AK Parti yapılan bu çağrılara tepki göstererek üç isim hakkında savcılıklara müracaat ederek 81 ilde suç duyurusunda bulundu.
Siyaset gündeminde darbe iması ve başörtülü hakim tartışması çıkaran 3 ismin kısa sürede ifadeye çağrılması bekleniyor.
'AK PARTİ'DEN AÇIKLAMA'
AK Parti'den konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, AK parti teşkilatları tarafından 81 ilde, Fikri Sağlar, Can Ataklı ve İlker Başbuğ hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun "halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme" başlığını taşıyan 216. maddesi uyarınca Cumhuriyet Başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunulduğu belirtildi.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, doğrudan milletin yürüttüğü ve onun temsilcisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yönettiği bir istiklal mücadelesi sonunda kurulduğu ve temelinde milli iradenin üstünlüğü olan Cumhuriyetin, çok partili siyasi sistemle birlikte bu vasfının siyasi alanda da tam manasıyla hayata geçirildiği anımsatılan açıklamada, "Elbette, en başından beri her dönemde milli iradenin üstünlüğünü hazmedemeyenler olmuştur. Milli irade düşmanlığı, kimi zaman darbeci, kimi zaman vesayetçi, kimi zaman marjinal akımların temsilcisi olarak karşımıza çıkmıştır." ifadesi kullanıldı.
Faşizmin en ilkel, karanlık, nobran söylemleri ve eylemleriyle millete, milletin değerlerine, tarihine, kültürüne saldıran köhne zihniyetin mensuplarıyla mücadele etmenin, kendini bu ülkenin demokrat, yerli ve milli bireyi olarak gören herkesin en başta gelen sorumluluğu olduğu vurgulanan açıklamada, şöyle devam edildi:
"Yakın tarihte 28 Şubat'tan 15 Temmuz'a kadar uzanan nice acı hatıraları hala hafızasında canlı olan milletimiz, faşist zihniyete karşı gösterdiği ilkeli ve güçlü duruş sayesinde, ülkemizin en büyük kalkınma ve demokrasi atılımının partimiz vasıtasıyla gerçekleştirilebilmesini sağlamıştır. AK Parti olarak en büyük gururumuz ve mutluluğumuz, bu büyük atılımda milletimizin temsilcisi olarak mücadele safının en önünde yer alıyor olmaktır.
Türkiye'nin kalkınma ve demokrasi yolculuğunda katettiği mesafedeki başarısı, akıl, vicdan ve izan sahibi herkes tarafından takdirle teslim edilmektedir. Bu sayede ekonomiden hak ve özgürlüklere kadar her alanda dünyanın en gelişmiş ülkeleriyle mukayese edilebilecek bir yere geldiğimizi en iyi milletimiz biliyor. 2023 hedeflerinde somutlaşan büyük ve güçlü Türkiye'nin inşası gayretlerimizi, inşallah zaferle neticelendireceğiz."
Türkiye'de halen darbenin çözüm olduğuna inanan faşist zihniyetin her fırsatta değişik ifadelerle kendini gösterdiği vurgulanan açıklamada, "Kimi zaman milli iradenin tecelligahı olan Meclis'in mehabetini bozan, kimi zaman medya mecralarını kirleten, kimi zaman eskiden mensubu oldukları kurumların saygınlığına zarar veren bu zihniyet sahipleriyle hukuk önünde hesaplaşmakta kararlıyız. Bu örneklerden biri, CHP'nin resmi yayın organı olan bir televizyon kanalında 'başörtülü bir hakimin tarafsız olamayacağını ve adil yargılama yapamayacağını' söyleyen, eski milletvekili ve bakan Fikri Sağlar'ın ortaya koyduğu tavırdır." ifadelerine yer verildi.
Açıklamada, "Türkiye'nin artık geride bırakmış olması gereken, büyük acıların çekildiği ve bedellerin ödendiği bir meseleyi yeniden gündeme getiren bu kişi, CHP'nin demokrat yaldızı altındaki faşist yüzünü bir kez daha sergilemiştir." değerlendirmesinde bulunuldu.
Gazeteci Can Ataklı'nın sosyal medya paylaşımındaki ifadelerine de değinilen açıklamada, "Cumhurbaşkanımızın seçimle gitmeyeceğini, ordunun darbe kabiliyetinin kalmadığını, artık tek ümidin ülkenin halkta öfkeye yol açacak büyük bir felakete uğraması olduğunu söyleyebilecek kadar derin bir sefalete düşmüştür. Darbe ve felaket çığırtkanlığı yapan bu zihniyet, ülkemiz için bizatihi bu tehditlerin kendisi kadar tehlikelidir." görüşü dile getirildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Aynı şekilde, Genelkurmay eski başkanlarından İlker Başbuğ'un, 27 Mayıs darbesinin, şayet rahmetli Menderes erken seçim kararını ilan etseydi olmayabileceği, böyle bir durumda da iktidarın zaten CHP'ye geçeceği yönündeki açıklamaları, zihinlerin gerisindeki darbe sevdasını açık etmiştir. Sadece bu üç örnek dahi, Türkiye'nin 97 yıllık Cumhuriyet tarihinde elde ettiği milli iradenin üstünlüğünü esas alan kazanımları hala hazmedemeyenlerin, vesayet ve darbe dönemlerinin özlemiyle yanıp tutuştuğunu göstermeye yeterlidir."
Demokrasi tarihinde siyasetin darbelerle inkıtaya uğratıldığı dönemlerin yaşandığına işaret edilen açıklamada, "Bugün seçilmişlerin en kritik demokratik mücadele süreci devam ederken, bu tür söylemlerin ve yaklaşımların, kesinlikle iyi niyetli olmadığı, arkasında farklı ajandaların ve gayelerin bulunduğu tartışmaya mahal vermeyecek şekilde açıktır. Unutulmamalıdır ki terörle ve her türlü vesayet odağı ile mücadele demokrasiyi koruma mücadelesidir." ifadesi kullanıldı.
"Hak ve özgürlük mücadelesinde ülkemizin elde ettiği kazanımlara, vesayetten darbeye, terör örgütlerinin saldırılarından uluslararası tuzaklara kadar nice badireleri göğüsleyerek sahip çıkan milletimizin, bu karanlık zihniyete de hak ettiği dersi, demokrasi ve hukuk sınırları içinde vereceğinden şüphe duymuyoruz.
Türkiye'nin 81 vilayetindeki AK Parti teşkilatları olarak biz de yapılan bu saldırıları, demokrasinin kalbi milli iradeye, onun taşıyıcısı siyaset kurumuna ve nihayetinde bizatihi demokrasimize, partimize ve seçilmiş Cumhurbaşkanımıza yönelik bir saldırı olarak görüyor ve hukukun bize verdiği hakları kullanarak, suç duyurusunda bulunmak suretiyle milletimize ve tarihe karşı görevimizi yerine getirdiğimize inanıyoruz. Tüm diğer siyasi partileri de demokrasi karşıtı bu açıklamalara tepki vermeye davet ediyoruz. Benzer her türlü girişime karşı da aynı kararlılıkla mücadele edeceğimizi özellikle belirtmek istiyoruz."
'NE OLMUŞTU?'
Geçtiğimiz günlerde CHP'li Fikri Sağlar, başörtülü kadınlar hakkında, "Türbanlı hakim karşısına gittiğimde adaleti savunacağı konusunda kuşkum var. Bazıları militanca ve ideolojik takılıyor, bununla mücadele edilmeli" ifadelerini kullanmıştı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP'li Fikri Sağlar hakkında "halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama" suçundan resen soruşturma başlatmıştı.
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Org. İlker Başbuğ ise bir gazeteye yaptığı açıklamada, "Menderes erken seçim tarihi açıklasaydı 27 Mayıs darbesi olmazdı" ifadelerini kullanmıştı.
Gazeteci Can Ataklı ise "Tayyip Erdoğan'ın gitmesi için çok büyük bir halk öfkesinin olması lazım" ifadelerini kullanmış, Ataklı'nın bu sözleri hakkında soruşturma başlatılmıştı.