Haber365 Özel / Hasan Birgül
Sosyal medyada bir süredir sıcaklığını kaybetmeden devam eden önemli bir konu var. Pakistanlı Doktor Afiyet Sıddıki'nin, ABD'nin biyolojik silahlarının etkisini yok edecek bir proje üzerinde çalıştığı için 17 yıldır işkence, tecavüz,itibarsızlaştırmaya maruz kalan ve ABD'nin hiçbir açıklama yapmadan tutsak olarak tuttuğu Afiyet Sıddıki için yeni iddialar ortaya atılıyor.
AFİYET SIDDIKİ KİMDİR ?
1972 yılında Karaçi’de doğan Doktor Afiyet Sıddıki, tıp eğitimini Amerika’da görmüş. MIT’de 'Massachussetts Institute of Technology' tıp okumuş, nöroloji alanında çalışmış ve beyin cerrahı olarak mezun olmuştur. Eğitimini tamamladıktan sonra ülkesine geri dönen Sıddıki orada başörtüsü takmaya başlamış.
Öğrenimini tamamlayarak ülkesine dönen, Dr. Afiyet Sıddıki 2003 yılında İslamabad’dan Karaçi’ye annesini ziyarete gitmek üzere üç çocuğu ile beraber hava alanına gider. O tarihten sonrada esrarengiz bir şekilde kaybolur ve sonraki beş yıl boyunca genç doktordan ve çocuklarından haber alınamaz.
Sıddıki’ye göre o gün havalimanı yolunda onu kaçırırlar. O kendisini kaçıranların çocukları Ahmed’i, Meryem’i ve bebeğini de kendisinden ayırdıklarını iddia ediyor. Onun hatırladığı son şey o gün kolundan şırıngayla bir ilaç enjekte edildiğidir. Sıddıki kendisine geldiğinde gözlerini bir hapishane hücresinde açar.
Kendisine geldiğinde Afganistan’da bir askeri üste olduğuna düşünüyor. Çünkü inip kalkan uçak sesleri duyuyormuş. Sıddıki beş yıldan fazla bir zaman bu hapishanedeki hücresinde tek başına kaldığını iletmiş. Onu maskesiz ve üniformasız Amerikalılar sorgulamışlar. Günlerce ona çocuklarının dehşet dolu çığlıkları dinletilmiş. Ayrıca bu süre içerisinde o sadece bebeği Süleymanı buzlu bir camın ardından görme fırsatı bulmuş. 7 yaşındaki Ahmed’in ise kanlar içindeki fotoğrafını görmüş. Meryem’in ise yakalandığı bir hastalık sonucu öldüğü söylenmiş. Sıddıki kendisine zorla yüzlerce sayfalık kirli bomba ve virüslerle biyolojik saldırı silahları planları yazdırıldığını Pakistanlı yetkililere aktarmıştır.
2003’te kayıplara karışan Dr. Afiyet Sıddıki 2008 yılında bulunur. En büyüğü dört yaşında olan ve üç çocuğuyla birlikte kaçırılan Dr. Sıddıki Pakistan polisi tarafından gözaltına alınıp ABD’ye para karşılığında satılır. Bu bilgiler, Afganistan’da Taliban tarafından rehin alınıp daha sonra Müslüman olan meşhur gazeteci Yvonne Ridley’in araştırmalarından öğreniliyor.
Ridley’in Pakistanlı kadın hakkındaki araştırması, en küçüğü bir aylık en büyüğü dört yaşında olan üç çocuğuyla birlikte Karaçi’den İslamabad’a yolculuk yapmak üzere havaalanına gittiği sırada 2003 yılında ortalıktan kaybolduğunu ortaya koymuştur. Pakistanlı Doktor Afiyet Sıddıki’ye o tarihten sonra ona ne olduğunu kimse bilmiyor, sadece Amerikan basınında bu kadının Pakistan polisi tarafından tutuklanarak Amerikan güçlerine teslim edildiğine dair bir habere rastlıyoruz ve geniş kapsamlı bir bilgi verilmiyor.
İngiliz gazeteci Yvonne Ridley'in Amerika'lı yetkililerin şu açıklamasına dikkat çekiyor. ABD İstihbaratı El Kaide ajanı olduğunu düşünüyor. 17 yıldır zulmediyor.
Yvonne Ridley. Ridley'in Sıddıki'ye ulaşmasını sağlayan kişiyse tıpkı onun gibi hedef alınan ve Bagram Hapishanesine kapatılan Pakistan asıllı İngiliz vatandaşı Moazzam Begg.
Türk kamuoyu Moazzam Begg'i 2014 yılında İngiltere'de görülen bir davayla tanıyor. Begg'in yargılandığı davanın Türkiye'de bilinmesinin sebebiyse mahkeme önünde yapılan bir konuşma. Söz konusu konuşma Yunan kökenli Müslüman vaiz ve davetçi Hamza Tzortzis tarafından yapılmış, Türkçe'ye tercüme edilmesiyle Türk kullanıcılar tarafından da Youtube'da milyonlarca kez izlenmiştir.
AFİYET SIDDIKİ HAYAT GÖRÜŞÜ
Dr. Sıddıki'yi tanıyanlar ve onun kişiliği hakkında açıklamalarda bulunanlar özellikle İslam dünyasında yaşananlara ilişkin aktif tutumundan söz ediyorlar. Okuduğu Massacuhuets Institute of Technology'de öğrenciyken yerel hapishanelerdeki Müslümanlara Kur'an ve diğer İslami kitaplar vermek için organizasyonlar düzenlediği; kampüste de çok aktif olduğu ve Boston Magazine'de çıkan bir haberde kendisine yer verildiği belirtiliyor.
Bu haberde Sıddıki'nin okulda insanları İslam hakkında bilgilendirmek için harcadığı çabadan söz ediliyor; bazı cümleleri aktarılarak; Sıddıki, insanları İslam'a kazandırmak için açılan standlarda dava masasının nasıl işletileceğini de göstermiştir ifadeleri sıkça karşımıza çıkıyor.
Bosnalı yetimler için düzenlenen organizasyonlarda söz aldığı, bir keresinde bir camide yaptığı konuşmada 'Burada kimin birden fazla botu var?' dediği, kalkan ellere 'Bosna'da kış yaklaşıyor, öyleyse onların hepsini bağışlayacaksınız' cevabı verdiği belirtiliyor.
Öte yandan Pakistanlı Sıddıki'nin Muhammed Ali Cevher'in yeğeni olduğu da o sırada basında yer bulan önemli haberlerden biri. Muhammed Ali Cevher, Birinci Dünya Savaşı sırasında Pakistan'da kurulan Hilafet Hareketi'nin kurucu isimlerindendi. Bu hareket sayesinde toparlanan maddi yardımlar, Osmanlı'ya destek için İstanbul'a iletiliyordu.
MAHKEME SÜRECİ
Ridley'in ulaştığı bilgilerle harekete geçen aktivistler, İslamabad'daki Yüksek Mahkemeye başvuruda bulunularak, Pakistan hükümetinin Doktor Afiyet Sıddıki hakkında araştırma yapması ve gerekli her türlü bilgiyi halka vermesi için bir dava açtı. CIA tarafından kaçırılıp, ABD hükümetince hedef olmasının sebebiyse ne o zaman ne de şimdi ispatlanamayan El Kaide ile ilişki suçlaması. Suçlamaya ilişkin net olarak delillendirilemeyen dayanak, Sıddıki'nin ABD'de kullandığı posta kutusunun El Kaide tarafından da kullanıldığı iddiası.
Bir diğer iddia 11 Eylül olaylarını planlayan isim olduğu belirtilen Khalid Sheikh Mohammed'in sorgu sırasında Afiyet Sıddıki'nin adını söylediği iddiası. Google'da yer alan bilgilere göre Afiyet Sıddıki 2002 yılında ilk eşi Amjad Mohammed Khan'dan boşanıyor. Boşandığı kocası Khan'ın, Sıddıki'nin bilimsel çalışmalarını ABD'ye sızdırdığı belirtiliyor. Khan, ABD basınına Sıddıki karşıtı demeçler veriyor. Eski karısının radikal görüşleri olan biri olduğunu söylüyor.
Afiyet Sıddıki, 2003 yılında CIA tarafından kaçırılmadan önce bir başka evlilik yapıyor. Evlendiği kişiyse Ammar al-Baluchi. Baluchi'nin, 11 Eylül'den sorumlu tutulan isim Khalid Sheikh Mohammed'in yeğeni olduğu belirtiliyor. Bu haber kesin olarak doğrulanamasa da bilinen bir diğer gerçek Sıddıki'nin kaçırıldığı 2003 senesinde Baluchi'nin de ortadan kaybolduğu. Sonrasında öğreniliyor ki aynı sene Ammar al-Baluchi de ABD tarafından kaçırılmış ve Guantanamo hapishanesine kapatılmış. Sonrasında Baluchi'den haber alınabilen tarih 2006 yılıdır.
Sıddıki, 2008 yılında Afganistan'da görev yapan ABD'li askerleri öldürme teşebbüsü sebebiyle Bagram Hapishanesi'nden ABD'ye gönderildi. Pakistanlı Doktorun, Viyana ve Cenevre Antlaşmaları'na aykırı olarak davasının ilk gününe kadar konsolosluğa erişimi engellendi. 6 Ağustos 2008 tarihinde New York'ta mahkemeye çıkarıldığında zor yürüdüğü açıkça görülen Afiyet Sıddıki'nin silahla yakın mesafeden yaralandığı avukatı tarafından kamuoyuna açıklandı.
Afiyet Sıddıki, duruşma sırasında 2003'ten beri herhangi bir kanuni temsilcisi olmadan zorla tutulduğu gizli hapishanelerden, gördüğü işkencelerden ve çocuklarından haber alamamasından söz etmek istedi. Fakat hakim, bu olayların davayla alakalı olmadığını söyleyerek Sıddıki'yi susturdu. Pakistanlı Doktorun anlattıklarını dinlemek istemeyen bu hakim, Türkiye kamuoyu tarafından tanınan isim Richard Bermen. Bermen 2014 yılında FETÖ TERÖR ÖRGÜTÜ'nün davetlisi olarak İstanbul'a gelen, 2016'da Halk Bankası eski Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın yargılandığı davanın yargıcı.
Dava sırasında konuşan ABD askerleri, Sıddıki'nin 2003 yılında Pakistan'da olduğunu, 17 Temmuz 2008'de Afganistan'ın Gazni eyaletinde yerel güvenlik güçleri tarafından yakalanarak kendilerine teslim edildiğini iddia etti. FBI raporlarını kaynak gösteren askerler, 5 yıldır kayıp olduğu ve Bagram ile Guantanamo Hapishanelerinde kaldığını kabul etmediklerini söyledi.
FBI VE CIA KOMPLE TEORİSİ
FBI tarafından görevlendirildiklerini belirten askerler, 17 Temmuz 2008 tarihinde Sıddıki'yi teslim almak üzere gözaltı merkezine gittiklerini, Sıddıki'nin tutuklu bulunduğu odada perdenin arkasından üstlerine atlayıp silahlardan birini ele geçirdiği ve ateş etmek niyetiyle silahı onlara doğrulttuğunu söyledi. Askerlerin atladığı gerçek, bulundukları duruşma öncesinde kendilerinin Sıddıki'yi yakın mesafeden ve göğsünden vurduklarıydı.
Söz konusu duruşmada Sıddıki hakkındaki somut suçlama işte bu saldırı girişimi iddiasıydı. Savcı Michael Garcia, yakalandığı sırada Afiye Sıddıki'nin üzerinden bomba yapım kılavuzları ve ABD'deki bazı önemli binalarla ilgili belgeler çıktığını ileri sürmüştü. Fakat doğrulanamadı. Sıddıki'nin ortaya çıktığı bu tarih, Türk basınında da Afiyet Sıddıki, Afganistan'da yakalandı. ABD askerlerine ateş açtı ve mahkemeye çıkarıldı, şeklinde yer aldı. Fakat şimdi asıl basının atladığı ayrıntı Sıddıki'nin 2003'ten beri kayıp değil, önce Bagram sonra Guantanamo Hapishanelerine kapatılarak işkence gördüğüydü. Özetle 2008'de yakalanma gibi bir durum da ne kadar gerçek sorgulanmalı.
Duruşma sonrası basın açıklaması yapan Fevziye Sıddıki kardeşinin masum olduğunu ve 2003 ila 2005 yılları arasında ortadan kaybolduğunu, yeğenlerine de ulaşılamadığını söyledi. Pakistan Uluslararası İnsan Hakları Örgütü, Dr. Afiyet Sıddıki'nin 5 yıldır tutuklu olduğunu ve ağır işkencelerden geçtiğini açıkladı. Örgüt, Bagram ve Guantanamo'dan salıverilen Pakistanlı esirlerin Dr. Afiyet'e bu esir kamplarında rastladıklarını bildirdi. Hakim Richard Bermen, Sıddıki'nin akıl sağlığının yerinde olmadığını ve çocuklarıyla ilgili halisünasyonlar gördüğünü belirterek tedavi edilmesi gerektiğini yetkililere söyledi. ABD kanunlarına göre, ruhsal durumu bozuk olanlar yargılanamıyor ve akıl hastanesine yatırılıyor.
38 yaşındaki Sıddıki, 23 Eylül 2010 tarihinde Manhattan'daki ABD Bölge Mahkemesi'nde görülen davada 86 yıl hapse mahkum edildi. Bu kararın gerekçesiyse ABD askerlerine ateş açtığı iddiasıydı. Sıddıki, burada da askerlere ateş etmediğini, 2003'te kaçırıldığını ve işkenceye uğradığını belirterek yaşadıklarını anlatmak istedi.
Fakat Fetöcü hakim Richard Bermen, Sıddıki'yi yine dinlemedi. Afiyet Sıddıki Amerika'nın insanlık suçunun en net kanıtıdır.