Bir Devrim Hikayesi: Türkiye’nin Otomobili
Türkiye'nin ilk yerli otomobili unutkanlığın kurbanı mı oldu? Devrim otomobilleri 129 günde nasıl üretildi? Neden benzin konulmamıştı?
Türkiye’nin ilk yerli otomobili için ilk adımlar 60 yıl önce 16 Haziran 1961 günü adımlar atıldı. Türkiye’de sanayi bugünkü kadar gelişmediği yıllarda Türk mühendisler 129 günde otomobil üretmeyi başardılar. 16 Haziran 1961 günü Ankara’da, Devlet Demiryolları yöneticileri ve mühendisleri Ankara’da toplantıya çağırılmasıyla Devrim arabalarının hikayesi başladı. Ankara’da yapılan toplantıya TCDD Genel Müdür Yardımcısı Emin Bozoğlu Cemal Gürsel’in talimatı doğrultusunda ilk yerli otomobilin yapımına başlanması istendi.
YERLİ OTOMOBİL FİKRİNİ NECMETTİN ERBAKAN MI VERDİ?
1956 yılında Necmettin Erbakan, Gümüş Motor A.Ş.’yi kurarak Türkiye’nin ilk yerli motorunu üretti. 1960 yılında yerli motor sunumunda yerli otomobil fikri ortaya atıldı. Yerli otomobilin bir hayal olmadığını kamuoyu ve Bakanlar Kurulu ile paylaşan Necmettin Erbakan’ın bu fikrine Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’de oldukça sıcak bakıyordu. Böylelikle yerli otomobil için 1960 yılında düğmeye basılmıştı.
BÜTÜN İMKANSIZLIKLARA RAĞMEN SÜREÇ NASIL BAŞLADI?
Cemal Gürsel talimatı üzerine ordunun ihtiyacını karşılayabilecek bir otomobil tipinin geliştirilmesi istendi. Bu görev TCDD özelinde Türk mühendislerine verildi ve 1.400.000 TL tutarında bir ödenek ayrılmıştı. Sanayi altyapısı bakımından oldukça yetersiz olan 1961 Türkiye’sinde bu görevi yerine getirmek neredeyse imkansızdı. Bütün imkansızlıkların yanı sıra verilen süre de çok azdı. Ankara’da yapılan bu toplantıya katılanların bir kısmı bunun çok zor olduğunu söyleyerek kabul etmezken diğer kısmı da zor olduğunu ama imkansız olmadığını olmadığını söyleyerek kabul etti ve Türkiye’nin ilk otomobilini yapmak için kolları sıvadı.
Emin Bozoğlu başkanlığında Eskişehir Demiryolları Fabrikasında yapımına başlanan Devrim Otomobilleri, yaklaşık dört buçuk ayda, 48 mühendis ve 200’yakın işçi tarafından yapıldı. İlk iş olarak o dönemde kullanılmayan Eskişehir Demiryolları Fabrikası atölye zemini, sac levhası, vinç, bankolar ve toplantı masası atölyeye yerleştirilerek çalışmalar için uygun bir hale getirildi. 48 mühendis ve 200 işçi hızla organize olarak iş bölümü yaparak aşamalar ve gerekli malzemeler belirlendi. Zorluk ve imkansızlıklarla birlikte özveriyle çalışan mühendisler, 12 saatlik vardiyalar halinde çalışıyordu ancak çoğu zaman birkaç saatlik dinlenme sonucunda tekrar çalışmaya başlıyorlardı.
MOTOR NEREDE ÜRETİLDİ?
İlk üretilen otomobil, ortalama bir boyda 4-5 kişilik ve 1000-1100 kilo ağırlığında tasarlandı. İmkanların oldukça kısıtlı ve azami düzeyde olmasına rağmen ana hatları yavaş yavaş ortaya çıkıyordu. Karoserin tavanı ve kaput gibi sac bölümleri bu modelden alınarak beton bloklara çekildi ve her bölgesi çekiç yardımıyla el işçiliğinden geçirilerek düzeltildi. Motorun gövdesi ve başlığı Sivas Demiryolu Fabrikası ve Ankara Demiryolu Fabrikası’nda üretildi. Devrim Otomobiline Ankara’daki TCDD fabrikasında monte edildi.
KAÇ TANE DEVRİM ARABASI ÜRETİLDİ?
Haziran ayında başlanan çalışmalar Ekim ayına gelindiğine büyük oranda tamamlanmış ve ilk otomobil neredeyse hazırdı. Devrim Otomobilleri birkaç parça dışında neredeyse yerli üretimdi ve 29 ekime birkaç gün kala deneme sürüşleri başlamıştı. İlk otomobil tamamlandıktan sonra İkinci otomobil için mühendisler hemen çalışmaya başladı. İlk Devrim Otomobili beyaz renkte iken ikincisinin siyah renkte olmasına karar berildi. İkinci otomobil yapımı diğerine göre daha kısa zamanda yapıldı ancak belirlenen tarih 29 olduğundan dolayı ucu ucuna yetişti. Hatta Devrim Otomobillerinde boyanın son katı 28 Ekim akşamı atıldı. Otomobilin en son işlemleri olan pasta ve cilası ise Ankara’ya sevki sırasında trende yapıldı.
DEVRİM OTOMOBİLLERİNİN DEPOLARI NEDEN BOŞTU?
Eskişehir’den Ankara’ya gitmek için yola çıkan iki adet Devrim Otomobili yangın çıkma ihtimaline karşı depoları boşaltılmıştı ve manevra imkanı sağlaması için depoda yalnızca birkaç litre benzin konulmuştu. Yapılan planlamaya göre Ankara’da Sıhhiye’deki benzin istasyonundan yakıt alındıktan sonra TBMM’ye gidilecekti. Devrim Otomobilleri motosikletli trafik ekipleri eskortluğunda yola çıktı ancak ekibin yakıt ikmali yapılacağından haberi olmadığından dolayı kalan benzin bu yolculuk sırasında harcandı.
129 günde imkansızı başaran Türk mühendislerin bütün başarısını gölgede bırakacaktı. TBMM’nin önüne gelindiği benzinin neredeyse bittiği fark edilerek beyaz renkteki Devrim otomobiline benzini koyuldu. İkinci otomobile benzin koyulduğu sırada Cemal Gürsel’in gelmesinden dolayı işlem tamamlanamadı. Cemal Gürsel Anıtkabir’e gitmek için ise birinci otomobil yerine ikinci otomobile bindi ancak depodaki yakıt Gürsel’in sadece 100 metre gitmesine imkan sağladığı. Arabanın durduğunu fark eden Cemal Gürsel ise “Ne oluyor?” diye sordu. Devrim Otomobilleri mühendislerinden Yüksek Mühendis Rıfat Serdaroğlu ise “Paşam benzin bitti.” Dedi ve Gürsel’den özür dilenerek hemen diğer Devrim arabasına geçmesi rica edildi. Gürsel, Türkiye tarihine geçen ve Türk otomobillerinin üretilmesini uzun yıllar geciktirecek şu sözü söyleyerek birinci otomobile geçti. “Batı kafasıyla otomobil yaptınız ama Doğu kafasıyla benzin ikmalini unuttunuz.”
BÜTÜN AKSİLİKLERE RAĞMEN DEVRİM OTOMOBİLLERİ TÜM GÜN ÇALIŞTI!
Cemal Gürsel’in bu çıkışına rağmen Devrim Otomobilleri 29 Ekim’de kendisine verilen görevi layıkıyla yerine getirdi ve imkansız olarak adlandırılan otomobiller Ankara sokaklarında yerini aldı. Her türlü zorluğa rağmen çok kısa bir sürede ilk Türk otomobili Devrim üretilmişti ancak ertesi gün bütün bu başarı hikayesi bir kenara bırakılmıştı. Bütün gazetelerdeki tek haber benzin hikayesiydi ve ‘100 metre gidip bozuldu’ şeklindeki başlıklardı. Medya dezenformasyonuna uğrayan Devrim arabalarının Hipodrom’daki geçit törenine gittiğinden bahsetmiyordu. Gazetelerde ve haberlerde Devrim arabaları için harcanan paranın boşa gittiğinden söz ediliyordu.
129 GÜNLÜK EMEK BİR GÜNDE HEBA MI OLDU?
Devrim Otomobillerinin 900 bin TL’ye mal olması dönemin gazetelerinin eleştirilerine maruz kaldı ve 129 günlük emek ve başarı hiçe sayıldı. Devrimi karalama kampanyaları sonucunda seri üretim için yeterince kamuoyu oluşturulamadı ve otomobil fabrikası kurulumundan vaz geçildi. Proje durdurulması ile üretilen arabalar depolarda çürümeye terk edildi. O maceradan geriye kalan bir tek araç, talihsizlikle biten öykünün tanığı olarak ayakta durmaya devam ediyor.