Bosna'daki savaşı hatırlıyor musunuz?
Rusya Ukrayna savaşı devam ederken Ukrayna halkı yaşadıklarının etkisiyle perişan günler geçiriyor. Birçok kentte temel ihtiyaçlar başta olmak üzere elektrik, doğal gaz gibi gereksinimlerde de eksiklik yaşanıyor. Tüm dünya haklı olarak Ukrayna halkının maruz bırakıldığı acı durumu gündeme taşırken, Müslüman coğrafyalarda yaşananlara kulak tıkadığını hatırlıyor musunuz?
Tarık Bulduk| Özel Haber
Ukrayna halkı her geçen gün daha sefil bir hale dönüşüyor. Rusya’nın farklı kentlere yönelik işgal girişimi herkesi olumsuz etkiliyor. Ukraynalı vatandaşlar temel ihtiyaçlarını bile gideremeyecek duruma gelmişken tüm dünya bu durumu gündeme taşıyor. Fakat daha önce yaşanan her acı durum bu şekilde duyurulmuş muydu?
1992 tarihi size ne anımsatıyor?
Rusya’nın Ukrayna’ya başlatmış olduğu işgal girişimi gibi belki de daha felaketi 20 sene önce Bosna Hersek’te yaşanmıştı. Fakat o zaman tüm dünya bu vahşete adeta gözlerini ve kulaklarını tıkamıştı. Bosna Savaşı, Bosna-Hersek'te 1 Mart 1992'den 14 Aralık 1995'e kadar sürmüş olan bir savaş olarak tarih kitaplarında yerini alıyor fakat bu savaşın tam üç yıl boyunca insanların hayatını ne kadar olumsuz etkilediğini ölçebilmek sanırım imkansız. Üç seneyi aşkın devam eden bu savaş sırasında 100 binden fazla insan kişi hayatını kaybetmiş, en az 2 milyon insan da yaşadığı yerden göç etmek zorunda kalmıştır. Elbette bu sayılar yalnızca kayıt altına alınabilen insan sayısıdır.
İnsanları katlettiler
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Bosna Hersek’in güney ve kuzey bölgelerine “Sırplaştırma” politikası uygulanmaya başlanmıştır. Bu politika ülke içinde birçok ayrımı da beraberinde getirmektedir. Kuzeyde Hırvat – Boşnak ayrımı, güneyde Karadağ Müslümanları ile Boşnak ayrımı yaşanmaya başlamıştır. Sonrasında Bosna Hersek içerisinde parlamento kuran Ruslar büyük bir savaşın fitilini ateşlemişlerdir.
Bosna soykırımı
Soykırım, savaşın başından itibaren Sırpların başvurduğu yegane savaş yöntemiydi. Daha savaşın ilk evrelerinde Nisan 1992’de Srebrenitsa’nın hemen dışında bulunan Bratunac köyünde yaklaşık 350 Boşnak, Sırp paramiliterleri ve özel polis güçleri tarafından işkenceye tabi tutulmuş ve öldürülmüştü.
Miloseviç’in eski korumalarından Nasır Oriç’in kurduğu Müslüman direniş örgütü ilk yıllarda Srebrenica’yı savundu. Yugoslavya SFC ordusunun tüm imkânlarını kullanan Sırplara karşı Müslümanlar bölgeye uygulanan ve en çok kendilerinin zarar gördüğü ambargodan ötürü hafif silahlarla ve az sayıda mermi ile karşı koymaya çalışıyordu.
Bosna Savaşı’nın sonlarına doğru Müslümanların birçok cephede zafer kazandığı bir sırada öne çıkarılan Dayton Barış müzakereleriyle savaşın sona ereceğini gören Sırplar, avantaj elde etmek için iki stratejik kent olan Gorajde ve Srebrenica’yı ele geçirmek maksadıyla bu iki kente saldırdılar. BM tarafından güvenli bölge olarak ilan edildikten iki yıl sonra Srebrenica, 1995 yılının yaz ayında toplu katliamın kurbanı oldu. Tam olarak 5 gün süren katliamda 8 bin 300 kişi öldürüldü.
Amerikalı Gazeteci: Uluslararası camia katilleri cesaretlendirdi
Srebrenica çevresindeki ilk toplu mezarları ortaya çıkararak Pulitzer Ödülü kazanan Amerikalı gazeteci David Rohde bu tavrı eleştirerek şu ifadeleri kullandı: “Uluslararası camia taraflı bir şekilde binlerce insanı silahsızlandırmış ve sonra da onları en azgın düşmanlarına teslim etmiştir. Srebrenica, uluslararası camianın felaketin uzağında durduğu bir durum değildir. Aksine, uluslararası camianın eylemleri katilleri cesaretlendirmiş, onlara yardım etmiş ve işlerini kolaylaştırmıştır. Srebrenica’nın düşmesi gerçekte olması gereken bir durum değildi. Binlerce iskeletin Doğu Bosna’da oraya buraya saçılmasına hiç gerek yoktu. Binlerce Müslüman Bosnalı çocuğun Sırplar tarafından boğazlanmış babalarının, dedelerinin, amcalarının ve kardeşlerinin hikayesi ile büyümesine hiç gerek yoktu.”