Konser paraları üzerinden başlayan tartışma bambaşka bir boyuta evrilmiş durumda..
Artık sadece kalabalık tartışma programlarında, her şeyi bilen adamların kavga konusu olmaktan çıkıp, yargının konusu haline geldi..
Müfettişler, denetimciler, suç duyuruları falan...
CHP'nin, 2028'de Erdoğan'ın karşısına çıkarmayı planladığı muhtemel iki aday için yargı sopası sallanmaya başlamış durumda..
Bu böyle olmasa bile kamuoyundaki algısı bu.
"Erdoğan'ın muhtemel adaylarının önü, yargı yoluyla kesilecek"...
Şu ya da bu suçlama nedeniyle bu iki ismin politik kariyerlerine zarar verecek bir karar çıkma ihtimali var mı?..
Teknik olarak var..
Fakat herkes iyi bilsin ki, politika "teknik" değil, "siyasi" bir iştir..
Yani kararlar teknik olarak alınmaz..
Misal alınsaydı;
Alınsaydı 2007'de abdullah gül, cumhurbaşkanı olamazdı...
Hatta bu şartlarda, erdoğan muhtar bile olamazdı..
Deniyor ki, bu "mağdur olan siyasetçinin güçlenmesi" bir tek bizde böyle..
Değil..
Tüm gelişmiş demokrasilerde durum farklı değil..
2020 sonrası Donald Trump için, kamu kaynaklarını haksız kullanmaktan tutun da kampanya paralarını eskort kızlarla yemeye kadar akla hayale gelmeyecek suçlamalardan davalar açıldı..
Ne oldu?
2024'te Trump bir daha seçildi...
Bırakın Trump'ı... Biden için pedofili dediler, çocuk istismarcısı dediler..
sivrisinek vızıltısı kadar bile etki etmedi..
Demem o ki..
İmamoğlu'na ya da Mansur Yavaş'a, sahiden siyaseten önünü kesmek için bir operasyon yapılıyorsa, bu yapılabilecek en saçma şey olur..
Yaşanacak bir mağduriyet, mağdur edilen tarafın artı hanesine yazılır..