Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan çarpıcı mesajlar: "Dünya kaosun pençesinde!"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda Albaraka İslami Finans Zirvesi'nde yaptığı önemli açıklamalarla dünyaya mesaj verdi. Erdoğan'ın konuşması, uluslararası sistemdeki dengesizliği ve gelir adaletsizliğini vurgulayarak, küresel düzenin yeniden şekillendirilmesi gerektiğine dair önemli bir çağrı içeriyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında dünyanın kaosun pençesine düştüğünü ifade etti. Uluslararası sistemde denge kaybının önemine dikkat çekti ve bu durumun dünya genelinde kaosun yayılmasına neden olduğunu belirtti.
Gelir adaletsizliği ve zenginlik dağılımı
Gelir adaletsizliğine de temas eden Erdoğan, dünyadaki en zengin yüzde 1'lik kesimin, küresel servetin neredeyse yarısına sahip olduğunu dile getirdi. Bu durumun, ekonomik ve sosyal dengesizliklere yol açtığını ve haksızlıkların artmasına neden olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mevcut küresel sistemin günümüz gerçekleriyle uyumlu hale getirilmesi gerektiğini belirtti. Rusya-Ukrayna savaşı ve Gazze soykırımı gibi uluslararası krizlerin, küresel düzenin acil bir şekilde yeniden ele alınmasını zorunlu kıldığını ifade etti.
Bu durumun artık kaçınılmaz olduğunu vurgulayan Başkan Erdoğan, şunları kaydetti:
"İki gün boyunca konuşulacak başlıklara baktığımızda kapsamlı bir hazırlık görüyoruz. İslam ekonomisinin odağında geniş bir yelpazede paneller, yol gösterici tartışmalara zemin olacaktır.
Zirve'nin ülkemiz, bölgemiz, ekonomimiz insanlık için hayırlı olmasını diliyorum. Türkiye, Albaraka Zirvelerine ilk kez evsahipliği yapıyor. Dünyanın 75 farklı ülkesinden yaklaşık 1500 den fazla katılımcıyı zirve münasebetiyle Türkiye’de misafir edeceğiz. Ülkemizde İslami finans ve katılım sektöründe ivme kazandıracağına inanıyorum. Kıymetli fikirleriyle zirveye katkı sunan tüm katılımcılara şimdiden teşekkür ediyorum.
Geçen sene hizmete açtığımız İstanbul finans merkezi bu çabalarımızın sembolü oldu. İstanbul’un İslami finans alanında büyük bir potansiyel sahip olduğunu uluslararası yatırımcılar da tastik ediyor. Global ölçekte İslam ekonomisine yönelik hizmet ve ürün pazarlarının keşfedilmesine zirvenin yardımcı olacağı kanaatindeyim.
"ULUSLARARASI DENGE KAYBOLMUŞ, KAOS DÜNYANIN HAKİM RENGİ GALİNE GELMİŞTİR"
Son yıllarda dünyamız köklü bir sürecin içinden geçiyor. Şunu çok net görebiliyoruz. Uluslararası sistemde denge kaybolmuş, istikrarsızlık ve kaos dünyanın hakim rengi haline gelişmiştir.
"DÜNYADA BÖYLE BİR MEKANİZMA YOKTUR"
İsrail’in yaklaşık 8 aydır dünyanın gözü önünde işlediği katliamlar mevcut kurumlara olan güveni sarsmıştır. BMGK başta olmak üzere dünyada nizamı sağlamakla mükellef ülkelerin çarpık yönetimi bir kez daha açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Şu an dünyada mazlumu koruyacak, zalimi durduracak, zulmün önüne geçecek bir kurumsal mekanizma yoktur. Yıllardır bize anlatılan kurumlar büyük bir zaaf çiziyor.
"BU ARTIK KAÇINILMAZ OLDU"
Türkiye olarak uzun süredir bu duruma dikkat çekmekteyiz. Küresel sistemin tüm unsurlarıyla günümüz gerçekleriyle dizayn edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Dünya 5'ten büyüktür tespitimiz sistemin değişimine acil ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Rusya-Ukrayna savaşı ve Gazze soykırımıyla birlikte bu artık kaçınılmaz olmuştur. Dünyanın devasa bir köye dönüştüğü günümüzde sınırlar ve mesafeler bizi koruyamaz.
"KİMSE KENDİNİ EMNİYYET HİSSEDEMEZ"
Afrika’da onca yeraltı kaynağına rağmen insanlar ölüyorsa, Suriye’de, Yemen’de kan akmaya devam ediyorsa Gazze’de onca insan katlediliyorsa, her yıl binlerce umut yolcusu son nefesini çöllerde veriyorsa kimse kendini emniyette hissedemez, gece başını yastığa rahat koyamaz. Güvenliğin olmadığı yerde demokrasi ve özgürlük olmaz. Küresel sistemin elitleri bu tabloyu duymazdan geliyor.
"SORUN ÜRETEN SİSTEMDEN VAZGEÇMELİYİZ"
İnsanlık olarak hem kendimizin hem evlatlarımızın müreffeh bir dünyada yaşamasını istiyorsak sorun üreten sistemden vazgeçmeliyiz. Bunun yerine daha dengeli, daha kuşatıcı bir sistem için hep beraber el ele vermeliyiz.
Hangi inanca kültüre mensup olursak olalım bunun için mücadele etmemiz gerektiğinin altını bir kez daha çizmek istiyorum.
Meydan okumalar, esasen hiçbir alternatif bırakmıyor.
"FİNANSAL SİSTEM , REEL SEKTÖRÜ SÖMÜREN BİR YAPIYA DÖNÜŞTÜRMÜŞTÜR"
Küresel finansal mimarinin gayesi asıl refah artışına fayda sağlamak olmalıdır. Finansal sistem, reel sektörü sömüren bir yapıya dönüşmüştür. Gelir ve servet adaletsizlikleriyle yapay büyümeyle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler üzerinde baskıya neden oluyor. Sistemin yapısal sorunları gün yüzüne çıktığı halde süreç geçici önlemler alındı. Finans mimarisinin oldukça kırılgan yapıda olduğunu herkes kabul ediyor.
Uluslararası Finans Enstitüsü'ne göre küresel borçluluk 315 trilyon dolar seviyesine ulaştı. Bu oranların sürdürülebilir olması bile şüpheliyken borçlanmanın daha da artması bekleniyor. Servet eşitsizliği tarihi bakımdan en yüksek seviyeye çıktı. En zengin yüzde 1'lik kesim küresel servetin neredeyse yarısına sahip. Alttaki yüzde 50'lik kesimin payı ise yüzde 1'i dahi geçmiyor. Fakirden zengine doğru artan bir servet transferi yaşanıyor. Afrika'dan Asya'ya milyarlarca insan bir avuç kişi için adeta seferber olmuş durumdadır.
Elini vicdanına koyan hiç kimsenin bu manzarayı içine sindireceğini düşünmüyorum. Kapitalist sistemin serbest piyasayı teşvik ediyor gibi görünse de tekelleşmeyi, paradan para kazanmayı ödüllendirdiğini görüyoruz. Fakiri daha da fakirleştiren bu sistemin dertlerimize derman olamayacağını hepimiz kabul etmek zorundayız.
Sosyal adaleti önceleyen, pozitif sosyal etki etmeyi amaçlayan katılım finans, tüm insanlığa hitap edecek potansiyele sahiptir. Türkiye olarak bunu tecrübe ettik. Özel finans kurumları 40 sene içerisinde sürekli değişerek bugünlere kadar geldi.
"KATILIM FİNANSI HAK ETTİĞİ YERE GETİRMEMİZ GEREKİYOR"
Bankacılık içindeki payı yüzde 9'a yaklaştı. Katılım finansın halen arzu ettiğimiz seviyenin gerisinde olduğunu itiraf etmek durumundayım. Yastık altı denilen, sistem dışı tasarruf anlayışına sahibiz. İnsanımız zor günler için gelirinin bir kısmını tasarruf eder. Bunu da altın ve maalesef dövizle yapmaktadır. Ekonomiye aktif bir katkısı olmadığını biliyoruz. Yastık altını ekonomiye sokmak için çağrıda bulunduk. Kurumlarımız toplumu ikna edici finansal ürünler geliştiremedi.
Ön yargılar hala kırılmadı. Bilgiden ziyade ön kabullerle hareket edildiğini görüyoruz. Katılım finansı hak ettiği yere getirmemiz gerekiyor. Ekseriyetle dini hassasiyetle tasarrufun değerlendirilmesi olarak görülüyor. Kısa vadede bankacılık içindeki payını yüzde 15'e çıkarmayı hedefliyoruz. İstanbul Finans Merkezi'nin açılışı ve yeni katılım finansların katılımı ile mesafe kat ettik. Katılım finansın gelişimine verdiğimiz önemi gösterdik. Finans ofisimiz tarafından hazırlanan katılım finans strateji belgesini de yayınladık.
"İSTANBUL'U KÜRESEL FİNANS VE KATILIM FİNANS MERKEZLERİNDEN BİRİ HALİNE GETİRECEĞİZ"
OVP ve Kalkınma Planı'nda önemli hedefler koyduk. Eylem maddelerimizle geniş alanda çalışıyoruz. Önümüzdeki dönemde inşallah katılım finans kanunuyla taçlandırmak arzusundayız. Son 21 yılda Türk ekonomisine başarılar yaşatmış bir hükümet olarak katılım finansı hak ettiği yerlere getireceğiz. İstanbul'u küresel finans ve katılım finans merkezlerinden biri haline getireceğiz.
"TÜRKİYE'YE GÜVENEN HİÇ KİMSE PİŞMAN OLMADI"
Türkiye'ye güvenen hiç kimse pişman olmadı. Kazandırarak kazanmayı amaçlayan hiçbir müteşebbis sonradan nedamet duymadı. Bundan sonra da kazan-kazan temeliyle iş birliklerimizi ilerleteceğiz. Tüm kurumlarımızın sizlere gereken kolaylığı ve yardımı yapmaya hazır olduğunu söylemek istiyorum."