Davut Güloğlu, Köy Hayatı Hakkında Konuştu
Davut güloğlu, tatil için memleketi rize'ye gitti. istanbul'un yoğun kalabalığından kaçan davutoğlu, samimi açıklamalarda bulundu.
Davut güloğlu, tatil için memleketi rize'ye gitti.
İstanbul'un yoğun kalabalığından kaçan davutoğlu, samimi açıklamalarda bulundu.
Ünlü sanatçı, köyde huzur bulduğunu belirterek şunları söyledi:
"köy yaşantısına doyamıyorum. çok güzel bir yer bizim buralar. her şey çok samimi, sahteliklerden uzak. o yüzden köyde çok mutluyum. köyümü çok seviyorum. her şey doğal organik. tavuklarım yemle beslenmiyor. bahçede kendileri imkanlarıyla besleniyorlar.
Dolayısıyla onların yaptığı yumurtada çok doğal oluyor. yiyeceğim meyve sebzeyi kendim bahçeden topluyorum. tereyağımı amcamın eşi yapıp veriyor. balım anzer yaylası'ndan geliyor. zenginliğe bakar mısınız. bundan güzel bir hayat olabilir mi istanbul'un yoğun temposundan kaçıp köyümde huzur buluyorum"
Tatillerini köyünde geçirmeyi tercih ettiğini söyleyen sanatçı, şu ifadeleri kullandı:
"nefes aldığım yer burası. eşim dostum arkadaşlarım burada yaşıyor. doğa cenneti gibi bir yer rize. ben kendimi çok şanslı diye nitelendiriyorum. dünyanın birçok ülkesine konser için gittim. gitmediğim pek az yer vardır ama ülkem gibi rize'm gibi altın değerde bir yer görmedim.
Biz altın değerde bir ülkeyiz. şehirlerimizde öyle fakat rize biraz daha farklı benim için. rize; yeşil tonların bol olduğu, yağmurun dinmediği, hiçbir yerde bulamayacağınız doğası içinde barındırdığı bir yerdir. bu yüzden rize'yi mutlaka herkes ziyaret edip görmelidir"
Büyük şehirlerde yaşayan çocuklar için üzüldüğünü vurgulayan davutoğlu, şöyle konuştu:
"rize'yi anlatmakla bitiremem. ben bu toprakları çok seviyorum. ben köyümdeki çayırlarda, bayırlarda, ağaçlarda, derelerde büyüdüm. ağaçların ne zaman meyve vereceğine kadar bilirdim. ama şimdiki çocuklar maalesef bu şekilde yaşamıyor. tarlalardan aldığımız mısırları tenekelerde pişirirdik.
Bizim çocukluğumuz dolu dolu geçti. şimdi büyük şehirlerde büyüyen çocuklara acıyorum. hep bir ekrana bakarak büyüyorlar. iletişimin içinde ama çevreleri, anne, babalarıyla iletişimden uzak yaşıyorlar. bizim nesil o zaman çok şanslıydı. belki ülkemiz o zaman çok gelişmemişti ama bir doğallık vardı, samimiyet vardı, enerjimiz vardı. her şey daha organikti insanlar bile. o yüzden o günleri yaşadığım için bugün tekrar köyümü burada olmadığım her dakika özlüyorum"