16.10.2020-15:28 (Son Güncelleme:17.10.2020-09:34)

Dünya Savaşı Kapıda

2020 Yılında Küresel Salgın dünyayı kasıp kavurdu. Bölgesel çatışmalar, artan savaş fraksiyonları Dünya savaşına doğru bir denkleme girildi...

Haber365 Özel Dosya / Ekonomi Servisi & Dünya Servisi

Salgın hastalıklar, insan sağlığıyla ilgili kısa vadeli sonuçlarının ötesinde orta ve uzun vadede önemli sosyal, ekonomik ve politik krizlere de kaynaklık ediyor.

Koronavirüs salgını örneği gerek salgının ortaya çıkardığı krizlerin yönetimlerin ve devlet kapasitesinin, ayrıca kamu politikası yapım sürecinin ne kadar etkili ve önemli olduğunu net bir şekilde göstermiştir.

Küresel koronavirüs salgınıyla mücadelede devletlerin başarı ya da başarısızlıkları farklı anlamlarda tartışılmaktadır. Demokratik ya da otoriter olmalarına göre hangi tip rejimlerin salgınla mücadelede daha etkin olduğu karşılaştırmaları yapılıyor.

Ülkeleri yöneten lider tipleri, siyasal ve toplumsal kültürler, devletlerin üniter ya da federal yapıları gibi farklı değişkenler üzerinden incelenmektedir.

Orta ve uzun vadeli kamu politikası,ekonomi, dış politika ve uluslararası ilişkiler konularının belirsizlik sürecinde negatif bir eğilimde olduğunu bu zamanda görmekteyiz.

EKONOMİK GEL-GİTLER

Pandemi öncesi dünyanın geliri (GSYH) 87 trilyon dolar ve borcu 265 trilyon dolardı.


Bu tıpkı, sokakta, 3 bin lira gelirli, 10 bin lira borçlu, cebindeki üç kredi kartı ile, borcunu borçla çeviren vatandaşın durumu gibiydi.

Bankalar, bu durumdaki vatandaşı müflis (iflas etmiş) kabul ederken, küresel ekonominin durumu da bundan farklı değildi.
Depremde, fay hattında biriken enerji bir noktadan sonra fayı kırarak, deprem olarak açığa çıkar, ekonomideki gerilim de kendini bir dünya savaşı ya da küresel bir salgın olarak ortaya koyacak seviyeye geldi.

BİRİKEN ENERJİ HALEN AÇIĞA ÇIKMADI!

2019 yılının aralık ayında Çin'in duyurduğu, Kovid-19, Mart 2020'de küresel salgın ilan edildiyse de, ölüm vakalarının düşük kalması nedeniyle, ekonomide biriken enerji açığa çıkamadı.


Yani, bu kez, pandemiyle birlikte bir dünya savaşının koşulları sağlanmıştı. Değişen konjonktürde, 1. Dünya Savaşının konumlanması gerçekleşmeye başladı.

Rusya'ya enerji bağımlılığı nedeniyle, Almanya Azerbaycan üzerinden, Türkiye ile gelecek TANAP Projesine gözünü dikti.

Mülteci konusunda, AB'nin bağımsız ordusu ve stratejik konumuyla Türkiye'yi keşfeden Almanya, Türkiye ile derinleşmeyi seçerken, bir yandan da Fransa'yı oyunun dışında bırakacak şekilde oyunu kurgulamaya başladı.

EVRENSEL VATANDAŞLIK GELİRİ YA DA DÜNYA SAVAŞI

Dünya Savaşı ile Evrensel Vatandaşlık Geliri (EVG) arasında tercihin ne olacağını zaman gösterecek. Bununla birlikte, Türkiye, dünyanın en önemli silahlı güçlerinden biri olduğunu da ortaya koymuş durumda.

KÜRESEL GÜÇLER TAHMİN EDİLENDEN DAHA KIRILGAN

Küresel sistemin düşündüğümüzden daha kırılgan ve krizleri yönetme konusunda başarısız olduğu ortaya salgın sürecinde ortaya çıktı. Bu durumun temel nedeni, varlığını sürdüren eski kurumsal ve örgütsel yapıların yeni sorunlara adapte olma konusundaki başarısızlıklarıdır.

İşin daha da vahimi, Soğuk Savaş döneminden farklı olarak, işbirliği konusunda artık hiç kimse, ne diğer devletlere ne de uluslararası kuruluşlara güvenmiyor.

Özellikle Küresel güç olarak kendini tabir eden ABD, Çin, Rusya gibi ülkelerin bir belirsizlik ortamında olduğu gözlenmektedir.

Fakat günümüzde hegemonyaya ve mevcut uluslararası sisteme karşı çıkma ve değiştirme amacıyla kurulmuş binlerce hükümetler arası ve hükümetler dışında bölgesel veya küresel uluslararası örgüt sistemdeki işleyişi değiştirmek amacıyla faaliyetlerde bulunmaya pandemi sürecinde kesintisiz devam edilmiştir.

KÜRESELLEŞMENİN REÇETESİ: BELİRSİZLİK, HIZ, RİSK VE TÜRBÜLANS

Belirsizlik, hız, risk, türbülans. Bu dört kavram, son yirmi yıldır, küreselleşme üzerine yapılan çalışmaları ve tartışmaları şekillendirmişti.

Durağan döneme geçilmesi sistemin, bir anda durması ve ilişkilerin en aza indirilmesi sorunları peşi sıra getirmiştir.

Koronavirüs salgınıyla amansızca mücadele eden ülkeler için geçerli olan tek bir çözüm seçeneği bulunmamaktadır.

Bu durumun üç temel sebebi vardır. İlk olarak ülkelerin içinde bulunduğu uluslararası, siyasi, idari, ekonomik ve coğrafi şartlar hangi çözümü ne şekilde uygulayabileceklerine yönelik çok önemli sınırlamalar getirmektedir.

Kendisine süper güç ifadesini takınan ülkelerin hangi ve nasıl pozisyonda olduğunu görüyoruz. Özellikle ABD ve Avrupa ülkleri bu sorunlu süreçte sınıfta kaldı.

ABD'de yetersiz sağlık ekipmanları eksikliği,personelin yetersiz kalışı oluşan sanclılı süreçleri daha net bir şekilde,gün yüzüne çıkarttı.

ABD’nin sağlık sistemi konusundaki kapasite eksikliğinden Avrupa ülkelerinin mevcut durumuna kadar birçok gösterge, devlet kapasitesi meselesinin üçüncü dünyaya has bir konu olmadığını net bir şekilde ortaya koydu.

Avrupa'nın iyileştir ve taburcu et politikası ciddi anlamda çaresiz bir devlet politikası gütmesi,küresel anlamda ki eşitsizlikleri ve kendi sorunlarını başka devletlerde araması çözüm sunmamıştır.

Bir yılda 4.5 milyar kişinin uçak kullandığı, 1.7 milyar kişinin farklı araçlarla turizm alanında hareket ettiği, teknolojik gelişmelerle hızlanmış küreselleşen dünyanın ritminin yavaşlatılması gerekliliği noktasında ikazlar yapılıyordu.

Dani Rodrik, 2008 krizinden sonra, küreselleşmenin hızının azaltılmasını, diğer bir deyişle yavaşlatılmasını öneriyordu.

Korona pandemisi bu yavaşlatmayı ortaya çıkardı. Uçaktan arabaya mobilite durma noktasına geldi. Hayatın ritmi çok yavaşladı.

Bu yoğun süreçte dünyanın durağan bir hal alması gerekiyordu. Bu süreç, ekonomik kriz riskini arttırırken, beklenmeyen olumlu sonuçları da beraberinde getiriyor.

SİSTEMİN TÜRKİYE'YE BAKIŞ AÇISI

Türkiye son 18 yılda ciddi şekilde devlet kapasitesini ve kamusal alandaki çözümü artırdığı için, kriz sürecinde devlet yurtlarından şehir hastanelerine kadar çoğu imkanını hızlı bir şekilde organize edebildi.

Ankara’nın Kovid-19’la ülke içindeki başarılı mücadelesinin yanı sıra yaklaşık 60 ülkeye yardım gönderebilmesinin temel sebebi de hızla reaksiyona geçip hareket kabiliyetini arttırmasıydı.

Toplumlar liderlerinden daha çok bilime ve kurumlara güvendi. Türkiye’de de bugüne kadar, Sağlık Bakanlığı ve bilim insanlarına güven tüm hız mekanizmasıyla sağlık alanında güven tazeledi.

Koronavirüs liderlerden kurumlara, güçten bilime, güç yoğunlaşmasından dayanışma ve işbirliğine geçiş sürecini başlatmış olması ihtimali de yükseldi.

Türkiye sağlık altyapısı güçlü olduğu için koronavirüs sürecini, hem ilk dönemde hem de bu güne kadar en iyi yöneten ülkelerden biridir. Fakat şu an için dikkat edilmesi gereken en önemli hassas nokta, sağlık çalışanlarının korunması olarak ele alınabilir.

Aceleci olmayıp olayları iyi okuyabilirsek, bu tür olumsuz süreçler bizlere önemli katkılar sağlayabilir.

Haber365
bilgi@haber365.com.tr