Yaş aldıkça vücudumuzda yaşadığımız değişimler gibi
cildimizde de hücrelerin doğal dengesi ile değişimler meydana gelir. Estetik ve
Plastik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Elif Seda Keskin, cildi genç tutmak isteyenler
için tüyolar verdi.
Bazı insanlar oldukları yaştan daha büyük görünür, bazıları ise tam tersi yaşlarından oldukça küçük görünür. Peki bunun nedeni nedir? İşte cevabı
CİLDİ GENÇ TUTMAK İSTEYENLER İÇİN TÜYOLAR
Ciltteki sarkmaların, kırışıklıkların sebepleri ve çözümleri
Yüzünde aynı binaların kolonları gibi, onu ayakta tutan,
sarkmasını engelleyen kemikleri vardır. Bilhassa elmacık kemikleri, çene hattı
ve şakak bölgeleri yüzün kolonlarıdır. Bu bölgelerde kemikte oluşan aşınma ya
da kayıplar, yüzün yavaş yavaş aşağı doğru sarkmasına sebep olur. Altı eriyen
zeminden aynı toprak kayması gibi yüzün derisi de kaymaya başlar. Bu kaymayı
nazolabial bölgedeki ve çin bıyığı bölgesindeki ve çene hattındaki ligaman adı
verilen barajlar önler. Bu sebeple de sarkan cilt bu bölgelerde katlantı
şeklinde toplanır. Belli bir müddet sonra dolgularla onarılamayan bölgeleri
açmak için cerrahi yöntemlere başvurulmak zorunda kalınır.
Halbuki işi bu seviyeye getirmeden tedbir almak daha kolay
ve pratiktir. Yaşlanmayı geciktiren uygulamalardan biri de boşalan hacimleri
yine anatomiye uygun olacak şekilde, asla abartmadan, sadece restore ederek
doldurmaktır. Yüzün geneli değerlendirildiğinde yaşla beraber ana kemik
kolonlarında aşınmalar başlayabilir. Bu volüm kaybı bazende kilo verimiyle
görülebilir. Erken zamanda yapılan müdahalelerde elmacık kemikleri, şakak
bölgesi ya da çene hattına müdahalelerle sadece kaybedilen volümü yerine
koyarak, çok doğal ve başarılı sonuçlar elde edilebilinir. Dolgu
uygulamalarının amacı aslında yüzü şişirmek değil, sadece boşalan volümü
takviye ederek yüzü eski destek kolonlarına kavuşturmak, böylece cildin aşağı
doğru sarkmasına engel olmaktır. Dolgu uygulaması sonucu elmacık, şakak ve çene
hattının doldurulmasıyla daha V shape bir yüz şekli elde edilirken, aynı
zamanda yüze lifting verilerek çin bıyıklarının ve nazolabial olukların
hafifletilmesi sağlanır. Böylece yüzün volüm kaybı sebebiyle sarkma süreci
yavaşlatılmış olunur.
Kollajen kaybının sonuçları ve çözümleri
20 li yaşların sonunda 30 ların başında cildimizde kollajen
kırılmaları başlar. Aynı zamanda kollajenin yeniden üretimide azalır ya da
durur. Bu kayıp devam ettikçe elastikiyet kaybı baş gösterir. Elastikiyetin
kaybolmasıyla yüzdeki deri kalitesi bozulur. Cilt sarkmaya başlar. Çene
kenarından aşağı doğru gevşeyen cilt öncelikle nazolabial oluklarda ve çin
bıyıklarında toplanıp katlantılara sebep olarak, yüzde, yaş alma belirtileri
oluşturur. Hemen herkeste görülen bu kollajen kaybını, gerekli zamanlarda
yerine koymak mümkündür. Belirli aralıklarla direk cilde uygulanan kollajen
aşıları, zamanla var olan kayıpları yerine koyar. Aynı zamanda yüze lifting
etkisi ve nem vererek canlılığı, dinçliği korur. Yine zaman içerisinde
gözeneklenme ve lekelenme problemi başlayan ciltleri erken zamanda yapılan
takviyeler ile tedavi eder.
Yaşla beraber elbette maruz kalınan güneş miktarıda
artmaktadır. Güneş vücudumuzda birçok faydalı fiziksel üretime sebep olurken
bir yandan da cildi kurutması ve ozon tabakasındaki delinmeler sebebiyle bize
ulaşan UV ışınlarıyla pigment sentezimizi etkileyerek zararlı etkiler
oluşturmaktadır. Zamanla ciltte lekelenme ve renk eşitsizliği meydana gelir. Bu
da dışarıdan bakıldığında cilt kalitesini oldukça düşürür. Güneş maruziyeti
sonucu oluşan ince kırışıklıkların ve yüzdeki renk dalgalanmasının önüne geçmek
bazı mezoterapi uygulamalarıyla mümkündür. Doğru seçilen karışımlar ile cilt
nemlendirilirken ince kırışıklar önlenmiş olur, aynı zamanda çeşitli vitamin ve
mineral uygulamaları ile de pigmentasyon farkının önüne geçilerek canlı ve tek
renk bir cilt elde edilebilir.
Hhyalüronik asit ve su kaybının sonuçları ve çözümleri
Ciltte su kaybının başlamasıyla ilk belirti olarak kuruluk
ortaya çıkar. Kuruluk zemininde yapılan mimik hareketleri zamanla yerleşik
kırışıklık halini alır. Bu sürecin ilerlemesiyle kişi mimik yapmazken bile , bu
ince kırışıklıklar bilhassa ağız çevresinde belirgin bir şekilde var olurlar.
Bu da kişiye yaşlı bir görünüm verir. Bu gibi ince kırışıklıkların önüne geçmek
amacıyla 30 lu yaşların hemen başında cildin nem kaybı hissedildiği gibi, hemen
saf hyalüronik asit takviyelerine başlamak gerekir. Kişiye özel seçilecek nem
aşıları ya da gençlik aşıları ile cilde olması gereken nem geri kazandırılır.
Hemen herkesin duygusal tepkisi olarak mimikleri bulunur.
Yüz mimiklerimiz genel olarak kaz ayaklarıyla gülme, kaşlarımızı çatarak kızma,
alnımızı kırıştırarakta şaşırma şeklindedir. Gençken aktif kullandığımız
mimiklerimizin bize hiçbir zararı yoktur. Ancak yaş aldıkça mimik yapmadığımız
halde kızma çizgimiz, kaz ayaklarımız, alındaki çizgilerimiz kalıcı olmaya
başlar. Bu da mimik yapmazken bile kızma ya da yorgunluk ifadesine neden olur.
Oluşan tüm kırışıklıklar da karşıdan bakıldığında yaşlılık göstergesi olarak
değerlendirilir.