınlığı 6 metre ve üst kalınlığı ise 7 metre uzunluğundadır. Yükseklik ise 4 ila 6 metre arasıdır. Çin Seddi üzerinde onarım yapan son hanedanlık Ming Hanedanlığıdır. Çin’in kuzey sınırına set yapma fikrini ise ilk defa Çin’in ilk imparatoru olan Çin Shi Huang tarafından dile getirilmiştir. Bu fikri ortaya atmasında en etkili durum ise iktidarı kaybetmekten çok korkuyor olmasıdır. Çin’in İlk Hükümdarı anlamına gelen Çin Shi Huang, ömrü boyunca imkansız sayılanı başarmak için oldukça ilginç emirlerde bulunmuştur. Bunlar arasında Çin Seddi ve ölümsüzlük arayışları da vardır

3

TAC MAHAL, HİNDİSTAN


Dünya üzerinde aşk için dikilmiş en görkemli yapı olan Tac Mahal, Hindistan’ın Agra kentinde gecesi ayrı gündüzü ayrı güzel olan türbedir. İnsanlık tarihinin en görkemli yapılarından biri olan Tac Mahal, pırlanta, inci, yakut, sedef ve yüzbinlerce değerli taşın yapımında kullanılmıştır. Gerçekte Tac Mahal, Hindu tapınağı veya 4 minareli bir cami değildir, eşini çok seven bir adamın eşinin ölümü üzerine onun adına yaptırdığı bir türbedir. 17. yüzyılda inşa edilen mimari yapı, İslam türbe mimarisinin en nadide örneklerinden biridir. . Tac Mahal’in çarpıcı tasarımına, mükemmel simetrisine ve zarif kubbelerine hayran kalınan türbenin yapımında parlak, ince mavi damarları olan beyaz mermer kullanılmış. Hindistan’ın Agra şehrinde yer alan Tac Mahal bir anıt mezar yani türbedir. 1631 ila 1654 seneleri arasında inşa edilen yapı, İslami türbe mimarisi özelliklerine sahiptir. Babür İmparatorluğuna hükmeden 5. Şah Cihan tarafından eşi Mümtaz Mahal adına yaptırılmıştır. Şah Cihan bir sefer sırasında çok sevdiği sevgili eşi Mümtaz Mahali’de yanında götürür. Ancak Şah Cihan’ın karısı Mümtaz Mahal 17 Haziran 1631’de henüz genç bir yaşta iken sefer sırasında 14. çocuğunu dünyaya getirirken hayatını kaybeder. Hükümdar, bu olayın üzüntüsü ile dönemin başkenti Agra’da karısının anısına Tac Mahal’ı yaptırır. Henüz 40 yaşına gelmeden hayata gözlerini yuman Mümtaz Mahal’e olan aşkını mimari bir yapıya dönüştürmek için mimar ve sanat mimarisinin başyapıtı olan Tac Mahal’i yaptırır. Yamuna Nehri’nin kıyısındaki Tac Mahal, 74 metre yüksekliğinde ve 176.900 metrekare genişliğindedir. Şah Cihan'ın davetiyle İstanbul’dan giden Mimar Sinan'ın iki öğrencisi Mehmet İsa Efendi (Üstad İsa) ve Mehmet İsmail Efendi vardır Osmanlı, Suriyeli ve İranlı usta ve sanatkarlarla birlikte Hintli ustaların oluşan bir heyet tarafından 20 bin kişinin çalışması ile 22 yılda tamamlanır. İçerisinde 1666 senesinde vefat eden Şah Cihan’ın mezarı da Mümtaz Mahal’in mezarının yanında yer almaktadır. Babür İmparatorluğu’nun güçlü dönemini ve kudretini de temsil eden yapı Mümtaz Mahal ile Şah Cihan arasındaki aşkın sembolü olarak kabul edilmektedir. Her sene yaklaşık 3 milyon kişi, mimarının bir aşk hikâyesi olduğu Tac Mahal’ı ziyaret eder. Dünyanın yeni yedi harikası, eskileri gibi tarihin tozlu sayfalarında yerini almadan önce gidip görülmesi gereken yerler arasında ön sırada yer alıyor. İnsanların hayal gücü ile birlikte teknolojinin ulaştığı maksimum noktaları canlı olarak görmek ve geçmişte yaşayan insanların dünyasına açılan kapıyı aralamak için listedeki benzersiz yapıları ziyaret etmek, benzersiz bir maceraya atılmanızı sağlayacak.

4

MACHU PİCCHU, PERU


Günümüze kadar en iyi korunmuş İnka Antik Kenti olarak adlandırılan Machu Picchu Anti Kenti, Güney Amerika’nın Peru ülkesinde, Cusco şehri yakınlarındadır. Machu Picchu Antik Kenti And Dağları’nda bulutlara dek uzanan bir dağın tepesine kurulmuştur. İnkalardan günümüze mevcudiyetini koruyan bölge, uzun bir süre kayıp olarak nitelendirilen başkenttir. Nehirler tarafından oluşan kanyonlar ile çevrilmiş kayalıkların üstünde yer alan tepenin İnkalar tarafından yerleşim bölgesi olarak kullanılması bugün hala görenlerin şaşırmasına neden oluyor. 2360 metre yüksekliğinde kurulmuş olan Machu Picchu Antik Kenti, İnkalı bir hükümdar olan Pachacutec Yupanqui tarafından 1450 yılları civarında inşa ettirilen şehrin günümüze kadar bozulmadan kalabilmiştir. Tarihçiler bunun nedenini ise 1532 yılında ülkeyi işgal eden İspanyolların bu şehri keşfedememiş olmalarına bağlıyor. Astrolojide çok ileri olan İnkalar, sulama ve tarım teknolojilerini yıldızların yönüne göre ayarlamışlardır. Tüm tohumlar, güneşin yönüne göre ekilmiştir. Machu Picchu Antik Kenti’nin su kaynaklarına yakın olması nedeniyle tarım için son derece uygundu. Aynı zamanda gün doğumu ve batışı, bölgeden rahatlıkla izlenebiliyordu. Tekerleği dahi icat etmemiş olan İnka halkının büyük bir şehir kurmak üzere taşları dağın tepesine çıkarması, gizemini korumaktadır. Machu Picchu, 25 senede inşa edilmiştir. Mimari bir harika olan yapı, erozyon ve depreme karşı korunaklı olması için kayalar tarafından korunan zemine inşa edilmiştir. Bu sayede yapılar, deprem bölgesinde yer almasına rağmen günümüze ulaşmıştır. Şehrin en tepesinde gözlem evi, mezarlar ve tapınak yer alır. Şehrin yer aldığı dağın ismi ‘’Yeni Dağ’’ anlamına gelen Huaya Pichu’dur.

5

CHİCHEN ITZA, MEKSİKA


Dünyanın en ünlü arkeolojik sitelerinden biri olan Chichen Itza Güney Amerika’daki bir diğer önemli medeniyet olan ve Avrupalıların bölgeye gelmesiyle birlikte binlerce yıllık medeniyetlerine son verilen Maya medeniyetine aittir. Chichen Itz, Kristof Kolomb öncesi dönemde kurulmuş bir Maya şehridir. Meksika’nın en çok ziyaret edilen sit alanlarından biri olan Chichen Itz, 1841 senesinde John L. Stephens tarafından önemi anlaşılmıştır. Meksika’nın Yucatan Yarımadası’nda konumlanan Chichen Itza eski zamanlarda din merkezi olarak kullanılmıştır. Chihchen Itza, El Castillo yani ‘Kale’ anlamına gelmektedir. Güney Amerika’nın meşhur piramidi, Mısır’daki piramitlere benzetilmesinden dolayı oldukça ilgi çekicidir. Meksika’da en çok ziyaret edilen ikinci arkeolojik alan olma unvanına sahip Chichen Itza, Mayalar tarafından inşa edilmiştir. Matematik ve astronomide önemli ölçüde ileri bir medeniyet olan Mayalar, 1 yılı günümüzdeki gibi 365,3430 olarak hesaplamışlardır. Arkeolojik sitede El Castillo adıyla tanınan Kukulkan Tapınağı ya da Kukulkan Piramidi Mayalar tarafından astronomi ve matematik bilgilerini ortaya koyan bir sistemle inşa edilmiş. Sitenin içerisinde aynı zamanda Caracol denilen gözlemevi, başrahibin tapınağı, savaşçılar tapınağı, rahibeler manastırı ve diğer tapınaklar mevcut. Yaptıkları piramidin dört tarafında 91 adet basamak bulunur ve bunların dibinde egzotik görünümlü iki yılanbaşı yer alır. Yılanlar, Kukulkan ismi ile bilinen ilahi tüylü yılanlardır. Piramit çıkıntıları, ilkbahar ve sonbahar ekinokslarında iki başlı yılan şeklinde gölge oluşturmaktadır. Mayalar, yeraltında 9 alem olduğuna inanıyordu. Bu nedenle Chichen Itza’yı 9 farklı düzey olarak yapmışlardır. Piramidin tepesine çıkan biri 300 hektarlık görüş alanı kazanır. İçerisinde salyangoz olarak adlandırılan bir karakol bulunur. Chihchen Itza, 24 metre yüksekliğe sahiptir ve 7 Temmuz 2007 tarihinde dünyanın yeni 7 harikasından biri olmaya hak kazanmıştır.

6

COLOSSEUM, İTALYA


Roma İmparatorluğunun en meşhur ve acımasız olarak adlandırılan gladyatör dövüşlerine ev sahipliği yapan bir arenadır. İtalya’nın başkenti Roma’yı ziyaret edenlerin görmeden ayrılmadığı Colosseum, Flavianus Amfitiyatro ismiyle de bilinmektedir. Colosseum adını dönemin yöneticileri olan Flavium Hanedanlığı’ndan almıştır. Komutan Vespasianus tarafından MS 72 yılında yapımına başlanan ve MS 80 yılında Titus döneminde tamamlanan arena Roma İmparatorluğu'nun kudretinin bir simgesi olarak kabul edilmiş. Tac Mahal, Chichen Itza, Machu Picchu, Çin Seddi ve Rekem Antik Kenti insanlığa veya sadece kendi insanına hizmet edebilecek bir estetik kaygısından oluşmuştur. Ancak Roma İmparatorluğu’nun simgesi olarak kabul edilen Colosseum’da insan ve hayvanlar dövüşlerine ev sahipliği yapmıştır. Kendi halkının yanı sıra insanlığa da hiçbir faydası olmayan bu dövüşlerle ve Colosseum bir nevi Roma İmparatorluğunun analizini yapmak için oldukça önemlidir. Colosseum’da Domitian hükümdarlığı, daha sonrasında değişiklikler yapmıştır. Halkı eğlendiren ve gladyatör dövüşlerine ev sahipliği yapan arena, aynı zamanda halk tarafından yapılan gösteriler ve şöhretli savaşların tekrardan canlandırılması gibi oyunlara da sahne oluyordu. Hristiyanlığın gelişi ile Colosseum, türbe olarak da kullanılmıştır. Geçirdiği yangın ve depremlerin etkisi ile bir bölümü yıkılmış olsa da hala büyük bir bölümünü muhafaza eden Colosseum, her yıl milyonlarca turist tarafından ziyaret edilir. Roma İmparatorluğu’nun ikonik sembolü olarak bilinenen Colosseum, Roma Katolik Kilisesi Paskalya öncesindeki Cuma günü fener alayı gerçekleştirir. Yapı malzemeleri olarak beton ve taş kullanılmıştır. Oval olarak inşa edilen en büyük amfi tiyatrodur. İçerisinde 50.000 izleyici ağırlayama kapasitesine sahiptir. Aktif olarak kullanıldığı dönemlerde senato üyeleri, ön sıralarda yer alırken sıradan halk, sahneye en uzak yer olan tepede oturuyordu.

7

KURTARICI İSA HEYKELİ, BREZİLYA


Yakın dönemde yapılan ve Hristiyanlar tarafından oldukça fazla ziyaret edilen Kurtarıcı İsa Heykeli, Rio de Janeiro şehrin sembollerinden biridir. Corcovado Dağı üzerinde yer alan ve şehrin hakim bir bölgesine konumlandırılmış olan Kurtarıcı İsa Heykeli Tijuca Milli Parkı’nda konumlanmaktadır. 710 metre gibi devasa bir yüksekliğe sahiptir. Fransız heykeltıraş Paul Landowski’nin beş sene içinde inşa ettiği Kurtarıcı İsa Heykeli, Heitor Silva Costa tarafından tasarlamıştır. Brezilya’nın bağımsızlığını kazanışının 100. yılı olan 1922’de yapılmaya başlanan heykel, 8 metre yüksekliğindeki kaidenin üzerinde durmaktadır. Kurtarıcı İsa Heykeli’nin açılış töreni ise 12 Ekim 1931’de yapılmıştır. Heykelin sadece başı 2,75 metre uzunluğunda ve 30 ton ağırlığındadır. Toplam ağırlık ise 1145 tona tekabül eder. Kurtarıcı İsa’nın kolları iki yana açık olarak tasvir edilmiştir ve uzunluğu 28 metredir. Heykel, beton üzerine talk olarak da bilinen sabun taşından oluşur. Her sene 1 milyon turist Rio de Janeiro’daki bu nefes kesici heykeli ziyaret eder. Kurtarıcı İsa Heykeli de 7 Temmuz 2007 tarihinde dünyanın yeni 7 harikası listesinde yerini almıştır.

8


Ayasofya da 21 finalist arasında yer almaktaydı.

9


Moai heykelleri de 21 adaydan biriydi.

Dünyanın Yeni 7 Harikası Nelerdir, Nasıl Seçildiler?
Haber365
bilgi@haber365.com.tr
Haber365
bilgi@haber365.com.tr
BAKMADAN GEÇME
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR