26.05.2021-13:03 (Son Güncelleme:26.05.2021-13:20)

Çin'in Uygur Türkleri Hakkında İddiası Ortaya Çıktı

Çin yönetiminin Uygur Türklerini toplama kamplarında zorla tuttuğu ilişkin yeni bir iddia gün yüzüne çıktı.

Çin hükümetinin Doğu Türkistan'da yaşayan Uygur Türklerine yaptığı baskı politikasına ilişkin yeni bir iddia meydana geldi. BBC'nin yaptığı araştırmalara göre, yapay zeka ve yüz tanıma teknolojisi Sincan'daki Uygurlar üzerinde uygulandı. BBC'ye röportaj veren yazılım mühendisi, bölgede olan polis merkezlerine bu sistemleri koyduğunu bildirdi. Söylenen iddiaya dair kanıtları gören bir insan hakları savunucusu, uygulamanın ‘şok edici olduğunu’ belirtti. Yazılım mühendisi, güvenlik şüpheleri sebebiyle kimliğini gizli tutma koşuluyla BBC'nin araştırmacı gazetecilik programı Panorama'ya konuşmayı onayladı. Mühendisin çalıştığı şirketin de adı belirtilmedi. Mühendis, Panorama programına, duygu tanıma sisteminin yerleştirildiğini iddia ettiği, beş tutuklu Uygur'un fotoğrafını gösterdi ve ‘Çin hükümeti Uygurları, laboratuvarlardaki fareler gibi bazı deneyleri için denek olarak kullanıyor’ dedi.

Mühendis, bölgedeki polis merkezlerine kameraları yerleştirme görevine ilişkinde ‘Deneklere 3m mesafeye duygu tespit kamerası yerleştirdik. Yalan makinesine benziyor ama daha ileri bir teknoloji’ ifadelerini kullandı. Çin genelindeki polis merkezlerinde 'yaygın olarak bulunan dizginleme sandalyelerinin' kullanıldığını ifade eden mühendis, ‘Bilekleriniz metal bağlarla kilitleniyor, aynısı ayak bileklerinize de yapılıyor’ diye devam etti. Mühendis, yapay zeka sistemlerinin yüz ifadeleri ve deri gözeneklerindeki dakikalık değişimleri bile tespit ve analiz edebildiğine ilişkin kanıtlar da gösterdi.

DAİRE GRAFİĞİ

Mühendisin iddialarına göre yazılımlar daire grafikler yaratıyor ve grafikteki kırmızı alanlar zihnin olumsuz veya huzursuz hissettiği anları yansıtıyor. Mühendis, yazılımın ‘güvenilir kanıt olmadan hükme varılma amaçlı kullanıldığını’ iddia etti. Londra'daki Çin Büyükelçiliği, bölgede duygu tanıma yazılımının kullanılıp kullanılmadığıyla ilgili sorulara yanıt vermedi ama şu açıklamalarda bulundu: ‘Doğu Türkistan'daki bütün etnik grupların siyasi, ekonomik, sosyal hakları ve dini özgürlükleri tamamen güvence altındadır. ‘İnsanlar, etnik geçmişlerine bakmaksızın uyum içinde yaşıyor ve kişisel özgürlüklerine herhangi bir kısıtlama olmadan istikrarlı ve huzurlu bir hayatın keyfini çıkarıyor.’ Kanıtlar, İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Çin Direktörü Sophie Richardson'a da gösterildi. Richardson, ‘Bunlar çok şok edici bulgular. Daire grafiğine indirgenen insanlar, zorlayıcı şartlar, olağanüstü bir baskı altında ve tedirginlik içinde olan insanlar. Bu da suçluluk emaresi olarak değerlendiriliyor, bunun çok sorunlu olduğunu düşünüyorum’ ifadelerini kullandı.

UYGUR HAYATI VERİ OLMAKTAN İBARET

Colorado Üniversitesi'nden Darren Byler'a göre Uygurlar, yerel bölge yetkililerine düzenli olarak DNA örnekleri vermek zorunda kalıyor, dijital taramalardan geçiriliyor ve çoğu hükümetin geliştirdiği, rehber ve mesajlar dahil birçok veriyi toplayan, cep telefonu uygulamasını indirmeye zorlanıyor. Byler, ‘Uygur hayatı artık veri oluşturmaktan ibaret. Herkes cep telefonunun yanında taşınması zorunlu bir şey olduğunu biliyor. Taşımazsanız gözaltına alınabilirsiniz, takip edildiğinizi biliyorlar. Kaçış yokmuş gibi hissediyorlar’ dedi. Verilerin çoğu 'Entegre Ortak Operasyonlar Platformu' adı verilen bilgisayar sistemi içinde toplanıyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü, bu sistemin şüpheli davranışları tespit ettiğini söylüyor. Richardson sistemle ilgili şu bilgileri verdi: ‘Sistem, onlarca farklı yasal davranış türleri hakkında bilgi alıyor.

12 MİLYON UYGUR TÜRKÜ YAŞIYOR

Buna, ön kapı yerine arka kapıdan çıkmak, kendilerine ait olmayan bir arabaya yakıt koymak da dahil. ‘Yetkililer şimdi insanların evlerinin dış kapılarına QR kodu yerleştiriyor. Böylece, evde kimin bulunması gerektiğini, kimin bulunmaması gerektiğini kolayca öğrenebiliyorlar.’ Doğu Türkistan'da çoğu Müslüman yaklaşık 12 milyon Uygur Türkü yaşıyor. Bölgedeki Uygur Türkleri, her gün gözetim altında tutuluyor. Bölgede çok sayıda Çin'in 'yeniden eğitim kampları' olarak adlandırdığı tartışmalı kamplar da bulunuyor. İnsan hakları kuruluşları bu merkezleri 'ıslahevleri' olarak tanımlıyor ve buralarda bir milyondan fazla kişinin tutulduğu tahmin ediliyor. Pekin, bölgede ‘kendi devletlerini kurmak isteyen ayrılıkçıların düzenledikleri terör saldırılarıyla yüzlerce kişiyi öldürdüklerini’ bildirerek gözetimin gerekliliğini düşündü.

Haber365
bilgi@haber365.com.tr