Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Kuran yakma tepkisi: Tahrik ve tehdit siyasetine boyun eğmeyeceğiz
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsveç’te polis korumasında Kuran-ı Kerim yakılmasına ilişkin olarak, "Türkiye olarak, tahrik siyasetine de tehdit siyasetine de kesinlikle boyun eğmeyeceğimizin bilinmesini istiyorum." dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti İstanbul Teşkilatının bayramlaşma programına canlı bağlantı ile katıldı.
Teşkilata seslenen Erdoğan, Müslümanlar olarak Kurban Bayramı'nı idrak etmenini sevincini yaşadıklarını belirtti.
AA’da yer alan habere göre; Erdoğan, şu anda dünyanın dört bir köşesindeki 2 milyar Müslümanın kalbinin aynı manevi iklimde huzur ve sükun bulduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
"Ancak İslam ve insanlık düşmanları, polis korumasında gerçekleştirdikleri provokasyonlarla bu iklime gölge düşürmeye çalışıyor. Bayramın ilk günü mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim'e yönelik İsveç'te yapılan alçak saldırı bunlardan biridir. Bu cürmü işleyenler kadar 'fikir özgürlüğü' kılıfı altında buna izin verenler, bu alçaklığa göz yumanlar da emellerine ulaşamayacaktır. Türkiye olarak, tahrik siyasetine de tehdit siyasetine de kesinlikle boyun eğmeyeceğimizin bilinmesini istiyorum. Terör örgütleriyle ve İslam düşmanlarıyla kararlı mücadele edilinceye kadar tepkimizi en güçlü şekilde ortaya koyacağız. Müslümanların kutsallarına hakaret etmenin düşünce hürriyeti olmadığını, Batılı kibir abidelerine eninde sonunda öğreteceğiz."
"Bayram, aşımızı, ekmeğimizi, soframızı kardeşlerimizle paylaşmaktır"
Dili, rengi, kültürü farklı milyarlarca insanın yüreğini birleştiren Kurban Bayramı'nın yardımlaşmanın, paylaşmanın ve dayanışmanın timsali olduğunu kaydeden Erdoğan, "Bayram, aşımızı, ekmeğimizi, soframızı kardeşlerimizle paylaşmaktır. Bayram komşumuzu, akrabamızı ve yardıma muhtaç olanı gözetmektir. Bayram, birliğimizi, beraberliğimizi ve muhabbetimizi kuvvetlendirmektir." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, her bayramda 7'den 77'ye milletin tamamının bir kardeşlik seferberliğine çıktığını görmekten memnuniyet duyduklarını vurgulayarak, dargınlıkların bir tarafa bırakıldığı, küslerin barıştırıldığı, küçüklerin sevindirildiği, büyüklerin gönüllerinin alındığı, gariplerin elinden tutulduğu, yetim ve öksüzlerin gözyaşlarının silindiği, kimsesizlerin kapısının çalındığı bu bayram günlerinde 85 milyon olarak hep beraber millet varlığını daha da güçlendirdiklerini söyledi.
"Kardeşlerimize yalnız olmadıklarını hissettirmeliyiz"
Özellikle rekabet seviyesi oldukça yüksek seçimler sonrasında Kurban Bayramı'nın halkın farklı kesimleri arasında samimi bir kucaklaşmaya vesile olmasını dileyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bayramları ruhuna, özüne ve manasına uygun olarak en güzel şekilde ihya etmeye çalışan İstanbul Teşkilatımızı ayrıca kutluyorum. Bencilliğin tüm dünyada bir veba gibi yayıldığı ve özendirildiği günümüzde bayramlar, temsil ettiği değerlerle bize asıl varoluş gayemizi hatırlatıyor. Bayramlar vesilesi ile bir kez daha geride bırakacağımız en büyük mirasın mal, mülk değil, ülkeye, millete, ümmete ve tüm insanlığa kazandırdığınız eserler olduğunun şuuruna varıyoruz."
Deprem felaketiyle sarsılan ülkemiz için bu hasletler çok daha önemlidir. Bayram günleri özellikle depremzedelerimizle dayanışmamızı göstermek, yaralarımızı sarmak için eşsiz fırsatlardır. Hep beraber bu fırsatı değerlendirmemiz gerektiğine inanıyorum. Sevdiklerini kaybetmenin acısıyla yürekleri yanan kardeşlerimize yalnız olmadıklarını özellikle bugünlerde daha fazla hissettirmeliyiz."
Erdoğan, bu anlayışla devletin ilgili kurumlarının yanı sıra belediyeler ve sivil toplum kuruluşlarıyla depremzedelerin yanında olduklarını vurgulayarak, "Bir sonraki bayramı afetzede kardeşlerimizin yeni yuvalarının sıcaklığında geçirmesi için gece gündüz demeden çalışıyoruz. Toplam 650 bin deprem konutundan 319 bininin inşasını ilk bir sene içinde bitirerek inşallah bu hedefimizi gerçekleştireceğiz."
"Seçimlerin geride bırakılması sonrasında hemen kolları sıvadık"
Kendilerinden desteğini esirgemeyen deprem bölgesiyle birlikte diğer illeri de kalkındırmanın gayretinde olduklarını söyleyen Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinin geride bırakılması sonrasında hemen kolları sıvadık. Kendi alanında yetkin isimlerden oluşan güçlü bir kabine kurduk. Meclisteki ve genel merkezimizdeki görevlendirmeleri neticelendirdik. Birer hafta ara ile üst üste yaptığımız iki kabine toplantımızda önümüzdeki dönemde atacağımız adımları belirledik. Birileri parti içi koltuk kavgasından haftalardır başlarını kaldıramazken, biz meydanlarda milletimize verdiğimiz sözleri yerine getirmeye başladık.
Çiftçilerimizden asgari ücretle çalışanlara, toplumumuzun farklı kesimlerine yönelik müjdelerimizi açıkladık. Emeklilerimizin maaş ve ikramiye ödemelerini bayram öncesinde yaparak hayır dualarını aldık. Konut kiralarında üst sınır uygulamasını bu sene de devam ettiriyoruz. Memur maaşlarıyla ilgili düzenlemeyi bayram sonrası hızlıca Meclisimizin takdirine sunacağız. Böylece seçimlerde milletimize verdiğimiz bir sözü daha gerçekleştirmiş olmanın bahtiyarlığını yaşayacağız."
Erdoğan, milletin 14 Mayıs ve 28 Mayıs'taki seçimlerde AK Parti ve Cumhur İttifakı'na olan güvenini gösterdiğini belirterek, "Kendisinin ve evlatlarının geleceğini bizde gördüğünü bir kez daha açık ve net olarak ifade etmiştir. Bu vesileyle seçim maratonundaki gayretleriniz dolayısıyla her birinizi, tüm İstanbul Teşkilatımızı, 81 vilayetimizin tamamındaki yol ve dava arkadaşlarımızı tekrar tebrik ediyorum." ifadelerini kullandı.
"Türkiye Yüzyılı'nı inşa etme görevi bizlerin omuzlarındadır"
Muhalefet cephesinde seçimlerden bu yana yaşananların, çaplarını ve ufuklarını bir kez daha ortaya koyduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bunların ülkeyi yönetebilecek kadrolarının da kapasitelerinin de olmadığı anlaşılmıştır. Bunların tek gündem maddelerinin koltuklarını korumak, siyasi ömürlerini biraz daha uzatmak olduğu görülmüştür. Ülkemiz adına işin daha üzücü yanı, muhalefet cenahında hatalardan ders çıkarma gibi bir niyetin olmayışıdır. Seçim yenilgisinin faturası depremzedelerimiz ve köylülerimiz başta olmak üzere halen seçmene kesiliyor. Ülke ve millet düşmanlarıyla araya mesafe koyma noktasında hiçbir irade sergilenmiyor. Bölücü örgüt elebaşını öven provokatörlere sahip çıkılmasından, yalan ve iftira siyasetinde ısrar edilmesine kadar aynı alışkanlıklar devam ettiriliyor. Muhalefetin uğraştığı konulara baktığımızda sorumluluğumuzun ne kadar büyük olduğunun farkına varıyoruz. Yani bu ülkede ne yapılacaksa yine bizler yapacağız. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak yine bizler gerçekleştireceğiz. Türkiye Yüzyılı'nı inşa etme görevi bizlerin omuzlarındadır."
Erdoğan, Türkiye'yi asırlık hayalleriyle buluşturma mesuliyetinin kendi sırtlarında olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Hangi siyasi partiye oy verirse versin, 85 milyon umudunu bize bağlamıştır. Enflasyondan vatandaşın lokmasına el uzatan açgözlülere kadar, nerede bir sorun varsa çözümün adresi biziz. 40 yıldır milletin kanını emen terör belasını bitirecek iradenin sahibi biziz. 85 milyonun kardeşliğinin, birlik ve beraberliğinin teminatı biziz. Güçlü millet, güçlü Türkiye vizyonunun lokomotifi biziz. Ekonomiden savunma sanayiine, turizmden eğitime, sağlığa, tarıma kadar her alanda ülkemizi şahlandıracak kadro, vizyon ve azim bizdedir. Her bir dava arkadaşımın meseleye bu zaviyeden bakmasını istiyorum."
"Hiçbirimizin milletimizin umutlarını boşa çıkarma lüksü yoktur." diyerek AK Parti teşkilatına seslenen Erdoğan şöyle devam etti:
"Hiçbirimizin zafer sarhoşluğuna kapılma gibi hakkı asla ve asla yoktur. Kibir, böbürlenme, şımarma, tepeden bakma bizim partimizde kendisine yer bulamaz, bulmamalıdır. 21 yılda elde ettiğimiz 17'nci zafer sonrasında bize yakışan tevazudur, samimiyettir, tebessümdür, anlayıştır, hoşgörüdür. Bize yakışan, milletimizle aramızdaki gönül köprülerini güçlendirmektir."
"İstanbul'da kalbi fethedilmedik hiç kimseyi bırakmayacağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 21 yıllık tecrübeyi ilk günkü heyecanla birleştirerek Türkiye'ye ve Türk milletine hizmet yolculuklarına devam edeceklerini belirterek, "Bize doğru bir adım atana biz koşarak gideceğiz. İstanbul'da kapısı çalınmadık, ulaşılmadık, kalbi fethedilmedik hiç kimseyi bırakmayacağız. Unutmayın, ilçelerde 24 belediyeden 19 belediyeye düştük. Bunun hesabını iyi yapmamız lazım. Neden, niçin, nasıl bu noktaya geldik. Öyleyse süratle buradaki eksikleri gidermemiz, her vatandaşımızı Türkiye Yüzyılı hedeflerine ısındıracak, inandıracak adımları atmamız lazım." şeklinde konuştu.
Türkiye'nin aydınlık geleceği için hep birlikte daha çok çalışacaklarını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"31 Mart 2024 tarihinde yapılacak mahalli idareler seçimlerine sizden bu anlayışla şimdiden çok sıkı bir şekilde hazırlanmanızı bekliyorum. Bilhassa İstanbul'u son 4 yıldır esir alan algı belediyeciliğinin bu güzel şehrimize verdiği zararları gördükçe hepimizin içi kan ağlıyor. İzmir'den Antalya'ya, Adana'dan Mersin'e, Ankara'ya muhalefetin yönettiği diğer il ve ilçelerimiz de aynı zihniyetin elinde maalesef kan kaybediyor. Elbette bizler gibi vatandaşlarımız da bu kötü gidişatı görmekte, hesabı sandıkta sorulmak üzere derin hafızasına kaydetmektedir."
"1994 ruhunu dirilteceğiz"
31 Mart 2024'teki yerel seçimlere işaret eden Erdoğan, bu seçimin, 1994 seçimleri gibi belediyecilikte yeni bir milat olacağını belirterek, "1994 ruhunu tekrar dirilterek şehirlerimizin üzerine karabasan misali çöken fetret devrine hep birlikte son vereceğiz. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, başta olmak üzere hizmetsizlik girdabında sürüklenen tüm şehirlerimizi gerçek belediyecilikle tanıştıracağız. Bunu da inşallah yine beraber, omuz omuza vererek başaracağız. AK Parti İstanbul Teşkilatındaki dava arkadaşlarıma güveniyorum. Rabb'im yolumuzu, bahtımızı açık etsin." diye konuştu.