25.11.2021-15:11 (Son Güncelleme:25.11.2021-15:56)

Dünyada Bir İlk! Su Altındaki Tarih Gün Yüzüne Çıkıyor

Türkiye denizlerinde çalışmaları sürdürülen su altı arkeolojisi kazı araştırmaları sonucunda 2021 yılı içerisinde 255 eserin müzelere kazandırdığı bildirildi.

Dünyanın ilk bilimsel su altı arkeolojisi kazılarının yapıldığı Türkiye’de kazı çalışmalarının devam edildiği belirtildi. Müzeye yalnızca bu yıl 255 eser kazandırıldığı açıklandı.

Türkiye’nin kıyı şeritlerinde yabancı ekiplerle başlayan kazılar, artık Türk bilim insanları ve balık adamları tarafından çalışmalarını sürdürüyor. Türk su altında devam eden çalışmalar neticesinde 10 su altı arkeolojik kazı ve araştırma projesinde, 255 eser müzelere kazandırıldı.

Türk toprakları içerisinde bulunan Tunç Çağı’na ait ticaret gemisi, Arkaik Dönem’e ait heykel taşıyan gemi batağı ve Osmanlı Dönemi Batağı, Türkiye suları altında kalan kültür mirasları içinde yer aldığı bildirildi.

Deniz altında sürdürülen bilimsel çalışmalar sonucunda bulunan eserlerin müzeye kazandırılması için Türkiye’de su altı arkeoloji müzesi kurmak için çalışmalar sürdürülüyor.

BATIĞA ULAŞTIĞINIZDA ADETA ZAMAN DONUYOR

Türkiye Batık Envanteri Projesi Kazı Başkanı, Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Harun Özdaş, su altındaki arkeolojik kazı ve araştırma çalışmalarındaki deneyimlerini aktardığı konuşmada, ‘Batığa ulaştığınızda adeta zaman donuyor. Batıkların tamamı hiçbir canlının dokunmadığı bir zaman kapsülü gibi. Bu, benim için hem denizi hem arkeolojiyi meslek edinmiş bir kişi olarak büyük mutluluk.’ ifadelerini kullandı.

Deniz altında bulunan batıkların yaklaşık 30-60 metre derinliğinde yattığını belirten Özdaş, eserlerin ortaya çıkarılmasında ki çalışmalarını sürdürdüklerini açıkladı.

İlgi alanının gemi arkeolojisi olduğunu belirten Özdaş, sözlerine şöyle devam etti; ‘Bu çerçevede bakıldığında teknoloji tarihine veri toplayan bir bilim dalıyız. Bir batığın kazısını gemi yapım teknolojisinde eksik sayfaları tamamlamak için tercih ediyoruz. Kazılar bir zaman dilimine ait batıklar üzerinde gerçekleşiyor. Bu batıkların mevcut bütün materyallerini bilimsel yöntemlerle kazıp ortaya çıkarıyoruz. Daha sonra müzelerde koruma altına alınıyor.’

Özdaş, su altındaki batıkları Türkiye Batık Envanteri Projesi kapsamında fotoğraflama çalışmalarını sürdürdüğünü dile getirerek, ‘Hava şartları ve bulunduğunuz konumdan ötürü çok zamanınız olmuyor. Çünkü gemiler çok kolay dalınabilecek yerlerde batmıyorlar. Her batıkta 3 dalış gerçekleştirebiliyoruz. Bu yüzden kısa zaman diliminde mevcut anı görüntülüyoruz.’ ifadelerini kullandı.

Çalışmaların yoğunlaştığı bölgeleri açıklayan Özdaş, başta İzmir olmak üzere orta ve kuzey Ege bölgelerinde de Osmanlı dönemine ait çok sayıda gemi tespit ettiklerini söyledi.

EN DERİN SU ALTI ÇALIŞMASINI GERÇEKLEŞTİRDİK

Çalışmalara su derinliği yüksek sularda devam ettiklerini anlatan Özdaş, konuşmalarına şöyle devam etti; ‘70-80 metre derinliklerdeki batıklara yüksek teknoloji, robot teknoloji dediğimiz uzaktan kumandalı kamera sistemleriyle ulaştık. Bunlar 16. yüzyıl ve sonrası, yani Osmanlı dönemi. Bizim için içlerinde de en önemlisi Koyun Adaları Batığı. Burada bulduğumuz gemi üzerinde ilk tespitimizi 2018'de yaptık. 2019'da ise Deniz Kuvvetleri Komutanlığına bağlı Alemdar gemisi ile Türkiye'nin arkeolojik alandaki en derin su altı çalışmasını gerçekleştirdik. 16. yüzyılın öncesinde daha çok ticaret gemilerini, sonrasında ise daha çok savaş gemilerini buluyoruz.’

Özdaş, arkeolojik kazı ve araştırma çalışmalarını sürdürebilmek adına yeni nesiller yetiştirdiklerini ifade etti. Yapılan kazı ve araştırma çalışmalarında kendi ekipleri dışında temel dalış eğitimi almış öğrencilere de fırsat tanıdıklarını bildiren Özdaş, ‘Bir kuşağa bu anlamda yatırım yapıyoruz. Hocalarından aldıkları referanslarla öğrenciler, bize başvurularını gönderiyor. Bu çerçevede de onlara deniz çalışması için fırsat tanıyabiliyoruz.’ dedi.

"Su altı arkeolojisinde kendimiz açısından yeni bir zirveyi yakaladık"

Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdür Yardımcısı Yahya Coşkun, Türkiye genelinde su altı çalışmalarının devam ettiğini ve çalışmalara Kocaeli'deki Kerpe Koyu ve Yalova'nın Altınova ilçesi kıyılarındaki kazıların eklendiğini açıkladı.

10 ÇALIŞMA SOLUKSUZ DEVAM EDİYOR

Ülkede 6’sı su kazısı, 4’ü su altı araştırması olmak üzere 10 çalışmanın sürdürüldüğünü dile getiren Coşkun, ‘Geçen yıl karada ve su altında yaptığımız toplam çalışma 502 idi. Bu yıl 602'ye çıkardık. Her yıl araştırmalarımızın ve arkeolojik çalışmalarımızın sayısı artarak devam ediyor. Bu yıl su altı arkeolojisinde kendimiz açısından yeni bir zirveyi yakaladık. Önümüzdeki yıl daha da ileriye gitmeyi hedefliyoruz. Su altındaki kazı ve araştırmalarımızdan 255 eser çıkarıldı ve müzelerimizdeki yerini aldı.’ ifadelerini kullandı.

Eseri, tarihiyle, geçmişiyle alakalı olduğu için bulunduğu yerde sergilemek istediklerini anlatan Coşkun, ‘Eserleri şu an Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi'nde sergiliyoruz. Ama Sayın Bakanımızın bize gösterdiği ufuk, çizdiği vizyon Türkiye'nin tüm denizlerinin kıyısında birer su altı arkeoloji müzesi olması. Çalışmalarımızı bu yönde devam ettiriyoruz." dedi.

Türkiye'nin denizlerinde su kazıları için kendi dalgıçlarının çalışmaları yürüttüğünü dile getiren Coşkun, ‘Genel Müdürlük olarak son 3 yılda yaptığımız eğitimlerle 86 yeni arkadaşımız su altı arkeoloğu oldu. Her biri birinci, ikinci, üçüncü seviyelerde eğitimlerini tamamlıyor. Tüm denizlerimizin etrafında birer su altı arkeoloji müzesi oluşturacak kadar arkadaşlarımızı eğitiyoruz.’ İfadelerine yer verdi.

SU ALTI KÜLTÜRÜ TURİZME AÇILACAK

Coşkun konuşmasında, su altında yapılan kazı ve araştırma çalışmalarında temel amacın bilimsel bilgi üretmek olduğuna dikkat çekti. Coşkun, ‘Ama bilimsel bilgi ürettikten ve bu batıkları bulduktan sonra bunun tabii bir sonucu oluyor. O da turizm açısından getirdiği doğal bir görülme isteği. Şimdi bu çerçevede su altı ören yerleri üzerine çalışıyoruz. Su altı kültür rotaları oluşturmaya çalışıyoruz. Tamamlandığında yeni su altı kültür rotalarında turizm amaçlı dalış imkanları olacak. Ama bazı özel yerler var. Mesela İznik Gölü'nde yaptığımız çalışma kıyıya çok yakın, su da oldukça çekilmiş durumda, İznik Gölü'nde hocamızın teziyle belki de Birinci Konsil'in toplandığı bazilikayı kazıyoruz. Burada bazı yerlerde yaklaşık 1 metre kadar derinlik gözüküyor, o nedenle dalarak değil de etrafından yüzer bir iskeleyle dolaşıma açmayı planlıyoruz. Yakın zamanda bunu da tamamlayacağız.’ dedi.

KÜLTÜREL VARLIKLAR KORUNUYOR

Ülkemizde bulunan su altı kültürlerinin korunması için önlemler alındığını vurgulayan Coşkun, dalışın yasak olduğu bölgelere sınır çizmesiyle birlikte Deniz Kuvvetleri ve Sahil Güvenlik komutanlıkları, üniversiteler, müze çalışanları ve bazı yerlerde de balıkçılara kadar geniş bir yelpazeyle koruma ağı oluşturduklarını dile getirdi.

Haber365
bilgi@haber365.com.tr