Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'nun Vergi Sözlerine Sert Yanıt!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti'nin TBMM'deki grup toplantısında Kılıçdaroğlu'nun vergi sözlerine, "Uyuşturucu kaçakçılarından, organ mafyalarından vergi alalım diyor. Uyuşturucu satabilirsiniz demektir, organ mafyası olabilirsiniz demektir. Yahu sen ne yapıyorsun. '' yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamasından öne çıkan ifadeler:
''Geçtiğimiz hafta kabul edilen 2021 bütçesinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Bütçe görüşmeleri Meclis'in temel görevleri arasında ilk sıralarda yer alır. Meclis'te kabul edilmesiyle birlikte artık bütçe iktidarı ve muhalefetiyle tüm Meclis'in tüm ülkenin bütçesi haline gelmiştir. Bütçemize katkı sunan istisnasız tüm milletvekillerine teşekkür ediyorum. Bu bütçe 83 milyon vatandaşımıza hizmet edecek bir belgedir. Elbette her bütçe önemlidir. Fakat bu yıl koronavirüs salgınının etkisini sürdürdüğü bir dönemde 2021 bütçesi ayrı bir ehemmiyete sahiptir. Amacımız bir yandan salgının olumsuz etkilerini azaltmak diğer yandan da ülkemizi hedeflerine adım adım yaklaştırmaktır. Bütçe üzerindeki tartışmaların daha yoğun ve kapsamlı olması gayet tabiidir.
Bu bütçe görüşmelerinde saygıya layık pek çok değerlendirmeler ortaya konulmuştur. Fikri olan fikrini söyler fikri olmayan ise hakaretle, yalanla kendini göstermeye çalışır. Bütçe görüşmelerinde bunların da olduğunu üzüntüyle gördük.
Şahsımıza, grubumuza, hükümetimize ahlak ve nezaket sınırlarını aşarak saldıranların yaptıkları içlerindeki nefreti dışa yansıtmaktan ibarettir. Bunun takdirini tüm milletimize bırakıyoruz.
''BU ZİHNİYETLE HİÇBİR YERE VARAMAYIZ''
Bizim üzüldüğümüz husus ülkemizde vizyoner politika ortaya koyan program ve proje üreten halkın kafasını karıştırmaya çalışan değil üreten muhalefetin eksikliğidir. Bu zihniyetle hiçbir yere varamayız. Bizimle vizyonda, programda, projede yarışamayanların işi kendi aralarında hakaret, yalan yarışına çevirmeleri ülkemiz adına bir kayıptır. Üstelik bu yanaları milletin gözünün içine baka baka kendilerinden emin şekilde söylüyorlar. Bir doğrunun yanına 9 yalan katarak çizdikleri resme herkesin inanmasını bekliyorlar. Herkese hakaret etmekten de çekinmiyorlar. Kendilerini hala tek parti devrinde sanıyorlar.
Sanıyorum bu zatlara Türkiye'nin 70 yıldır demokrasi ile yönetildiğini sık sık hatırlatmak gerekiyor. Demokraside asıl olan sağa sola tehditler yağdırmak değil ülkeye hizmet etmek olduğunu da bu hatırlatmanın üzerine eklemeliyiz. Proje üretmek yerine başkalarının projelerine payandalık etmek, kendi hayalini kurmak yerine başkalarının hayalinde figüran olmak bizim asla itibar etmek veya takdir edeceğimiz bir siyaset tarzı değildir.
''İDDİALI MUHALEFET GÖRMEK İSTİYORUZ''
Hepsini bir kenara bıraktık, hiç değilse dayanışma, yardımlaşma, paylaşma ruhumuza saygı gösterseler ona da razıyız. Allah rızası için iş yapmak, milletin gönlünü kazanmak nedir bunları bilmeyenler salgın döneminde yapılanları lekelemek için çaba içerisindeler. Biz 2023 hedeflerimizin karşısına çok daha iddialı hedeflere çıkan bir muhalefet görmek istiyoruz.
Kendi partilerinin içini bir ur gibi sardığı anlaşılan taciz, tecavüz, hırsızlık vakalarına karşı erdemli bir duruş sergilemek yerine, yalan ve iftira çıtasını yükselterek gündem saptırmaya çalışanlar beyhude yere çırpınıyorlar. Gün geçmiyor ki taciz, tecavüz, hırsızlık olayı duymayalım. Sonra utanmadan çıkıyor, bizim başkanlarımız şöyle başarılıdır, temizdir. Adliye adliye dolaşıyorlar şu an neresi temiz? Milletimiz daha muhalefetteyken böylesine derin ahlaki zaafiyet içine düşenlerin iktidara gelirse neler yapabileceğini geçmişteki örneklerinden biliyor.
''BU NE SAPKINLIKTIR!''
Bu zihniyetin geçmişteki faşizan uygulamalarını da tüm çarpıklıklarını da usanmadan yüzlerine vurmaya devam edeceğiz. CHP'nin, eğer azıcık ar, haya duygusu varsa, tüm bu taciz, tecavüz, hırsızlık iddialarından temizlenmeden milletin karşısına çıkmaması lazımdır. Taciz, tecavüz, hırsızlık rezilliklerinin hesabını vermekten kurtulamayacaklar. Dün ne diyor; 'Uyuşturucu kaçakçılarına, organ mafyasına vergi'. Bu ne demek biliyor musunuz; 'Uyuşturucu satıcılığı yapabilirisiniz, organ mafyası olarak örgütler kurabilirsiniz'. Ya sen ne yapıyorsun, farkında mısın? Bu ne sapkınlıktır. İstikametini tamamen şaşırmış. CHP'nin kafasında, 1940'ların faşist uygulamalarına geri dönüş gibi bir hesap varsa, peşinen bunun yanlış olduğunu söylüyoruz.
Biz, hayatımız boyunca kimsenin kökeniyle, inancıyla, meşrebiyle, kültürüyle, hayat biçimiyle uğraşmadık, uğraşmayız. Ancak kimsenin de inancımıza, meşrebimize, kültürümüze el ve dil uzatmasına müsaade etmeyiz. Eyüp Sultan Camii'nde seçim öncesi Yasin-i Şerif'ten aslına uygun olarak okumak sana bir şey getirmez. Onu da Türkçe okusaydın madem. Her şey istismar ve gereken dersi gereken hesabı sormak suretiyle bunlar olacak. Bu ülkenin bir din işleri yüksek kurulu var oraya sorun. Dert başka, dert bu ülkenin değerleri ile oynamak. Milletin böyle bir talebi yokken, ideolojik, turistik, ticari hesaplarla dini sembollerimize sataşılmasını art niyetli buluyoruz. Korkarız bu işin sonu bir tarihçi yazarımızın da belirttiği gibi istiklal mahkemelerini yeniden kurma teşebbüsüne kadar varır.
Ülkemizi geriye değil ileriye doğru götürecek her hizmetin başımızın üzerinde yeri vardır. Ama milletimizin değerlerine, tarihine, kültürüne yönelik terbiyesizliği, saldırıyı da hoş göremeyiz.
Ülkemize yurt dışı ve yurt içinden kaynak kazandırmak için zaman zaman başvurduğumuz Varlık Barışı uygulamasını uyuşturucu, fuhuş, organ ticareti ile irtibatlandıracak kadar alçaldı ve düştü. Bunun adı o zatın kendi meşrebinde dahi düşkünlüktür. Bu kendi ülkesine ve halkına husumeti, siyasetin merkezine oturtan zihniyeti ona sufle verenlerle birlikte tarihe gömmek boynumuzun borcudur.
Ülkeye ve millete hizmetin adını ancak bizim gibi bunu 18 yıldır kesintisiz yaşayanlar bilir. AK Parti olarak kurulduğumuz günden beri girdiğimiz 15 genel ve mahalli seçimin tamamından milletimizin gönlünü kazanmayı başararak birinci çıktık. Tarihleri faşizmle dolu olanların bu hazdan habersiz şekilde siyasetten silinip gidecek olmaları ne acı.
Kimsenin toprağında gözümüz yok, ülkemize yönelik tehditlere karşı onurlu bir duruş sergiliyoruz.
Kimseye karşı önyargımız husumetimiz bulunmuyor. Bize bir adım gelene hep koşarak gittik. Bugün de aynı iyimserliği muhafaza ediyoruz. Uzattığımız eli tutan tüm dostlarımızla birlikte bölgemizdeki gerilimleri azaltmayı sürdüreceğiz.
Yeni yılda ABD ve Avrupa ile olan münasebetlerimizde yeni bir sayfa açmayı arzu ediyoruz. Çok yönlü siyasi, ekonomik ve askeri işbirliklerimizi ABD ile köklü bağlantılarımızın alternatifi olarak görmüyoruz. AB'nin de Türkiye'yi kendinden uzaklaştıran stratejik körlükten biran önce kurtulmasını ümit ediyoruz.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Selahattin Demirtaş ile ilgili kararına da değinmek istiyorum. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bizim mahkemelerimizin yerine geçecek şekilde karar veremez. Sadece burada verilen kararlar mahkemelerimizce değerlendirilir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu kararı iç hukuk yolları tüketilmeden istisnai bir uygulama yapmıştır. İstisnasını bir kenara bıraksak bile, Selahaddin Demirtaş’la ilgili hüküm, aynı mahkemenin mesela İspanya’daki Batasuna Partisi kararındaki gerekçelerle açıkça çelişmektedir. Bu adımlar siyasidir bunun da gerekçesini biliyoruz. AİHM'in kararı çifte standarttır, hatta iki yüzlülüktür.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye nezninde saygı görmek istiyorsa dönüp kendini sorgulamalıdır. PKK ile içli dışlı olan siyasetçi maskeli bir kişi olduğunu hatırlatmak isterim. AİHM böyle bir teröristi savunmanın arkasında olduğunu bilmelidir. Bu şahıs siyasi görevleri sebebiyle değil terörle arasına mesafe koyamadığı onlarca kişinin ölümüne yol açtığı için milletimizin gözünde suçludur. Kürt kardeşlerimizi sokağa döken ve ölümüne neden olan odur. Ey AİHM sen anlamasan da biz anlatmaya devam edeceğiz. Aynı mahkemenin FETÖ davaları için de takınacağı tavır şimdiden belli olmaya başladı. Bu mahkemenin FETÖ ile ilgili olarak aynı yaklaşımı sergilememesini temenni ediyoruz. Bunca çifte standarda tahammül etmek zorunda olmadığımızın da bilinmesini isterim.''