Uzun zamandır türkiye’nin ve tüm dünyanın gündeminde olan s400 ve f35 alımları masaya yatırıldı.
Uzun zamandır Türkiye’nin ve tüm dünyanın gündeminde olan S400 ve F35 alımları masaya yatırıldı. Haber365'te yayınlanan Analiz ve Akış programında Halit Emre Aydın ve Furkan Hasdemir, S400 ve F35 alımlarının neden büyük ses getirdiğini analiz etti.
S-400 VE F-35 MESELESİ
Furkan Hasdemir: Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan dedi ki, “Nisan 2020’de biz S-400’leri aktif hale getireceğiz. Eğitim ve teslim süreci tamamlanacak.” Bu birincisi, İkinci olarak da F-35’lerle ilgili dedi ki, “Eğer ABD F-35’i bize vermezse, biz farklı alternatifleri şimdiden araştırmaya başladık. Kendisi bilir, biz iyi bir müşteriyiz.” Dedi. Bu açıklamaları ve S-400 & F-35 meselesini nasıl yorumluyorsunuz?
Halit Emre Aydın: S-400 meselesinde birçok insanın “Gelmeyecek, gelse de kurulmayacak, kurulsa da kullanılmayacak” gibi birtakım aforizmaları vardı. Bu aforizmaların doğrultusunda birçok insan biraz da eski Türkiye anılarının da canlanmasıyla, Türkiye’nin özellikle Amerika ve NATO’ya rağmen bir şey yapamayacağı gibi bir algı vardı.
Tabii biz, başından sonuna kadar ülke bekası ve ülkenin savunması söz konusu olduğu zaman, mevcut hükümetimizin neler yapabileceği konusunda ciddi tecrübelere şahit olduğumuz için S-400’lerin geleceğini tahmin ediyorduk. Çünkü Türkiye’nin bugün savunma sathım haline değerlendirme yaptığımız zaman, en temel ve en büyük eksiklik hava savunma sistemiydi.
Bir dönem NATO kapsamında Malatya’ya bir Patriot düzenekleri kurulmuştu daha sonra o sistemleri kaldırıp götürdüler. Bu süreç içinde Türkiye Patriot satın almak için çeşitli girişimlerde bulundu. Bu girişimler içerisinde çok dikkat çekici olan ve çok da kimsenin bilmediği bir unsur var, Türkiye dışardan artık bir silah alsa bile silahın üreticisinden bunun know how’ını yani bilgi birikimini aktarmasını ve ilerleyen zamanda bu sürecin daha da geliştirilerek bir üst seviyeye çıkartılması için işbirliği yapılmasını şart koşuyor. S-400’lerin tercih edilmesinde bunun da çok ciddi bir rolü oldu. Türkiye hem S-400 üreticisi olan şirkete, her ne kadar biz bunları devlet-devlet değerlendiriyor olsak da bunlar da günün sonunda bizde nasıl İHA’ları SİHA’ları yapan Bayraktar şirketi varsa bunları da üreten birtakım şirketler var, Türkiye bu şirketlere ilerleyen zamanlarda kendi savunma sistemini geliştirebilmek adına know-how paylaşımını da şart koştu. Bu noktada bırakın Patriotların know-how’ını, direkt olarak vermiyoruz denildi. Türkiye otomatik olarak S-400 seçeneğine yönlendirilmiş oldu.
S-400’lerin kurulacağı malum, zaten kurulmayacak olsa niye gelsin? Bu S-400’lerin devamında ise benim beklentim; Türkiye’nin kendi hava savunma sistemlerini üretmeye başlaması. Türkiye’nin artık ufak ufak da olsa, daha dar kapsamda, daha sınırlı menzilde de olsa kendi hava savunma sistemlerini üretmeye başlaması lazım.