Akdeniz’de Keşfetmeniz Gereken Antik Kentler

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2020 yılı Patara yılı ilan edildi. Likya medeniyetinden miras kalan Patara Antik Kenti, Fethiye-Kalkan arasında kalan bölgede yer alıyor. Milattan Önce 13. Yüzyıla kadar dayanan geçmişi ile Patara Antik Kenti, Helenistik dönemde inşa edilen Meclis Binası ve Tiyatro gibi sanatsal anıtlarıyla ziyaretçilerini ağırlıyor. Roma İmparatorluğu döneminde de aktif olarak kullanılan Patara, adli işlerin görüldüğü bir merkezdir. Aynı zamanda bir liman kenti olan Patara Anadolu’dan Roma’ya gidecek olan tahılların depolandığı bölgelerden biridir. Patara Antik Kenti yakınında bulunan Patara sahiliyle Antalya’ya gelen kişilerin uğrak noktalarından arasında yer alıyor.

Aspendos Antik Kenti Anadolu ve Akdeniz’in en iyi korunmuş antik kentlerinden biridir. Aspendos Antik Kenti içerisinde yer alan Roma dönemine ait tiyatrosu ile oldukça ünlüdür. Akdeniz’in diğer bölgelerine ulaşımını kolay olmasından dolayı Roma döneminde oldukça popüler olan Aspendos Antik Kenti, çevresinde nehir, ulaşım ve bereketli toprakların bulunmasından dolayı oldukça gelişmiş bir bölgedir. Aspendos’a ait diğer yapıların kalıntıları tiyatronun yakınında bulunuyor. Aspendos Antik Kenti’nde; Helenistik yapılar, çeşme, meclis binası, anıtsal tak, agora, tiyatro sahnesi, bazilika ve tapınaklar bölgedeki yapılar arasında görülmesi gereken yerlerdir. Makedonya kralı Büyük İskender’e direnen ancak başarılı olamayan Aspendos, en parlak dönemini ise Roma İmparatorluğu ve Selçuklu Devleti zamanında yaşamıştır.

Termessos Antik Kenti, Anadolu’nun en eski halkları olan Luviler ve Solymler tarafından kuruldu. Büyük İskender şehri kuşatmış ancak Termessosluların güçlü savunmasından dolayı teslim olamayan tek kenttir. Doğal afetler dışında oldukça iyi korunmuş olan Termessos Antik Kenti, görkemli yapısıyla insanı büyülüyor. Termessos’da meclis binası, tiyatro alanı ve Helenistik dönemden kalan surlarını ziyaret edebilirsiniz.

Likya Birliğinde üç oy hakkına sahip altın şehir olarak bilinen Olympos Antik Kenti’nin kesin kuruluş tarihi bilinmiyor. Likya, Helenistik, Roma ve Bizans döneminden günümüze kadar ulaşan kalıntılar ve eserler oldukça iyi korunmuştur. Antik dönemde kenti ikiye bölen nehir yatağı bir kanal içine alınarak her iki yakası da bir köprü ile bağlanmıştı. Roma döneminde kalma küçük tiyatro oldukça harap bir durumdadır ancak Olympos Antik Kenti’nin girişinin bir tarafı iyi korunmuş alanlarından biridir. Roma İmparatorluğu döneminde kalma tapınak binası, tapınak kapısının önünde Marcus Aurelius’a itaf edilmiş heykeli, mezar, agora, kentin ortasında yer alan kale ve lahit yer alıyor. Olympos Antik Kenti’nin denize açılan kısmını da Olympos plajı yer alıyor. Altın kumları ve masmavi deniziyle tatilcilerin ilgisini çekiyor. Olympos plajında tekne turu ve yamaç paraşütü gibi aktiviteler de yapılabiliyor. Uluslararası turizm yayınlarında Avrupa’nın en iyi plajları arasında gösteriliyor.

19 yüzyılda İngiliz donanmasının bu kıyılarda yaptığı keşif gezisi sonucu keşfedilen Anamur Antik Kenti’nde yapılan kazılar sonucunda günlük hayatta kullanılan birçok buluntu ortaya çıkarıldı. Kıbrıs’a yakın olan Anamur Antik Kenti, Roma döneminde ara istasyon olarak kullanıldığı biliniyor. Roma döneminde önemli bir ihracat kenti olan Anamur, Anemurium Antik Kenti olarak da biliniyor. Anamur ilçe merkezine çok yakın olan antik kent, dağlık bir alandadır Anamur Antik Kenti nekropol, su kemerleri, tiyatro, odeon, hamam ve mozaiklerin bulunduğu tarihi kalıntılar varlığını devam ettiriyor. Anamur Antik Kenti denizle iç olan bir kent olduğundan dolayı kalabalık olamayan bir plajda tatil yapabilirsiniz. Ayrıca suyu çok berrak olduğundan dolayı dalış yapımı açısından da oldukça elverişlidir. Anamur Antik Kenti’ne gitmişken Mamure Kalesi ve Anamur Müzesi’ni de ziyaret edebilirsiniz.

Burdur’un ardıç ve sedir ormanlarıyla kaplı Gölhisar ilçesinde üç tepenin üzerine kurulan Kibyra Antik Kenti, yerleşim alanı olarak oldukça büyüktür. Simetrik olarak yerleştirilen, göl ve ova manzaralı yapıların hiçbiri bir diğerinin manzarasını kesmeyecek biçimde yerleştirildi. Kibyra Antik Kenti’nin en muhteşem yapısı olan 12-13 bin kişilik görkemli bir stadyumu bulunuyor. Meclis binasında orkestranın tam merkezinde bulunan kırmızı yeşil ve beyaz mermerden yapılan ünlü Medusa mozaiği de Anadolu’da ki tek örnektir. Antik kentteki kazılarda ortaya çıkan gladyatör frizlerinden anlaşılacağı üzere gladyatör dövüşleri de yapılıyordu. Gladyatörler kenti olarak da Kibyra Antik Kenti’nin bilinen stadyumuna doğru nekropol alanından geçen anıtsal bir yol üzerinde gladyatörlere ait mezarlar bulunuyor.

Milattan Önce 700’lü yıllarda Rodoslu koloniciler tarafından kurulan Soli Antik Kenti, Kilikya tarihinin en önemli liman kentlerinden biridir. Helenistik dönemde oldukça parlak bir dönem yaşayan Soli Antik Kenti, yönetimin zayıflamasının ardından korsanların yağmalarına maruz kaldı. Roma İmparatorluğu döneminde parlak günler yaşayan Soli’de bugüne kadar iman, sütunlu cadde, tiyatro, Roma hamamı, kent duvarları, nekropol, su kemeri gibi yapıları ortaya çıkarıldı. Güneş şehri olarak bilinen Soli Antik Kenti bir dönem ticaretin kalbiydi. Soli Antik Kenti’nin, 3 bin yıllık tarihi geçmişinin yanı sıra bölgeye yakın, temiz ve sakin olan bir plajı da vardır.