26.01.2021-11:38 (Son Güncelleme:26.01.2021-11:38)

Bahçeli'den Özlem Gürses'e: Hep Aynı İlkellikler, Bayatlamış Suçlamalar

Devlet Bahçeli, kendisine aşı vuran hemşirenin darp edildiğini öne süren Özlem Gürses'i tiye alarak, "Allah var ya, suçsuz günahsız bir hemşireye saldıranlara hayret ettim. Devir değişti mertlik bozuldu." dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, grup toplantısında, kendisine aşı vururken canını acıttığı için Gülnaz Şırınga adlı hemşirenin darp edildiği iddialarına yanıt verdi.

Parodi haberi gerçekmiş gibi yansıtan Özlem Gürses'i tiye alan MHP lideri," Beni asıl üzen konu, hemşire Gülnaz Şırınga isimli kardeşimizin maruz kaldığı şiddet olayıdır. Bu talihsiz hemşirenin başına ne geldiyse, bana aşı yaptıktan sonra gelmiş olacak. İş mi bu? Sokak aralarında gizlenen kalabalık bir grup bu kardeşimizi tek başına yakalayınca dayaktan geçirmişler. Allah var ya, suçsuz günahsız bir hemşireye saldıranlara hayret ettim. Devir değişti mertlik bozuldu. Yazık ki şu anda yoğun bakımda hayatta kalma mücadelesi veriyor. Gülnaz Şırınga'ya ve yakın mesai arkadaşı Gülendam Enjektör'e geçmiş olsun diliyorum. Bundan sonra daha dikkatli aşı yapacaklarına ayrıca inanıyorum.

Parodi haberi gerçek sanan utanmaz simalar ne kadar çoğaldı. Size sadece gülüyoruz, acıyoruz. Müfteri nasıl olunur, gösteriyorlar. Gazetecilerin tetikçi değil tarafsız olmasını istiyoruz. Uydurma haberi anlatan sözde gazeteciye söyleyeceğim şudur; her kim nasıl bakıyorsa öyle görür. Unutulmasın ki; yeri gelirse Yavuz olmasını da biliriz. Sokağı da biliriz, siyaseti de biliriz.'' dedi.

MHP lideri Devlet Bahçeli'nin grup toplantısında yaptığı açıklamada şu ifadeler yer aldı:

"26 Aralık 2020 Cumartesi günü yasama faaliyetlerine ara veren Gazi Meclisimiz kaldığı yerden çalışmalarına başlamıştır. 1 aylık zaman diliminde salgının elverdiği ölçüde vatandaşlarımızı dinlediniz, politikalarınızı anlattınız.

''GÖNÜL ADAMADAN GÖNÜLLERE GİRİLMEZ''

Millete vekalet onurlu ve en üstün demokratik görevdir. Bu görevin hakkını vermek, kalplere nüfuz etmek şerefli bir mücadelenin mükafakatıdır. Gönül vermeden, gönül adamadan gönüllere girilemez.

Bizi arayan çıkar lobilerinde, çürük mahfillerde değil, Türk milletinin varlığında bulacaktır.

Geldiğimiz yer belli varacağımız yer bellidir. Soyumuz belli, tuttuğumuz bayrak bellidir. 3-5 kendini bilmezin, 5-10 densiziniz karalamasıyla yolumuzdan dönecek değiliz. Biz onun bunun ne dediğine bakmıyoruz, tarih ne diyor, ecdat ne diyor ona bakıyoruz. Kem gözler, kötü sözler, ölü özler boşuna heveslenmesin.

''HEP AYNI İLKELLİKLER BAYATLAMIŞ SUÇLAMALAR''

Sur'umuzda gedik açtırmayacağız. 'Açacağız' diyen varsa alnını karışlarız. Karanlık emellerini bizim üzerimizden ibra etmek üzere emre amade şekilde bekleşenler kadar alık, kutupta deve kervanı bekleyenler kadar ahmaklardır.

Hep aynı ilkellikler, bayatlamış suçlamalar tekraren tedavüle sokulmuştur. Sokak diline saplanıp kaldığı ayıplı ve ahlaksız suçlamadır. Partimizi kavga ve karışıklıkla bir gösterme çabası hayasız bir tuzaktır.

''BİZ KUM TORBASI DEĞİLİZ''

Biz bu tuzağa düşmeyiz, kara kampanyalara asla teslim olmayız. Bir kum torbası değiliz. Çakallık yapana bozkurt gibi dikiliriz. Ülkemize ve ülkülerimize kefen biçen olursa o kefeni başlarına geçiririz.

Bazı gazeteci ve siyasilere yönelik saldırılarda MHP ile bağ kurmak zorlama bir isnattır. Gözümüzü daldan, budaktan esirgemeyiz. Taraf olmadığımız saldırının faili olarak gösterilmek ucuz bir provokasyondur.

Biz bu taktiklerin arka planını, masa başında yapılan kanlı planları 12 Eylül'den beri tanırız. Hiç kimse şiddet ihalesini üzerimize yıkmaya çalışmasın.

Tavsiyem odur ki suç ve suçluyu uzaklarda araştırmasınlar. Sicili kabarık birisinin kavga anını kayda aldırması ve masumiyet pozuna bürünmesi bilindik bir numaradır. Film setlerindeki bu numara eskimiştir, alıcısı da kalmamıştır.

Serok Ahmet'in telaşla harekete geçmesi, bu şahsın sözde gazetenin istismarla yoğrulmuş haberleri, malum saldırıların gerçekleşme zamanı dikkatle analiz edilmesi gereken bir durumdur.

Ülkücüleri suçlu göstermek, Cumhur İttifakı'nda sorun varmış gibi göstermek, toplumsal hassasiyetle uğraşmak, zillete verilmiş yeni bir emiridir.

CHP ve İP'in parlamenter sistem arayışında son haline gelmesi, Rusya'daki benzer bir krizin gösterilmesi tehlikeli sinyaller arasındadır. Boğaziçi Üniversitesi'ndeki eylemler bize göre prova niyetindedir. Sokak hareketi çıkarmak için çırpınan işbirlikçilerin varlığı bilinen bir gerçektir.

MHP ve Cumhur İttifakı'nın neden hedefe konulduğu ortadadır. Serok'un konuşmaya ne hakkı ne haddi vardır. Biz onun namertliğini iyi biliriz. Koalisyon hükümeti kurduğunda bize geldiğinde söylediklerini açıklasaydık insan içine çıkacak hali kalmazdı. Kimlere tefrişatçılığı yaptığı malumdur. Serok Ahmet yalancıdır, yandan çarklıdır. İP'in başkanı yalan maskesini takalı çok olmuştur.

CHP Genel Başkanı şiddetten rahatsızsa, İP'in başındaki kişi şiddetle arasına mesafe koyduysa teröriste terörist demesini öğrenmelidir. HDP ile ittifak kuranların, Demirtaş'a güzelleme yapan gafillerin terörden rahatsızlıkları garip bir çelişkidir. HDP Esenyurt'taki görüntüler malumun ifşasıdır. HDP bir siyasi parti dışında ne varsa odur.

''HDP DEMEK, PKK DEMEKTİR''

Ön kapısından giren, arka kapısında Kandil'e çıkmaktadır. Hangi ülkede böylesine bir kepazelik vardır? Bu demokrasi midir? YPG'nin afişlerini asmak, bebek katilinin posterlerini taşımak insan haklarının evrensel prensiplerinin neresinde yazılıdır? HDP'yi savunmak, Türkiye'nin egemenlik haklarını yok saymaktır. Asil demokrasi düşmanı, asil insanlık düşmanı, Mehmetlerimize kurşun sıkanlarla kol kola girenlerdir. HDP demek, PKK demektir. HDP demek ihanet demektir. HDP demek bebeklerimize ölüm demektir.

6-8 Ekim olayları hakkında hazırlanan iddianame, HDP'nin kapatılması konusunda somut deliller görülecektir. Bizim parti kapatılmasıyla ilgili görüşlerimiz açıktır.

Çizgimizde bir değişiklik olmamıştır. MHP, Türkiye'nin çıkarlarının temsilcisidir. Parti yöneticisi ve üyelerinin sorumlu tutularak cezalandırılması her zaman dile getirilir. Siyasi partilerin kapatılması halinde, bu partilere oy veren seçmenler ve sorumluluğu olmayan yöneticiler de cezalandırılmış olacaktır.

Sadece bireysel sorunların, siyasi yaptırımla cezalandırılması, bunların eylemlerinin ayrıca takibat gerektirmesi halinde, yargı sürecinin önün açılması en makul yöntemdir.

Şiddeti ve terörü siyasal bir araç olarak kullanan, anayasal düzeni yıkmak amacıyla şiddeti savunan partilerin bu çerçevenin dışında tutulması hukuk devletinin vazgeçilmez gereğidir.

''TÜRKİYE ÇADIR DEVLETİ DEĞİLDİR''

İşlenen faillerin ve sonuçlarının dikkate alındığında HDP'nin kapatılması milli iradeye aykırılık teşkil etmeyecektir. Türkiye çadır devleti değildir. Bir devletin üç temel ögesi söz konusudur. Bir devletin yıkım süreci 3 ögenin yıkımıyla başlayacaktır. Osmanlı İmparatorluğu üç ögesinde başlayan tahribatla yıkım sürecine girmiştir.

CHP'ye ve İP'e göre, terörist Demirtaş serbest bırakılmalıdır. Teröriste terörist diyemeyen potansiyel suçlara ortaktır. Teröristlere cici çocuk muamelesi yapacak kadar gayri milliliğe savrulmuşlardır. CHP yönetimi teröriste değil, valilerle kaymakamlarla, çavuşlarla uğraşmaktadır. CHP yönetimi militan arıyorsa Boğaziçi'nde teröristlere eylem birlikteliği yapan DHKP-C'lilere ve il başkanlarına bakacaklar.

Terörle mücadeledeki yüksek başarı HDP'yi ürkütmektedir. CHP korkarken, İP rahatsız olmaktadır. Bunların hepsi birdir. Aynı çuvala, aynı kaba girmişlerdir. Terör örgütlerinin sonu gelmiştir. Hainlerin kaçacakları ve saklanacakları yer kalmamıştır. Zafer işareti yapan sözde milletvekilini ve zihniyetini anaların bedduaları yerle yeksan edecektir."

Haber365
bilgi@haber365.com.tr