Erdal Şimşek-ANALİZ
Ukrayna yönetimi dün yaptığı açıklamada, Polonya'nın
Ukrayna'ya savaş uçağı göndermeyeceğini söyledi. Polonya'ya ek olarak, Bulgar
ve Slovak hükümetleri de son zamanlarda Ukrayna'ya askeri uçak teslimatı
iddialarını reddetti. Ancak aynı zamanda, bir Ukraynalı yetkili daha Pazartesi
günü Ukraynalı pilotların AB ülkeleri tarafından bağışlanan uçakları almak için
ülkeyi terk ettiğini iddia ediyordu.
Bu tür çelişkili açıklamalar, AB'nin gelişen bir Rus
işgaliyle karşı karşıya kalan Ukrayna'ya askeri yardımın ulaştırılması için bir
lojistik koordinatör olarak hizmet etme girişiminin tamamen bir hayal ürünü
ortaya çıkmasına sebep oldu.
AB yetkilileri: ''Üyelerimiz Ukrayna’ya savaş uçağı gönderecek''
Diğer yandan AB yetkilileri, geçtiğimiz Pazar günü
üyelerinden Ukrayna'ya silah ve diğer askeri teçhizatın aktarılmasında çok daha
iddialı bir rol alacağını, hatta çabayı finanse etmek için 450 milyon Euro'luk
AB fonu kullanacağını açıkladılar.
Akabinde Pazartesi akşamı bir Ukraynalı yetkili, pilotların
AB ortaklarından askeri uçak almak için Polonya'ya geldiğini açıklamıştı. Söz
konusu uçaklar, Ukraynalı pilotların zaten uçmak için eğitildiği Mig-29 gibi
Sovyet dönemi jetleriydi. Ukrayna parlamentosu bağışların ayrıntılarını bile
bir tweet ile ortaya koydu. Tweet'e göre Avrupa, Polonya'dan 28, Slovakya'dan
12 ve Bulgaristan'dan 16 MiG-29 ve n 14 Su-25 olmak üzere toplam 70 savaş uçağı
gönderiyordu.
Ancak, adı geçen ülkeler Ukrayna Parlamentosu ile AB
yetkililerinin bu sözlerini yalanladılar.
Bir Bulgar yetkili uluslararası basına verdiği demeçte,
Bulgaristan Başbakanı Kiril Petkov, ülkesinin kullanılabilir uçak ve parça
sıkıntısı olduğunu ve Ukrayna'ya jet ödünç vermek şöyle dursun, kendi hava
sahasını korumak için yeterli savaş uçağına sahip olmadığını açıkladı. Salı
günü de Slovakya Savunma Bakanlığı sözcüsü de herhangi bir bağışı reddetti:
Sözcü, “Slovakya Ukrayna'ya savaş uçağı vermeyecek” dedi.
Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda da aynı gün bir açıklama
ile iddiaları reddetti. Polonya'daki Łask Hava Üssü'nde NATO Genel Sekreteri
Jens Stoltenberg ile birlikte konuşan Duda, ülkesinin "Ukrayna hava
sahasına herhangi bir jet göndermeyeceğini" ve bunun "Ukrayna
ihtilafına askeri bir müdahale açacağını" söyleyerek ülkesinin pozisyonunu
net bir şekilde ortaya koydu.
Duda, NATO'nun Rusya'nın Ukrayna'daki savaşına taraf
olmadığını da vurguladı.
Ancak Duda'nın yorumları tam olarak net değildi. İnkârının
Polonya'ya, Polonyalı pilotlar tarafından kullanılan jetleri Ukrayna'ya
göndermemesine mi atıfta bulunduğunu mu (ki bu gerçekten de savaşa açık bir askeri
müdahale anlamına gelir) yoksa reddetmesinin daha geniş anlamda Polonya savaş
uçaklarının Ukrayna'ya herhangi bir potansiyel teslimatına atıfta bulunup
bulunmadığını belirtmedi.
Saatler sonra, Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki daha net
bir dille AB yöneticilerinin iddialarını yalanladı.
Polonya Başbakanı: ''Bizim böyle bir planımız yok''
Borell, yaptığı açıklamada Ukrayna'ya "savaş uçağı bile
tedarik edeceğiz" diyerek kelimenin tam anlamı ile Rusya-Avrupa Savaşı’nın
ateşini fitilledi. Hızını alamayan Borell, konuyu daha da detaylandırmış
ve “bazı AB ülkelerinin Ukrayna'nın
Rusya'ya karşı savaşmak için ihtiyaç duyduğu tür uçaklara sahip olduğunu ve bu
uçakların AB parasıyla finanse edilebileceğini” söyledi.
Bu, Avrupa Birliği’nin Rusya’ya karşı açık açık “Savaş
İlanı” anlamına geliyordu.
Peki, Avrupa Birliği’nin her hangi bir ülke ile savaşma gücü
var mı? Bu sorunun cevabı oldukça kolay. Devlet sisteminin işlediği ve az biraz
savunma gücünün olduğu hiçbir ülke ile Avrupa Birliği’nin savaşacak gücü ve
niyeti yoktur, olamaz da. Çünkü Avrupa Birliği hala kendi içerisinde bu tür
konularda siyasi bir birlik haline bile gelememiştir. Ayrıca Avrupa ordularının
savaş kabiliyet ve yetenekleri oldukça zayıftır. Ve en önemlisi, Avrupa Birliği
herhangi bir güçlü veya bükü ülke ile asla savaşmaz. Çünkü AB için her ülke
ekonomisi sömürülmesi gereken bir “Pazar”dır.
Bütün bfunları göz önünde bulundurduğumuzda, Avrupa Birliği
Dış İlişkiler Komisyonu şefi Borell’in neden böyle bir cümle sarf ettiğini
tahmin etmek oldukça kolaydır:
Borell, yapılan kapalı toplantıda herhangi bir komisyon üyesinin
dile getirdiği ifadesini kendi kurumunun görüşü gibi lanse etti. Fakat
anlaşılan o ki, söylediği sözünün nereye varacağını hesaplamadı. Avrupa’da
çıkan bu büyük krizin karşı muhatabı koskoca Rusya. Diğer taraftan Avrupa’nın
en büyük ve vurucu silah gücü olan Türkiye bu krizde tarafsız ve AB’nin hiçbir
politikası ile ortak görüşe sahip değil. Hatta Avrupa ve Batı’nın savaş
çığırtkanlığı politikasına çok sert bir şekilde karşı çıkıyor.
Durum böyle olunca, Borrell alenen geri adım atmak zorunda
kaldı. Başka bir basın toplantısında, savaş uçaklarının "Ukrayna'dan
aldığımız yardım talebinin bir parçası" olmasına rağmen, AB'nin bunları
ödemek için yeterli mali kaynağa sahip olmadığın” öne sürdü. Ve “bunun yerine
AB ülkeleri bireysel olarak iki taraflı bağış yapabilirler” diyerek kelimenin
tam anlamı ile topu taca attı.
AB diplomatlarına göre Borrell, halen Sovyet döneminden
kalma savaş uçaklarını kullanan birkaç AB ülkesinden bazıları olan Bulgaristan,
Polonya ve Romanya'ya, potansiyel olarak Kiev'e bazı uçaklar teslim edip
etmeyeceklerini gayri resmi olarak sordu. Ve Borell’de bu girişimi bir oldu
bittiye getireceğini sanarak kendisini ve AB’yi rezil edecek açıklamayı yaptı.
Tabi AB’nin bu kadar güçsüz ve bencil davranması ortaya
çıkınca bütün ülkelerin Borell’e öfkelendiğini söylemek işten bile değil.
Kuveetle muhtemel Borel, ilk fırsatta gönderilecek.
Bir AB diplomatı, AB ülkelerinin Borrell'in üzerinde
anlaşmaya varılmamış savaş uçağı teslimatı hakkındaki kamuoyu açıklamasına
"öfkeli" olduğunu söyledi.
Erdal Şimşek, haber365.com.tr’nin Yayın Kurulu üyesidir.