15 Temmuz Şehidinin Annesine Son Sözleri 'Şehit Olursam Sakın Elini Dizine Vurma'
Genelkurmay Başkanlığı'na yönelik 15 Temmuz 2016 tarihinde darbe girişimi gecesi gerçekleştirilen saldırıda çıkan çatışmada şehit düşen polis Fırat Bulut'un (30) annesi Rahime Bulut, oğlunu kaybetmenin üzüntüsünü hala yaşadığını dile getirdi.
Oğlunun hep şehit olmak istediğini dile getiren anne, 'Mesleğinin aşığıydı, önce Bursa Uludağ Üniversitesi'ni kazandı sonra burayı kazanınca kaydını buraya aldırdı. Sordum, 'Oğlum neden kaydını buraya aldırdın?' diye. 'Anne belki şehit olurum, diye kaydığımı aldırdım' dedi. Hep şehit olmak isterdi' diye konuştu.
Darbe girişiminin dördüncü senesinde çocukları şehit olan ailelerin evlat özlemi devam ediyor. Genelkurmay Başkanlığı'na karşı saldırının önüne geçmek isterken neredeyse 2,5 saat devam eden çatışmada 281 mermi kullanarak, şehit olan, evli ve bir çocuk sahibi Fırat Bulut'un Konya'nın Ereğli ilçesinde ikamet eden ailesinin de evlat hasreti bitmiyor. Anne Bulut, evladının şehit olmasının gururuyla yaşadığını ifade ederek, 'Acısı ciğerimizde, gururu yüreğimde, bir şehit anası olarak gururla yaşıyorum. Öyle bir acı ki tarifi olmaz. '4 yıldır nasıl geçti?' derseniz; boğazımda bir düğüm, içimde bir sızı, yanımda bir eksiklik. Bizim yaşamımız, şehidimizle beraber mezara girdi. Gururu fazla ama; mutlu olamıyoruz. 'Şehit Fırat Bulut nasıl biriydi?' derseniz; 15 Temmuz hain darbe gecesi 2,5 saat kahramanca çatışmış, 281 mermiyi o hainlere sıkmış, kahramanca o tanktan çıkan mermiyle şehit olmuş' şeklinde konuştu.
'BELKİ ŞEHİT OLURUM DİYE KAYDIMI ALDIRDIM'
Oğlu Fırat Bulut'un mesleğini çok sevdiğini dile getiren Rahime Bulut, 'Fırat Bulut, korkusuzdu. Allah'tan başka kimseden korkmazdı. Haklının yanında, haksızın karşısında dimdik ayaktaydı. Yalan söylemezdi, yalan söyleyeni de sevmezdi. Mangal gibi kor yürekliydi. Hiç bileğini bükemezlerdi. Tam bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti polisiydi. Mesleğinin aşağıydı. Önce Bursa Uludağ Üniversitesi'ni kazandı sonra burayı kazanınca kaydını buraya aldırdı. Sordum, 'Oğlum neden kaydını buraya aldırdın?' diye. 'Anne belki şehit olurum, diye kaydımı aldırdım' dedi. Hep şehit olmak isterdi. Şehit törenlerine giderdi. 'Anne ben de şehit olmak istiyorum' derdi. Van'a ek göreve gidiyordu. 'Anne eğer şehit olursam sakın elini dizine vurma' dedi. Ben de 'Oğlum ben anayım' dediğim zaman 'Şehitlik mertebesini bilen ana, dayanır. Sen de dayanacaksın' dedi' şeklinde konuştu.
'VATAN HAİNLERİNİN TÜRKİYE CUMHURİYETİ BAYRAĞI ALTINDA YAŞAMAYA HAKKI YOK'
Evladının, canını vatana feda ettiğini ve kendi canını da vatan için seve seve vereceğini dile getiren anne, darbe girişimi yapanların bu ülkenin bayrağı altında yaşamaya hakkının olmadığını dile getirdi. Bulut, şu ifadeleri kullandı:
'O vatan hainleri inşallah en büyük ağır cezayı alırlar. Ben bu vatan için ciğerimi, gözümün nurumu vermişim. Bedenimi seve seve veririm. Benim kahraman yavrum, seve seve genç bedenini bu vatan için siper etti. Ben de seve seve vermeye hazırım. Ama o soysuzların Türkiye Cumhuriyeti'nin şu bayrağın altında yaşamaya hakları yok. Çünkü onlar vatan haini. Vatanı bölmeye çalıştılar. Biz ne için çalışıyoruz? Vatanımız için. Sen nasıl kendi vatanına, kendi savunmasız vatandaşına kurşun sıkıyorsun? Amacın ne? Ama Rabbim fırsat vermedi ve vermez. Bu vatan, genç gelinleri dul bırakan, körpe yavruları yetim bırakan, kendi vatanına, kendi devletine, kendi savunmasız vatandaşına kurşun sıkan, bomba atan o vatan hainlerinin, o soysuzların değildir.'
'VATAN ELDEN GİDİYOR, FIRAT GİTMİŞ ÇOK MU' DEMİŞ
Baba Şinasi Bulut ise evladıyla o gün saat 23.00 sularında telefonda görüşmesini şu ifadelerle anlattı:
'Oğlum 15 Temmuz gecesi saat 01.30 sıralarında şehit düştü. Saat 23.00 sıralarında konuştum. 'Fırat dikkat et oğlum, çok öne çıkma' dedim. 'Baba, senin bana üç, dört vasiyetin var. Vatan elden gidiyor. Vatanı elden gidenin namusu, bayrağı olmaz. Bir Fırat gitmiş çok mu?' dedi, hiçbir şey diyemedim. Saat 01.30 sıralarında şehadet şerbetini içmiş. 8 tankın önünde hedef olmuş. Tek başına mücadele etmiş. 281 mermi kullanmış. Onuru ve gururu çok büyük. Vatan sağ olsun. 2 aslan gibi oğlum var. O zaman bayrak aldık, çıktık sokağa. Şimdi o bayrağın ucuna namluyu bağlar çıkarım. Bu vatanı biz böldürmeyiz.'
'HİSSETTİM VE O AN ACI BİR ATEŞ DÜŞTÜ İÇİME'
Darbe girişiminin olduğu günün akşam saatlerinde kardeşiyle beraber yemek yedikten sonra Fırat Bulut'un işe gittiğini söyleyen ağabeyi Fatih Bulut, ardından kendisini telefonla arayarak, olaylar çıktığını ve dikkatli olmaları hususunda uyardığını dile getirdi. Kardeşinin şehit olacağını hissettiğini söyleyen Fatih Bulut, 'Korkacak, çekinecek yapısı yoktu. 3 erkek kardeşiz ve benim en küçüğümdü. Bir ağabey olarak hissetim ve o an acı bir ateş düştü içime. O gece telefonlarımı açmıyor, mesajlarıma cevap vermiyordu. Sabah şehit düştüğünü öğrendiğimizde hastaneye gittik. Onu toprağa verdik. 90 kiloydu ve benim onu kaldırmam imkansızdı. Defnederken cenazesini kucağıma verdiklerinde tüy kadar hafifti. Toprağa verdik. Çok zor bir durumdu. Definden sonra babam ve beni mezardan Allah'a olan iman, vatana olan sevgi çıkardı. Yoksa bir ağabey ve baba için gencecik fidanı toprağa verip, ondan sonra kalkıp yaşamaya devam etmek çok zor. Ama Rabbimden geldi. Hayal gibi 4 yıl. O an dünya durmuştu. Rabbim sabrını veriyor. Ama bir tarafımız hep yarım" dedi.