24 Televizyonu'da gündemle ilgili değerledirmelerde bulunan Ünal, TBMM Başkanlığı seçimin neticelerinin hayırlı olmasını diledi ve TBMM Başkanı Mustafa Şentop'a yeni görevinde başarılar diledi.
"Sosyal ağları bilgi toplumunun hizmet sağlayıcısı olarak tanımladığınız zaman bu hizmet sağlayıcılarını iki şeyden korumanız gerekiyor." ifadelerini kullanan Ünal, Avrupa Birliğinin internet ortamıyla ilgili kırmızı çizgilerinin dezenformasyon ve teröre karşı mücadele olduğunu dile getirdi.
Sosyal medyanın iftira, yalan, hakaret özel hayatın dokunulmazlığı şahsi bilgilerin ifşası alanı olmaması gerektiğine bu yapan Ünal, "Bu konuda düzenleme yapmayan ülkelerde sosyal ağlar adeta bir operasyon aparatına dönüşmüş durumda. Buralarda hukuksuz bir şekilde her önüne gelen, klavyenin arkasına saklanan ve istediği şekilde hareket ediyor. Bunun sonuçlarında da ortaya dezenformasyonun insan zihnini, insan ilişkilerini zehirlediği bir süreç ortaya çıkıyor. " diye konuştu.
SALGIN SÜRECİNDE SOSYAL AĞ KULLANIMI ARTTI
Mahir Ünal, pandemi döneminde sosyal ağların oldukça yoğun bir şekilde kullanıldığına vurgu yaptı.
Siyasetin bu süreçte sosyal ağlarda konuşulduğunu hatırlatan Ünal, sosyal medyada oluşan dezenformasyonun siyasete zarar verdiğine dikkat çekti.
Bu dönemde sosyal medya için bir farkındalık faaliyetin içerisinde olduklarını hatırlatan Ünal, 1'inci "fazda etik farkındalık", 2'nci fazda "dijital farkındalık" ve 3'üncü fazda "yerel ve küresel farkındalık", 4'üncü fazda ise "bu mecraların yasal bir zemine kavuşturulması" hususlarını masaya yatırdıklarını belirtti.
Ünal, dezenformasyonu görünür hale getirmek adına "yeşil küre" sembolünü tercih ettiklerini belirterek, "Karşılıklı olarak dezenformasyon, küfür, hakaret görünür hale geldi. İnsanlar bunu tartışmaya başladılar. Zaten bizim istediğimiz buydu. Bu tartışılmaya başlandı öyle bir hassasiyet oluştu ki küfür ve hakaret karşısında insanlar ortak tepki göstermeye başladı. Bu kıymetli bir şeydi. 10 Haziran itibarıyla 40 günlük çalışmayı bitirdik ve dijital farkındalık çalışmasını başlattık. Siber egemenlik, siber vatan, veri hammaddeliği, veri sömürgeciliği, içerik üretme, dijital platformların oluşturduğu içeriklerin kültürel uygunluğu bunlarla ilgili bir farkındalık çalışması yaptık." şeklinde konuştu.
Bu hususun yasal bir boyutta değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Ünal, şu ifadeleri kullandı:
"Bizim sosyal ağlarda 55 milyon vatandaşımız kullanıcı durumda. Sosyal ağ sahiplerinin Twitter, Facebook, lnstagram gibi sosyal ağ sahipleri benim ülkemle bir hukuki ve mali muhataplık oluşturmadığı zaman 55 milyon vatandaşımın hakkını kim koruyacak?"
Mahir Ünal, sosyal ağ sahiplerinin Fransa, Almanya ülkelerinin yasalarını tanıdığından bahsederek, şu açıklamalarda bulundu:
"Biz onlara 'Gelin Türkiye'nin de yasalarını tanıyın ve Türkiye ile de hukuki ve mali bir muhataplık oluşturun' dediğimizde maalesef bu konuda çekince gösteriyorlar. Bir konuda kurallar koymakla, bir konuda yasaklar getirmek farklı şeylerdir. Trafikte kurallar olmasa biz seyahat etme özgürlüğümüzü kullanamayız. Bu siber ağlarda da kurallar olmadığı zaman biz haklarımızı özgürlüklerimizi nasıl kullanacağız?"
Sosyal platformlarda Türkiye'ye karşı düzenlenen operasyonların Türkiye'nin içinden olmadığının altını çizen Ünal, ifadelerine şu sözlerle devam etti:
"Türkiye'ye yönelik operasyonlar çoğunlukla FETÖ'cü ve PKK'lı hesaplar tarafından Almanya, İngiltere, Fransa ABD üzerinden yapılıyor. Çünkü siber dünyada fiziki coğrafya yok ki. Biz bunlara dönüp diyoruz ki, 2019 yılında biz Twitter'dan belli konularda bilgiler istemişiz. Bunlarla ilgili hiçbir karşılık bulamamışız. Sen benim ülkemde 55 milyon insanı kullanıcı olarak kendi ağlarına katacaksın. Ben de bu konuda vatandaşlarımızı haklarını 'kim koruyacak?' diye sorduğumda, 'hukuki ve mali muhataplık oluşturmamız gerek dediğimde' sen kapı duvar olacaksın..."
"DEVLETİN EGEMENLİK HAKLARI SİBER DÜNYADA DA GEÇERLİDİR"
NATO'nun 2017 'de "Uluslararası hukuk ve siber uygulamalar" konulu bir çalışma hazırladığını kaydeden Mahir Ünal, "NATO uluslararası hukuk ve siber uygulamalarla ilgili kurallar getirdi. Birinci kural devletlerin egemenlik hakları siber dünya da geçerlidir. Sen benim yasalarımı tanımamakla aslında benim siber dünyadaki egemenlik hakkımı tanımamış oluyorsun." dedi.
Ünal, sosyal medya sahiplerine düzenleme çalışması için "karşılıklı nasıl bir ilişki kurulacağını konuşalım" mesajını gönderdiklerine işaret ederek, "Biz kimseyi kapatalım, kimseye yasak getirelim demiyoruz ki. Tam tersine karşılıklı bu ilişkilerin yasal çerçevesini oluşturalım. Bizim istediğimiz bu." ifadelerini kullandı.
Bu alanda ilk kanalın AB, ABD hattı olduğunu 2'nci kanalın da İran, Rusya, Çin kanalı olduğuna işaret eden Ünal, Türkiye'nin AB ile ABD kanalında olmayı talep ettiğini fakat ısrarla başka kanala itildiğini kaydetti.
Mahir Ünal, sosyal medya ağlarının ülkemizde tutuklamaların olduğu öne sürülerek yasal sorumluluk üstlenen temsilciliği açmadığına vurgu yaparak, şu ifadeleri kullandı:
"Bu ülkedeki tutuklamalar hukuka aykırı tutuklamalar mı? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin emsal kararlarına aykırı tutuklamalar mı? Bu ülke bir 15 Temmuz yaşamış. Bu ülke 4 terör örgütüyle mücadele ediyor. Türkiye bunları yaparken uluslararası hukuka uygun adımları atıyor. Öbür taraftan bakıyorsunuz, Türkiye ile ilgili yürütülen Libya'dan dolayı yürütülen, Suriye'deki Türkiye'nin aldığı pozisyonundan dolayı yürütülen, 165 ülkede FETÖ'nün yürüttüğü kara propaganda, bazı Körfez ülkelerinin finanse ettiği Türkiye ve dönük kara propagandanın sonuçları bu sosyal ağlarda etki olarak karşımıza çıkıyor."
Twitter'ın 7 bin 340 hesabı "PKK'ya, HDP'ye dönük, HDP-PKK ilişkisine dönük twitler", "Barış Pınarına verilen destekler", "Recep Tayyip Erdoğan'a destek olma" gerekçesiyle askıya aldığını dile getiren Mahir Ünal, "Türkiye Cumhuriyeti devletinin yasalarını tanımak hukuki ve mali muhataplık oluşturmak durumundalar." şeklinde konuştu.