Almanya'nın Türk ve Göçmen Çocuk Gaspı

Almanya'da her yıl çeşitli gerekçelerle koruma altına alınan çocuk sayısının geçmiş dönemlere göre artış olması endişe uyandırdı. Verilerin her yıl çoğalması farklı soruları ve sorunları beraberinde getiriyor

22.09.2020-14:17 - (Son Güncelleme: 22.09.2020-14:58) Almanya'nın Türk ve Göçmen Çocuk Gaspı

HABER365 ÖZEL / HASAN BİRGÜL

Almanya'da çocukların bakımı ve yetiştirilmesi konusunda ebeveynlerin sorumluluklarını devlet adına denetleyen 'Jugendamt' adı verilen gençlik dairesinin uygulamaları, hem ülke içinde hem de göçmenlerin geldiği ülkelerde ve Türkiye'de tepkiyle karşılanıyor. Gençlik Dairelerinin Viyana konsolosluklar sözleşmesine, Alman Anayasasına, Sosyal kanun kitabının kanunlarını ihlal ettiği apaçık ortada. Gençlik daireleri,  çıkar amaçlı yasalar doğrultusunda çocukların haklarını,ihlal edilen ailelerden çocukları ayırma hakkını elde ederek toplumsal bir hareket izlediğini belirtsede ciddi sorunlar gün yüzüne çıkıyor. Gençlik Dairesi aracılığıyla muhafaza altına alınan Türk ve Göçmen çocuklarının yurt köşesinde ya da yabancı ailede öz değerlerinin yitirildiği gözlenmektedir.

JUGENDAMT: ALMANYA GENÇLİK OFİSİ

Avrupa'da ve Almanya'da çocukları koruma sisteminde yetki devrine ilişkin,kültürel nüfusun göz önünde bulundurulduğu bir örgütlenme modeli ile karşılaşılmaktadır. Bu bağlamda Almanya’da çocuk ve gençlere ilişkin sosyal hizmetler; hükümet dışı organizasyonlara, yani sivil toplum kuruluşlarına yetki veren  bir sistem üzerinden işlenmektedir. Almanya’da gençlik organizasyonlarına ilişkin yetkili kurum Jugendamt’dır. Jugendamt çocuk ve gençler için sosyal yardım sağlayan bir kuruluştur. 

Jugendamt, Almanya’da aile bütünlüğünü korumak ve çocukların en iyi şekilde gelişebilmesine katkı sağlamak için oluşturulmuş sosyal bir kurumdur sözde, amacı çocuk ve gençlerin yetiştirilmesi, bakımı ve eğitiminde anne ve babaları destek olmak, aileler için olumlu yaşam koşulları sağlanmasıdır. Almanya genelinde yaklaşık 600 gençlik dairesi bulunmaktadır. Yetiştirme yurtlarında genellikle ailelerinden alınan gençler barınırken, daha küçük çocuklar için ise koruyucu aile formülü uygulanarak asıl asimilasyon sistemi burada devreye girmektedir. 

Tarihsel sürece baktığımızda  Jugendamt’ın kuruluşunun 1900’lü yılların başında kurulduğu görülmektedir. 'Gemendewaisenrate' ismi ile yoksul ve kimsesi olmayan gençlerin bakımı amacıyla kurulmuştur. 1 Nisan 1924’te ismi ve yapısı değiştirilmiş ve polis teşkilatının bir kolu haline getirilmiştir. 31 Mart 1933’e gelindiğinde ise Adolf Hitler’in yönetime geçmesiyle 'Gleichschaltungsgesetz'  ismini almıştır. 1939’da ise Jugendamt’ın sorumluluğu polis teşkilatından alınarak belediyelere ve İçişleri Bakanlığına verilmiştir. Bu nedenle kurum büyük oranda Nazilerin bir kolu haline gelmiştir.  

Türk ailelerin bütünlüğünün yitirilmemesi ve Türk çocuklarının kendi anne babaları ya da aile üyeleri tarafından yetiştirilmesi, çocukların hem psikolojik gelişimleri hem de kültürel aidiyet ve kimlikleri açısından göz ardı edilemeyecek derecede önemli bir faktör olarak göz önünde olmalıdır.

GENÇLİK DAİRESİ HAKKINDA

Almanya’da yaşayan birçok Türk ve Müslüman kökenli çocuğun Alman Gençlik Dairesi tarafından ailelerinden haksız yere koparıldıkları söylemi sıkça konuşulmaktadır. Diaspora Türkleri ve medya tarafından gündeme getirilen  iddialar ve gençlik dairesine yönelik şikayet dilekçeleri ,skandal ifadeler AP raporlarına da konu olmaktadır.

Çocuklara yönelik ihbarların çoğunlukla kreş veya anaokulu öğretmenleri, polis ve sivil vatandaşlar tarafından yapıldığı görülmektedir. Sivil vatandaşlar tarafından yapılan şikayetler daha çok aile fertleri, komşular, ailenin çocuğu ve yakın arkadaşları,bunların aileleri tarafından kuruma iletilmektedir. Bu noktada da ciddi problem olmakla birliklte Avrupa Parlementosuna ciddi şikayetler gelmiştir. 

Belediyeler tarafından kurulan il ve ilçe gençlik daireleri, gerektiğinde polis kullanarak ailesinden uzaklaştırdığı çocukları  bakıcı aileye ya da yurtlara veriyor. Gençlik daireleri, çocuğun hayatını ve geleceğini önemli derecede etkileyecek yetkilerini kullanırken, mahkeme kararına ihtiyaç duymaması kafalarda ciddi anlamda soru işaretlerine sebep olmaktadır.

Çocuklar basit sebeblerle ailelerinden alıkonuluyor.Buradaki  amaç aileyi ve ailenin içerisinde çocuğu korumak olmalı. Elbetteki bir şiddet ortamı ve gerekli neden varsa bunlar ayrı. Ama mümkün olduğunca aileyi koruyan bir düşünce tarzıyla hareket edilmesi lazım. Çocuk alınırsa da ailenin rızası dahilinde çocuğun uyum sağlayabileceği kültürel olarak yakın olduğu bir aileye verilmesi gerekir. Almanya'da çocukların ağır hristiyan ailelere verilip öz kültüründen ve dininden kendi benliklerinden soyutlanması için ciddi bir asimilasyon ve devşirme taktiği uygulanmaktadır.

Alman Gençlik Dairesinin vesayetini almadan, ailesinden ve evinden uzaklaştırmadan denetime aldığı çocukların sayısı ise belirsiz olup tespit edilememektedir.

Yapılan araştırmalar nüfus içindeki oranlarına göre göçmen (Türk kökenli) çocukların Gençlik Dairelerinin koruyucu ve destekleyici hizmetlerinden en az istifade eden grup olduğu ortaya madde madde konmuştur.

Kuzey Vestfalya bölgesinde ki, Gençlik Dairelerinin yarısı çocuklar ile koruyucu aile arasında dil, din ve köken farkı bulunduğu durumlarda çocuğun kültürel ve dini kimliğinin korumasına yönelik somut önlemlere başvurduklarını ifade etmiştir.

Gençlik Dairesi ve Türk aileler arasında yaşanan sorunların büyük kısmı bu kurumun Alman kamuoyunda ve Türk aileler nezdindeki olumsuz imajıyla yakından ilgilidir. Alman medyasında sıklıkla çocuk çalma  suçlamalarıyla gündeme gelen gençlik daireleri ile aileler arasında ciddi bir güven sorunu yaşandığı ciddi şekildi gün yüzüne çıkmıştır. Başvurular çoğu zaman sessiz kalmıştır. Türk koruyucu aile sayısını artırmanın önemine dikkat çekmeliyiz.

Dejenere olmamalarını sağlamak için ciddi ekipler oluşturarak çalışmalıyız. TBMM Komisyonu çalışmalar yapıyor bu alanda daha hızlı revize olursak bu bizim için çok önemli olur. Büyükelçilikler Türk kökenli ailelerle irtibat halinde olup yaşanan bir olay karşısında ciddi reaksiyonlar vermiştir.

Türk temsilcilikleri ve STK’lar tarafından gerçekleştirilecek bilgilendirme ve destek çalışmaları sadece çekirdek aileyi değil aile yakınlarını da içine alan daha geniş bir grubu hedef almalıdır.

Medya ve Basın bilgilendirilip akademik araştırmalar yapılması olumlu sonuçları beraberinde getirecektir. 

YORUM YAZ..
Modal