14.03.2021-16:06 (Son Güncelleme:14.03.2021-16:06)

Dünyada Her Yıl 2.5 Milyon Kişi Kronik Böbrek Rahatsızlığı Sebebiyle Hayatını Kaybediyor!

Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Kenan Ateş, kronik böbrek hastalığı dünyada her 10 erişkinden birini etkilediğini ve her yıl 2,5 milyon kişi hastalığın yol açtığı sorunlar sebebiyle yaşamını yitirdiğini söyledi.

Bireylerin hastalığının farkında olmaması sebebiyle ile ‘son dönem böbrek yetmezliği’ gelişiyor ve yaşam kalitesi bozuluyor. Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Kenan Ateş, kronik böbrek hastalığı dünyada her 10 erişkinden birini etkilediğini ve her yıl 2,5 milyon kişi hastalığın yol açtığı sorunlar nedeniyle hayatını kaybettiğini anımsatarak ‘Maalesef Türkiye, böbrek hastalığı sıklığının en yüksek olduğu ülkeler arasında yer alıyor’ ifadelerini kullandı.

Bu yıl Dünya Böbrek Günü’nün küresel sloganı, ‘Böbrek Hastalığı ile İyi Yaşamak’ olarak belirlendi. Türk Nefroloji Derneği, 2021 yılı Dünya Böbrek Günü ve haftasında ‘Böbrek Hastasıyım, Hayata Bağlıyım’ sloganı ile bir kampanya başlattı.

CİDDİ SONUÇLARI OLUR

Hastalığın küresel tehdit seviyesinde ilerlediğine ve çok ciddi sonuçlar doğurduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ateş, ‘Hastalarımızın yaşam kalitesini değerlendirmek ve sonrasında saptanan sorunlara yönelik çalışmalar yapmak için, www.dunyabobrekgunu.org adresinde yer alan bir Yaşam Kalitesi Anketi hazırladık. Bu anketin sonuçlarına göre hastaların yalnız üçte biri yaşam kalitelerinin iyi olduğunu söylemişlerdir. Bu ankete göre her 4 böbrek hastasından 3’ü hastalıklarının günlük fiziksel aktivitelerini, çalışma durumlarını (işte veya evde), uyku düzenlerini ve yaşamdan aldıkları keyfi etkilediğini belirtmişlerdir. Hastaların büyük çoğunluğu (yüzde 87) aldıkları aile desteğinden, benzer şekilde yüzde 91’i de aldıkları sağlık hizmetinden belli derecelerde memnun olduklarını belirtmişlerdir. Böbrek hastalarının yüzde 82’si diyet yapmaktan, yüzde 85’i çok ilaç kullanmaktan, yüzde 84’ü hastaneye sık kontrole gitmekten, yüzde 81’i doktorlara veya diğer sağlık personeline bağımlı olmaktan, yüzde 88’i geleceğe yönelik belirsizlikten ve yüzde 78’i ailelerine yük olmaktan değişen derecelerde de olsa rahatsız olduklarını belirtmişlerdir' açıklamalarında bulundu.

HER YIL 2,5 MİLYON İNSAN HAYATINI KAYBEDİYOR

Her yıl yaklaşık 2,5 milyon kişinin hastalığın yol açtığı sorunlar nedeniyle hayatını kaybettiğini anımsatan Ateş, ‘Kronik böbrek hastalarında, başta kalp-damar hastalıkları olmak üzere eşlik eden sorunlar nedeniyle maluliyet ve ölüm oranları oldukça yüksektir. Ve bu hastaların sık olarak hastaneye yatması gerekebilmektedir. Üstelik, kalp-damar hastalıkları, kanser, KOAH gibi birçok hastalıkta ölüm oranlarında azalma olmasına karşın, kronik böbrek hastalığında giderek artmaktadır. Halen kronik böbrek hastalığı tüm ölümlerin yüzde 4,5’undan sorumludur. Bunun sonucunda, kronik böbrek hastalığı tüm ölüm nedenleri arasında 1990’da 17. sırada iken, günümüzde 12. sıraya çıkmıştır ve 2040 yılında 5. sıraya yükselmesi beklenmektedir' dedi.

ÇOK DAHA DİKKATLİ OLUNMALI

Dernek Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa Arıcı ise böbrek hastalarının kovid-19 açısından en yüksek risk gruplarından birini temsil ettiğini ve bu hastaların olağan bakım süreçlerini de etkilediğini ifade etti. Arıcı şöyle devam etti:

‘Türk Nefroloji Derneği, salgının ilk aylarında hastaneye yatarak tedavi gören binin üzerinde böbrek hastasının verisini değerlendirerek uluslararası bilim dünyası ile de paylaşmıştır. ‘Türk Nefroloji Derneği kovid-19 Deneyim Paylaşımı’ başlığı ile gerçekleştirilen ve Türkiye’de 47 nefroloji kliniğinde 71 nefroloğun katılımı ile toplanan veriler, kovid-19 nedeni ile hastaneye yatarak tedavi gören kronik böbrek hastalarında ölüm oranının yüzde 28.4, hemodiyaliz hastalarında yüzde 16.2 ve böbrek nakli hastalarında yüzde 11.1 olduğunu göstermiştir. Pandemi öncesinde kronik böbrek rahatsızlığı rahatsızlığı bulunan kişiler, Covid-19 hastalığının en ağır seyredebileceği riskli grubu oluşturmaktadırlar. Diyaliz tedavisi gören böbrek hastalarının bağışıklık sistemi enfeksiyonlarla mücadele açısından yeterince güçlü değildir. Dolayısıyla bu kişilerde zayıflayan vücut savunması nedeniyle enfeksiyon hastalıklarına karşı bir yatkınlık söz konusu olabilir. Bu kişilerin pandemi dönemi boyunca daha dikkatli olmaları, daha sıkı tedbirler almaları, tedavilerini aksatmamaları ve tedavi gereksinimleri haricinde mümkün oldukça evlerinde kalmaları önerilir.’

Haber365
bilgi@haber365.com.tr