Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT ortak yayınında ekonomik gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Milleti selamlayarak açıklamalarına başlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, üçüncü çeyrek beklentilerinin rekor seviyede olduğunu belirterek konuşmasına şu sözlerle başladı; "Yıl sonu nasıl bir büyüme ile kapatmayı hedefliyor Türkiye? Özellikle de dünyadan yine pozitif ayrışmayı başarabilecek miyiz?" soruları üzerine Erdoğan, küresel salgın döneminde her şeyden önce Türkiye'nin özellikle bu üç çeyrekte de çok farklı bir ayrışma ortaya koyduğunu ve yıl sonu itibarıyla da bu pozitif ayrışmayı devam ettireceğine inandığını söyledi. Erdoğan, "Bunu zaten sadece biz değil OECD, onlar da aynı şekilde söylüyorlar."
BİZ BU DURUMA ŞAŞIRMADIK
Yaptığı açıklamaların devamında ekonomik büyümenin devam edeceğini açıklayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konu ile ilgili şu sözlere yer verdi; "Tabii bu beklentileri de aşarak böyle bir konuma gelmiş olması da özellikle böyle aç kurtlar gibi bekleyenleri de şaşırttı. Halbuki biz şaşırmadık. Çünkü biz, gerek ikinci çeyrekte gerekse üçüncü çeyreğin sinyalini zaten ikinci çeyrekten aldık ve sonunda da inşallah bizim beklentimiz, yani biz 10'u bulacağız, ondan şüphemiz yok. Bu konuyla ilgili olarak da şu anda performansta, özellikle üzerinde durduğum, hep söylüyorum, diyorum ki faizi düşürmek suretiyle biz yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve büyüme ve bu dört tane ana başlık bize büyümeyi getirecek. Bizim tahminimiz, asgari 10 ama bu 10'un üzerine de çıkabilir ki bazı dostlarla yaptığımız özel görüşmelerde de onlar, 'yani bu 10'un üzerine de çıkabilir' düşüncesini bizlerle paylaşıyorlar. Ben de yadırgamıyorum. Hatta hatta yani bu yıl sonu itibarıyla enflasyonda da kendisini zaten gösterecek. Buna da inanıyorum. Hep söylüyorum ya faiz sebep enflasyon neticedir. Faizi şu anda düşürüyoruz ve enflasyonun da inşallah düştüğünü hep birlikte göreceğiz."
TÜRKİYE KUR SPEKÜLASYONU İLE MÜCADELE EDİYOR
Klasik ekonomik modellerde, zengini zengin yapan modelin faizcilik olduğunu belirterek, faizin zengini daha zengin, fakiri daha fakir yaptığını söyleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konu ile ilgili şu sözleri söyledi; "Kur, faiz, enflasyon sarmalına böyle sokulduk. Biz de diyoruz ki, 'biz kur, faiz, enflasyon sarmalında yaşamayacağız ve yatırımı, üretimi engellemelerine de müsaade etmeyeceğiz.' Büyümeyi istikrarsız hale getirmelerine müsaade etmeyeceğiz ve biz bu sarmaldan çıkacağız. Bu tezgahın bozulmasını istemeyenler, kur manipülasyonu ile bizi yeniden bu oyuna çekmek istiyorlar. Küresel finans çevreleri ve içerdeki iş birlikçileri bu kez bunu başaramayacaklar. Şimdi özellikle de maliyet enflasyonu denilen bir tez var. Sıkıntı bu değil mi? Yani sanayicinin, yatırımcının en önemli engeli nedir? Maliyet enflasyonudur. Çünkü maliyetler ne kadar yükselirse onun yatırımdaki gücü de o kadar azalır. Biz tam aksine istiyoruz ki yatırımda bunun gücünü artıralım. Ondan sonra da uluslararası ihracatta o yatırımcı ne yapsın? Yarışa çok daha güçlü bir şekilde girsin."
TÜRKİYE'NİN EKONOMİK VERİLERİ GÜÇLÜ
Son gelen verilere göre, Türkiye'nin ekonomik anlamda güçlü gözüktüğünün altını çizen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konu ile ilgili yaptığı açıklamalara şöyle devam etti; "Ülkemiz, artık bu kısır döngüyü kırma noktasına gelmiştir ve buradan geriye dönüş de yoktur. Biz, buradan geriye dönmeyeceğiz. Salgın sonrası dünya ekonomisinde oluşan yeni dengeler de bu süreci hızlandırmıştır. Bütün bunlardan Türkiye olarak biz büyük oranda sıyrılmış vaziyetteyiz. Türkiye'nin güçlü ekonomik dinamiklerine güvenen yabancı yatırımcılar için uzun vadeli yatırımların artık zamanıdır. Nitekim son dönemde Türkiye ekonomisinin sunduğu bu fırsatları gören önemli yabancı yatırımcıların büyük ölçekli yatırımlar için harekete geçtiğini görüyoruz. Türkiye'ye uzun vadeli yatırım yapanlar her zaman kazanmıştır. Bundan sonra da kazanacaktır."
TÜRKİYE İHRACATTA İYİ DURUMDA
Türkiye'nin 2021 yılı içinde ihracat alanında rekor üstüne rekor kırdığını ve üretim ekonomisinin yükselişe geçtiğinin altını çizen Başkan Erdoğan konuşmasını şu sözlerle sürdürdü; "Türkiye'deki sermayenin temsilcisi konumunda olan STK'nın burada kalkıp da bize cevap yetiştirmeye kalkması, bu da çok manidar. Onlara diyorum ki, 'kamu bankaları eğer kredi istiyorsanız size kredi vermeye de hazır.' Mevcut yatırımlarınızı gelin daha da güçlendirin. Sizlere krediyse kredi, vermeye de hazır. Bizim derdimiz var. Bizim derdimiz ne? Kur, faiz sarmalı değil. Tam aksine yatırım yapacak güçlü yatırımcıları biz arıyoruz. Yeter ki bize güven veren yatırımcı olsun. Bunun ismi şu olmuş bu olmuş önemli değil. Çünkü biz, yeni ekonomi modeliyle artık yüksek faiz verecek sıcak para çekme politikasını elimizin tersiyle itiyoruz. Düşük faizle yeni yatırımları, üretimi ve ihracatı destekleyeceğiz. Onun için birinci derecede kamu bankalarının yöneticilerine hep onu söylüyorum. Bak diyorum, düşük faizle siz özel sektör bankalarıyla faiz noktasında yarışa girmeyeceksiniz. Tüm aksine düşük faizle siz yatırımcımızı teşvik edeceksiniz, onların yatırım yapmasını sağlayacaksınız, ardından bir sizden bir şey bekliyoruz istihdamı artıracaksınız. İstihdamla beraber üretimi artıracaksınız, üretimle beraber uluslararası küresel sermaye ile ihracatta yarışa gireceksiniz. Şu anda ihracatta gayet iyi konumdayız. Çok çok iyi konumdayız. Şu anda 215-220 milyar dolarlara çıktık, yıl sonuna kadar bu 220'nin üzerine çıkacak. Bunlar Türkiye'nin ihracattaki rekoru."
İHRACAT RAKAMLARI İTHALATI KARŞILIYOR
Üretim ekonomisi ile birlikte ihracat rakamlarının ithalatı karşıladığını belirten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni ekonomi modeli hakkında şu sözlere değindi; "Her yiğidin yoğurt yiyişi farklı. Benim de yakın çevremde birçok insan bunları geçmişte de savunmadılar. Hatırlayın, 'biz 6 sıfırı atıyoruz' dediğimiz zaman 'Taksim Meydanı'nda anırırım' diyenler vardı. Bunlar işte bazı köşe yazarlarıydı. Hatta en yakınımda olanlardan bile. 'Şu anda işte o da siyasette kurmayacağım' dediği halde bir partide kurdu. 'Daha sonra, hayır 6 sıfırı atacağız' dedim. Ben başbakanım çünkü.
Şimdi de onlarla tabii övünüyor. İşte biz diyor '6 sıfır artık.' Ne sen attın? Başbakan olarak talimatı verdim ve 6 sıfırı attık. Ondan sonra da onunla övünmeye başladı. Benzer birçok ekonomik kararların altında benim imzam var. Sen benim bir bakanımsın. Sen karar merci değilsin ki. Buna benzer bir çok şeyler yaşadım. Şimdi bir yere geldik, artık cari açık verip bu açığı dış borçla finanse eden değil, döviz kazanıp cari fazla veren bir ekonomi olma hedefiyle hareket ediyoruz ve bu hedefe de çok yakınız. Döviz kurunda kalıcı istikrar, yüksek faizle kısa vadeli ödünç döviz çekerek değil, ihracat, turizm ve diğer hizmet gelirleriyle döviz kazanarak mümkün olabilir. Bize dayatılan yüksek faiz politikası o da yeni bir olay da değil. Yerli üretimi yok eden, üretim maliyetlerini artırarak, yapısal enflasyonu kalıcı hale getiren bir modeldir. Bu model, sıcak para her çıktığında kur artışı ile enflasyonun yeniden tetiklendiği ve yeni faiz artırımlarının gündeme getirildiği sonu olmayan bir sarmaldır. Biz şimdi bu sarmala son veriyoruz. Bugün geldiğimiz noktada ihracatımızın, bu oran önemli, ithalatımızı karşılama oranı yüzde 90'lara ulaştı. Mesele bu."
TÜRKİYE EKONOMİK TEHDİTLERE KARŞI SESSİZ KALMAYACAK
Milli Güvenlik Kurulu toplantısında alınan kararlardan bahseden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dış güçlerin ekonomik tehditlerine karşı Türkiye'nin sessiz kalmayacağını belirten Başkan Erdoğan konu ile ilgili şu sözlere değindi; "Ha bunu anlayanlar var, anlamayanlar var. Üretimi, yatırımı, istihdamı, ihracatı ve bununla birlikte gelişen politikalarla ülkemizin giderek güçlenmesi ve bağımsız politikalar izleyebilecek duruma gelmesi, elbette bazılarını rahatsız ediyor. Düşünün, yani ana muhalefetin başındaki kişi bundan ciddi manada rahatsız oluyor. Neymiş? 'Milli Güvenlik Kurulu, bu noktada bu konuların görüşüldüğü yer olamazmış.' Yani hakikaten bu kişi, daha siyaseti anlamış değil, siyaseti bilmiyor, hala aynı yerde. Yani SSK'yı batıran o zihniyet, o kafa hala aynı yerde. Ya sen zaten SSK'yı batırdın. Sen değil misin ya Sosyal Sigortalar Kurumunun hastanelerinde insanların morglarda öldüğü dönemin sorumlusu sen değil misin? Rahmetli Savaş Ay'ın programını hiç unutmuyorum, adeta bununla dalga geçiyordu, bay Kemal'le. 'Siz buranın başındasınız. Yani bunun sorumlusu siz değil misiniz filan diye?' O da topu başka yerlere atıyordu. Şu anda da aynı konumda. Hiç umurunda değil. Sorumlusu sensin. Milli Güvenlik Kurulunda bunları görüşmeyeceğiz de nerede görüşeceğiz? Milli Güvenlik Kurulu, bu işlerin en hassas noktada görüşüldüğü ve görüşüleceği yerdir. Bunu başka yere çekmenin anlamı değildir. Şunu bir defa bilmesi lazım, Türkiye, eski Türkiye değildir. Türkiye, finans piyasaları üzerinden ekonomik tehditlere pabuç bırakmaz, geçti onlar. Reel ekonomimiz bu tehditleri tamamen boşa çıkaracak güç ve kabiliyettedir. Bunun rahatlığıyla adımlar atıyoruz ve bu tehditlere karşı da rahatlıkla durabiliyoruz. Algı operasyonları ile döviz manipülasyonları ile bizi zayıflatmak ve engellemek artık mümkün değildir. Bu tehditlerin farkında olduğumuzu, tehditler karşısında gereğini yapacak güçte ve kararlılıkta olduğumuzu, Milli Güvenlik Kurulunda da teyit etmiş olduk ve daha sonra açıklamamızı buna göre yaptık."
BAŞKAN ERDOĞAN: TEK BAŞIMA KARAR ALAMIYORUM
Yapılan canlı yayının devamında şimdilerde faiz kararlarına karşı çıkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun faizler yüzde 1'e çekilsin açıklamaları gösterilirken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu durum hakkında şu ifadelere yer verdi; "Bakın, ana muhalefetin başındaki zat ne diyor? 'İndirin 1'e biz destekleriz.' diyor. Ben aksini söylemiyorum ama benim şu anda tek başıma bu tür bir kararı alma yetkim var mı? yok. Hatta kendileri ne diyor, 'Merkez Bankası bağımsız değil.' Peki, Merkez Bankası bağımsız değil de sen bağımsız olmayan Merkez Bankasından randevu talep ettiğinde Tayyip Erdoğan bunu engelledi mi? Gidip Merkez Bankasını ziyaret ettikten sonra da yaptığın açıklamalar belli. Yani işin ahlaki boyutu da yok. İnsan böyle bir ziyareti yaptıktan sonra çıkıp dışarıda da tam böyle aksi, Merkez Bankasını yıpratacak açıklamalar, konuşmalar yapar mı? Bunları da yaptı ve şu anda da bunu söylüyor. 2016'dan bu yana bunları tekrar tekrar söyledi. Zaten yanındaki sözcü olan zat da aslında iyi bir faizcidir. İsim vermeye gerek yok, anlıyorsunuz zaten. Kendisi ise bu işlerden zaten anlamaz. Fakat çok açık, net söylüyorum, biz inşallah seçim öncesine kadar ciddi manada faizin düştüğünü, kuru tetikleyen yüksek faizin düşüşü sebebiyle kurda da ciddi bir olumlu iyileşmenin olduğunu hep birlikte göreceğiz. Buna enflasyon da dahil."
TÜRKİYE'NİN KÜRESEL FİYAT ARTIŞINDAN ETKİLENMESİ NORMAL
Pandemi dolayısıyla aksayan üretim yüzünden dünyanın gelişmiş ülkeleri dahil her ülkede fiyat artışı yaşandığını aktaran Başkan Erdoğan açıklamalarına şu sözlerle devam etti; "Elbette Türkiye'nin de bu küresel fiyat artışlarından etkilenmemesi mümkün değil. Biz de bundan nasibimizi alıyoruz ancak biz kamu maliyesindeki imkanlarımızı da kullanarak başta enerji olmak üzere küresel fiyatlardan kaynaklanan maliyet artışlarını, vatandaşlarımıza yansıtmamak için gerekenleri yapıyoruz. Bugün gelinen noktada geçici olacağı öngörülen küresel kaynaklı bir enflasyon artışı söz konusu. Dediğim gibi yıl sonu itibarıyla da burada inşallah fırsatçıları da defederek olumlu neticeler alacağız."
3600 EK GÖSTERGE 2022 YILININ SONUNDA GELİYOR
Yaptığı konuşmaların devamında 3600 ek gösterge konusuna değinen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yapılacak düzenlemelerin 2023 yılında hayata geçeceğini belirterek şu sözleri söyledi; "Aylıklara seyyanen ve oransal yapılan artışlarla emeklilerimize verilen bayram ikramiyeleriyle 2002 ve 2021 döneminde emekli aylıklarına reel olarak yüzde 44 ile yüzde 388 oranında artış sağlamış olduk. Ülkemizde 2002'de emekli sayımız 6 buçuk milyondu, 2021 ekim itibarıyla emeklilerimizin sayısı 13 buçuk milyona ulaştı. Emekli aylığı ödemelerinin gayri safi yurt içi hasılaya oranı 2002'de yüzde 4,6 iken 2021 yıl sonunda bu oranın yüzde 6,1 olacağı öngörülüyor. Bunların yanında, söz verdiğimiz gibi 6. Dönem Toplu Sözleşme'de 3600 ek gösterge düzenlemesinin 2022 yılı sonuna kadar tamamlanmasını da kararlaştırdık. Düzenlemenin yürürlüğe girmesiyle birlikte 3600 ek göstergeden faydalanacak öğretmen, polis, hemşire ve din görevlisi unvanlarında çalışanlarımızın ve emeklilerimizin haklarında iyileştirmeler yine sağlanacaktır. Ek gösterge düzenlemesine ilişkin teknik çalışmalarımız ve emeklilerimizin, çalışanlarımızın mali ve sosyal haklarını iyileştirmeye yönelik diğer çalışmalar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızca kesintisiz şekilde sürdürülüyor. Bu konuda da kararlılığımız var. Bu kararlılığımızla birlikte emeklilerimiz de inşallah çok çok huzurlu bir ortama kavuşacaktır."
EMEKLİLER İÇİN YAPILACAK DÜZENLEMELER BELLİ OLDU
Emeklilerin yaşadığı zorlukların farkında olduklarını belirten Başkan Erdoğan, yakında yeni müjdelerin geleceğini belirterek konuşmasında şu ifadelere yer verdi; "İktidarımızın ilk günlerinde emeklilere 75'er ve 100'er lira zam yaparak işe başladık yani emeklilerimizin ne kadar düşük ücret aldıklarını düşünün. Daha sonra emekliler için eziyet olan fiş toplama mecburiyeti vardı. Biz o zorunluluğu da kaldırdık. Vergi iadesi yerine emekli aylıklarına yüzde 4-5 ilave yaptık. 2012'de yıllardır beklenen İntibak Kanunu'nu çıkararak, bu kapsamda 1,8 milyon emeklinin aylığında artış oldu. Bunu da biz yaptık. Emekli olduktan sonra ticari faaliyet yürütenlerin aylıklarından kesilen Sosyal Güvenlik Destek Primi uygulamasını önce yüzde 15'ten yüzde 10'a indirdik, sonra da kaldırdık. Bu şekilde emekli aylıklarına yüzde 15 iyileştirme yapmış olduk."
BAŞKAN ERDOĞAN'DAN ASGARİ ÜCRET AÇIKLAMASI
Yaptığı açıklamalarda, asgari ücret görüşmelerinin başlayacağını aktaran Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, asgari ücret görüşmeleri hakkında şu sözlere yer verdi; "Yarın müzakereler bir başlasın. Asgari ücret, bildiğiniz gibi devlet, işçi ve işveren kesimlerinden oluşan üçlü yapı içindeki bir komisyon tarafından belirleniyor. Asgari Ücret Tespit Komisyonu da ücretin belirlenmesinde, ülkenin sosyal ve ekonomik durumunu, ücretlere fiilen ödenen, özellikle ücretlerin genel durumunu ve geçim şartlarını göz önünde bulundurarak tespit ediliyor. Bizler de tabii bakanımızla ve ilgili arkadaşlarımızla bu işin müzakerelerini yaptık. Yine aynı dönem için asgari ücretin reel oranı da yüzde 131 olarak gerçekleşti. Asgari ücretin reel değerinin artması, işçilerimizin satın alma gücünün arttığının da açık bir göstergesidir. Uluslararası verilere göre asgari ücretin, işçiye bulunduğu ülkede sağladığı satın alma gücüne bakıldığında, Avrupa ülkeleri ve Amerika'nın yer aldığı endekste 2002'de 14. sırada olan ülkemiz, 2021'de 10. sıraya ilerledi. İşçilerimizin satın alma güçlerini yükseltmeyi sürdüreceğiz. Dünya ülkeleri arasındaki yerimizi daha da ön sıralara inşallah taşıyacağız ve 2002'den bu yana alt gelir grupları başta olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin hayat şartlarını iyileştirmek için mücadele ettik, mücadele ediyoruz. İnşallah bu asgari ücret çalışmasında da işçimizi enflasyondan, fiyat artışlarının olumsuz etkilerinden koruyacağız. Çok daha hayırlı bir neticeyi inşallah alacağız."